Meslek liselerine kayıtlı öğrencilerin çoğunluğunun fen, sosyal bilimler ve Anadolu liselerine yerleşemediği için zorunlu olarak meslek liselerine gitmek zorunda kaldığı sıkça tekrarlanmaktadır. Meslek lisesine başlayan öğrencilerin gözardı edilemeyecek bir oranının ders başarısızlığı ve sınıf tekrarı, devamsızlık ve disiplin olaylarıyla gündeme geldikleri bir kısmının da kendi isteğiyle ya da zorunlu okulu terk ettiği istatistiklere yansımaktadır. Mezun olanlarının da az bir kısmı lisans olmak üzere çoğunun önlisans düzeyinde veya sınavsız geçişle meslek yüksekokullarına gittiği, diğerlerinin mezun olduğu meslek alanları dışındaki işlerde çalıştığı bilinmektedir. Diğer yanda piyasada yeterli sayıda nitelikli eleman bulunamadığı, gelen mezunların ise mesleki becerilerinden sektör tarafından sürekli şikayet edilmektedir. Karamsar bir tablo çizmek için değil ancak model geliştirmek adına öğrenci, veli, öğretmen, eğitim yöneticileri ve sektör temsilcilerince sıkça tekrar edilen sorun alanlarını sıralamak gerekti.
Meslek yaşamının tamamını örgün ve yaygın mesleki eğitimin her kademesinde geçirmiş biri olarak bana hiçbir sınırlılığa takılmadan yeni bir örgün mesleki eğitim (meslek lisesi eğitim süreci) tasarlamam istenseydi aşağıdaki gibi bir model geliştirirdim. Bu model hayal değil uygulaması hem pratik hem tarafları memnun edecek sonuçlar içermektedir.
Öncelikle istemeyerek seçilen bir okul ve meslek, tüm liselerde aynı müfredatla okutularak başarılı olmak zorunda olunan (fizik, kimya, biyoloji, matematik, tarih, edebiyat, İngilizce gibi) genel kültür derslerinden başarısız olmak, okuldan ve derslerden soğumayla devamsızlığa hatta meslek liselerinde diğer okullardan daha fazla okul terklerine yol açmaktadır.
Devamsızlık yapmak evde, okulda ve sokakta sorunlara, disiplin olaylarına yol açabilmektedir. Bu genellemeye, isteyerek ve bilinçli bir şekilde Anadolu teknik/meslek liselerini seçen akademik düzeyi belli seviye üstündeki öğrencilerden oluşan yaklaşık yüzde yirmilik kısmı dâhil etmiyorum.
Modele dâhil etmediğim bu grup şu an uygulanmakta olan sistemi başararak; mezun olduğunda teknisyen unvanıyla doğrudan sektöre adım atabilmektedir. Bu gurubun bir kısmı da mesleğinde lisans düzeyinde üniversite okuyarak akademisyen, atölye ve meslek dersi öğretmeni veya mühendis olmaktadır. Beyaz yaka tabir edilen bu kısım için şu an uygulanan ağırlıklı akademik mesleki eğitim programı gereklidir. Modelimizi geriye kalan üniversite kazanma ihtimali olmayan yüzde seksenlik kısım için kurguluyorum.
Bir insanı sevmek için onu önce görmek, bir müddet yakın ve birarada olmak, onunla konuşmak ve iletişim kurmak, dokunmak ve temas kurmak gerekir. Hayat boyu yapacağı mesleği seçecek olan gençlere mesleğini tanımak ve sevmek, mesleğin icra edildiği ortamda bulunmak imkânını sağlamak gerekiyor. Nasıl mı? Dört yıl süren mesleki eğitim yolculuğuna başlayalım.
TEOG yerleştirmeleriyle fen, sosyal bilimler ve Anadolu liseleri yerleşemeyip meslek liselerine yerleşen öğrenciler lise birinci sınıfta genel kültür derslerinin tümünden istediklerini seçebilmelidir. Hatta ilk yıl başaramadığı dersleri ikinci yılda değiştirebilmelidir. Kesinlikle genel kültür derslerinde başarısızlık sebebiyle sınıfta kalmak olmamalı gerekirse başarısız olduğu bu dersleri de açık/uzaktan eğitimle mezuniyete kadar tekrar edebilmelidir.
Dört yıl boyunca haftanın bir günü tamamen sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere ayrılmalıdır. Her öğrenci bu başlıklarda mutlaka uygulamalı bir grup faaliyeti okul içinde yada belediye/diğer kurumların tesislerinde yerine getirmelidir. Faaliyetlere katılan tüm öğrenciler başarılı sayılmalıdır.
