Küreselleşmeyle birlikte son dönemlerde teknoloji dünyadaki birçok evin demirbaşlarından biri haline gelmiştir. Özellikle etkisi bakımından, İngilizce öğretimi de dahil olmak üzere hayatın her alanında kendisini güçlü bir şekilde göstermiştir.
Medya teknolojisinin ELT sınıflarına entegre etmenin etkisini önemini arttırmakta ve öğrencilere dinleme, konuşma, okuma ve yazma olmak üzere dört temel dil becerisini edinmede ne kadar yardımcı olduğu istatistiksel olarak analiz edilmiştir. Medya teknolojisinin köprü kurma ve entegrasyonu 1950’li yıllarında başında küçük dil okullarının İngilizce öğretiminde fonograf, film ve ses kayıt cihazını araç olarak kullanmaya başlamasıyla girişimini göstermiştir.
2006 yılında yapılan bir araştırmaya göre; interneti daha çok kullanan öğrencilerin daha yüksek puanlar ve not aldıkları görüşmüştür. Elbette o dönemde interneti yaygınlaştırılması ve temel konulara kolay erişimin sağlandığı işlevler yer almaktaydı. Araştırma içerisinde yer alan ana başlıklar incelediğinde; internet; öğrenciler ve öğretmenler arasındaki etkileşimi değiştirmiştir.
Bilgisayar derslerinde daha az öğretmen ve daha çok öğrenci iklimi yer almaktadır. Ayrıca, öğretmen ve öğrencilerin rollerini değiştirirken öğrenmeyi daha öğrenci merkezli hale getirmektedir. Görme ve işitme, medya teknolojisinin öğrencilere sağlayabileceği iki önemli ve baskın bir duyu işlemidir. Böylelikle dilsel girdileri öğrenmek için daha büyük fırsatlar sunmaktadır.
Medya entegreli İngilizce eğitiminde İngilizce öğretmenlerinin teknoloji ile etkili öğretim uygulamalarını modellemeleri de önem arz etmektedir. Öğrenciler bilişim teknolojileriyle birçok görevleri yerine getirirken, üst bilişsel, bilişsel ve etkili öğrenme kabiliyetlerini de güçlendirirler. İngilizce eğitiminde bilişim teknolojilerinden yararlanılarak yapılan faaliyetler kolay öğrenmek yerine teknolojiyle öğrenmeye odaklanılması önem arz etmektedir.
İngilizce Dil Öğretimi (ELT), eğitim ve öğretim faaliyetlerinde sıklıkla sosyal medyayı aktif olarak kullanan bir daldır. En önemli sebebi yapılandırmacılık ve sosyo-kültürel dil teorileri gibi eğitim teorilerinin ikinci dil öğretiminde uygulanmasına izin veren sosyal medyanın kendisi olabilmektedir.
Küreselleşmeyle birlikte dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde, öğretmenlerin rehberliğinde öğrencilere evden öğrenmelerini ve etkileşimde bulunmalarını görev vererek eğitim politikalarını uygulamaktadır. Birçok ülkede istisnasız olarak, ülkelerin bünyesinde yer alan “Eğitim ve Kültür Bakanlığı” aracılığıyla pandemi sürecinin başlamasıyla birlikte, öğrencilerin kendi evlerinden öğrenme mekanizmalarını ve öğrenme sistemlerini açıklayan “Evden Çalışma (SFH)” politikasının uygulanmasını düzenleyen genelge yayınlanmıştır. Bu genelge sadece ilkokul ve ortaokul öğrencileri için değil, aynı zamanda ülke çapındaki üniversitelerde yükseköğrenim öğrencilerinin uygulamalarını da kapsamaktadır.
Öğrencilerin konuşma temel becerisi üzerine daha özel işlem gerektiren bir konudur. Konuşma temel becerisi, öğrencilerin ağızlarından ses çıkarmalarını talep etmektedir. İngilizce öğrenimindeki tüm beceriler arasında konuşmanın, öğrencilerin dili kavramada edinmesi gereken en önemli beceri yetkinliğidir. Konuşma becerilerinin öğretimi, küresel meydan okuma büyümesinin ilerlemesinin bir parçası olarak birçok ülkede “Yabancı Dil Olarak İngilizce (EFL”) anlamında gerekli bir bileşen olarak kabul edilmektedir. Özellikle bu sanal öğretme öğrenme çağında, etkili bir şekilde konuşmayı öğretmek, eğitimciler tarafından yenilmesi gereken özel bir zorluk olarak da karşımıza çıkmaktadır.
Öğrenciler İngilizce bir film veya İngilizce altyazılı bir film izleseler bile aynı anda hem eğlence hem de öğrenme sağlarlar. Eğlenerek öğrenme, önde gelen dilbilimciler tarafından da teşvik edilmektedir. Ayrıca, filmlerde kullanılan İngilizce konuşma dilidir ve öğrencilerin gerçek durumlarda iletişim kurmasına yardımcı olur. Bu eğlenceli öğrenme seçeneğine yalnızca yeni medya araçlarında izin verilir.
Eskiden öğretmen öğrencilerden okumalarını ve ardından sınava oturmalarını isterdi. Öğrenme yöntem ve tekniklerinde bariz bir eğlence eksikliği vardı. Ancak, ücretsiz yeni medya içeriğinin mevcudiyeti, öğrencilerin daha önce öğrenme şeklini değiştirmiştir. Öğrenmedeki bu yenilik, eğlenceyi bir öğrenme kaynağı olarak bulan öğrencileri motive etmektedir. Fakat İngilizce öğrenmenin daha iyi bir sonucu için yeni medyadaki içeriklerin uygun şekilde seçilmesi gerekir.
Öğrenciler, akıllı telefon ekranlarında bir tıklama veya dokunma ile dil öğrenme içeriklerini değiş tokuş edebildikleri için daha motive edicidir. Dil öğrenimiyle ilgili herhangi bir içeriği fiziksel olarak vermeleri veya almaları gerekmez; bunun yerine içeriği arkadaşlarına kısa sürede gönderebilirler. Bu sebeple yeni medya kullanımı, ikinci dil öğreniminde öğrencilerini İngilizce öğrenmeye motive eder.
Bilişim teknolojileri, ikinci dil öğrenme ve öğretme sürecinde bir çok faktör ortaya koymuştur. Her şeyden önce İngilizce öğretmenlerinin hâlihazırda teknoloji ve öğretim teknolojilerini ne ölçüde kullandıkları ve eğitimde bilgi ve iletişim teknolojileri kullanmaya yönelik tutumları hangi yönde olduğu çok önemlidir.
Küreselleşmeyle birlikte tüm öğrencilerin İngilizce yeterliliğine ilişkin okuryazarlık becerilerini geliştirerek karakterlerini inşa etmede kültürel ve yerel bilgeliğe öğrenme kaynakları olarak atıfta bulunulması gerekmektedir. Teknoloji geliştirme ile ilgili olarak, İngilizcenin bu tür yerel bilgelik odaklı materyallerini ilginç sesli ve görsel sunumlardan oluşan ilgili teknoloji tabanlı medyaya (ICT Media) düzenleyerek öğretme ve öğrenme yönetiminin de geliştirilmesi önem arz etmektedir.
Eğitim ve öğretim faaliyetlerinden sonra akademik kariyer, iş imkânları ve İş İngilizcesi için İngilizce konuşabilmenin önemi tartışılması bile söz konusu değildir. İngilizce, her kademede önemli olduğu gibi lisans ve yüksek lisans – doktora alanlarında temel şarttır. Kurumlar ve kuruluşlar personel tercihlerini iş İngilizcesi ve yabancı dil bilen kişilere öncelik verirler ve birçok büyük firma personeline İngilizce kurslarını hizmet içi veya bireysel olarak aldırtmaktadırlar. İş dünyasında ve akademik camiada İngilizce bu kadar önemli olurken bir de Medya okuryazarlığı konusu ülkemizde okul derslerinin konusu olacak kadar çok önemsenir ve yabancı dil eğitimi ile entegre edilmektedir.
Yabancı dil eğitiminin Medya Okuryazarlığı ile entegre edilmesiyle birlikte yabancı dil öğretimine sağlayacağı katkılar aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.
Öğrenme Alanı Numarası ve Katkısı | Öğrenme Alanı ve Kazanım Süreci Sayısı | Kazanım Süreci ve Sayısı | Ders / Süre Saati (Süreç) | Oranı (Frekans) – % |
1 Dil Gelişimi, Birey ve Toplum, Medya ve Yabancı Dil. | 4 | 15 | 15 | 21 |
2 Katılım Süreci ve Medya Olarak Yabancı Dil Eğitimi. | 5 | 17 | 17 | 21 |
3 Bilgi kaynağı olarak Medya ve İngilizce. | 4 | 15 | 15 | 21 |
4 Oyun ve Eğlence Kaynağı “Medyabancı”. | 4 | 15 | 15 | 19 |
5 Öğrenim ve Öğretim Süreci olarak “Medyabancı”. | 4 | 15 | 15 | 18 |
TOPLAM | 21 | 77 | 77 | 100 |
Çoğunlukla temel dilde iletişimin temel beceri boyutlarını paylaşmakta olup; duygu, düşünce, kavram, olgu ve görüşleri hem sözlü hem de yazılı olarak kişinin istek ve ihtiyaçlarına göre eğitim, öğretim ve eğlence gibi uygun bir dizi sosyal, eğitim ve ekonomi kültürel bağlamında yorumlama becerisine dayalıdır. Öğrencilerin yeterlilik seviyesi, öğrencinin sosyal ve kültürel geçmişi, çevresi, ihtiyaçları ve ilgilerine bağlı olarak konuşma, yazma, dinleme ve okuma boyutları ile farklı diller arasında değişkenlik göstermeye devam edecektir.
Sefa Sezer
İngilizce Öğretmeni / English Teacher