Lise birinci sınıfta her öğrenci üç arkadaşıyla yıl boyunca haftanın bir günü, kendi istediği bir mesleği işyerinde incelemeye giderek gözlemde bulunmalı, resimleri çekerek belli notlar almalı, elindeki forma bunları kaydederek ikinci hafta sınıfta arkadaşlarıyla paylaşmalıdır. Bu yöntemle yıl sonuna kadar ilgi duyduğu yaklaşık on altı mesleği yakından tanıyacaklardır. Arkadaşlarının paylaşımlarını da katarsak onlarca meslek hakkında belli seviyede bilgi sahibi olacaklardır. Planlı bu faaliyeti yerine getiren tüm öğrenciler başarılı sayılmalıdır. Bu çalışma lise ikinci sınıfta seçeceği meslek alanı için öğrenciye karar vermede yeterli bilgi sağlayacaktır.
Lise birinci sınıfta haftanın bir gününü de meslek liselerindeki uygun atölye ve laboratuvarlarda (temel beceriler atölyesinde) uygulama yaparak el yatkınlığı ve alışkanlıkları (psikomotor beceriler) kazanmalıdır. Bu uygulamaları, her dünya insanı için gerekli olan sosyal yaşamda karşılaşacağı alıştırmalar olarak belirleyebiliriz. Evlerde varolan fiş, priz, musluk, vidalama, tel bükme, kesme, çivi çakma gibi basit işleri temel el aletlerini kullanmayı öğrenmelidir. Metal, ağaç, elektrik ve yapı/tesisat gibi alanlarda basit temel uygulamalar yapmak imkanı sağlanmalı bu faaliyetleri yapanlar başarılı sayılmalıdır. Geleceğin yetişkini olacak genç bireylere bir işler yapabiliyor başarıyor olmanın hazzı yaşatılmalıdır.
Lise ikinci sınıfta bir meslek alanı seçen öğrenciler haftanın bir günü okul atölyesinde, iki günü işletmede uygulamalı meslek faaliyetlerine (çırak düzeyi) katılarak mesleğe adım atacaktır. Bir gün mesleğin teorik derslerine, yarım gün sosyal, kültürel ve sportif etkinliklere, yarım gün de genel kültür derslerine ayrılmalıdır. Lise üçüncü sınıfa gelen öğrenci artık bir mesleğin temel ortak bilgi ve becerilerine sahip olmuş ve uzmanlaşmak üzere kendisine bir dal belirleyecektir. Okulda bir gün atölye ve teorik meslek dersleri, işletmede üç gün işbaşında (kalfa düzeyi) usta öğretici gözetiminde bazı imalatları yapabileceği uygulamalı meslek eğitimi, yine okulda yarım gün sosyal, kültürel ve sportif etkinliklere, yarım gün de genel kültür derslerine ayrılmalıdır. Lise son sınıfta ise; işletmede dört gün işbaşında (usta düzeyi) bağımsız kabul edilebilir standartlarda imalat yapabilecek düzeyde uygulamalı meslek eğitimi yapmalıdır. Okulda yine yarım gün sosyal, kültürel ve sportif etkinliklere, yarım gün de genel kültür derslerine ayrılacaktır. Genel kültür dersleri müfredatı, meslek liselerine özel hazırlanmış ve sadece meslekler için gerekli temel hesaplama/yabancı dil bilgilerini içeren şekilde basitleştirilmelidir. Böylelikle, akademik olarak (teog sonuçlarına göre) seviyesi belirlenmiş ve meslek lisesine gelmek zorunda kalmış öğrencilere, ısrarla zorunlu derslerde başarılı olmasını dayatmak ve soğutmak yerine meslek liselerine uyumu sağlayan keyifli bir sürece dönüşecektir.
Orta ve büyük ölçekli işletmelerdeki grup halinde beceri eğitimi yapan öğrencilerin atölye ve meslek dersi öğretmenleri de haftanın bir tam gününü her hafta farklı bir grup öğrencileriyle birlikte sektörde geçirmelidir. Bu sayede okuldaki teori ve uygulamanın işletmedeki gerçek üretim ve iş yaşamıyla örtüşmesi birbirini destekleyen süreçler olması temin edilmelidir. Bu öğretmenler için bir nevi hizmetiçi eğitim olacaktır.
Lise birinci sınıftan itibaren işletmeye artarak gidilen gün sayısıyla yüzde 20/40/60/80 şeklinde meslek liselerinde boşalmış ciddi bir boş fiziki kapasite oluşacaktır. Başarısızlık sebebiyle sınıfta kalmayı ortadan kaldırınca arkadan gelenlere ilave boş kapasite sağlanmış olunacaktır. Boşalan bu kapasite derslik yetersizliğinden ikili eğitim yapmak zorundaki okullar için büyük bir rahatlama sağlayacaktır. Bakanlık için ise derslik sorununa maddi kaynak yatırımı gerektirmeyen bir çözüm olacaktır.
Meslek lisesi öğrencileri, ilk yıl bilinçli bir meslek tercihi yaptığı için mesleğini severek öğrenecek biran önce mesleğinde ilerleyerek mezuniyetinde ise mesleğinde istihdam olmayı isteyecektir. Lise ikinci sınıftan itibaren artarak işletmede geçirdiği haftalık artan gün sayısıyla, dördüncü yılın sonunda yaklaşık ikiyüzseksensekiz günlük işbaşı işletme tecrübesiyle mezun olacağından sektörün talep ettiği tecrübeli nitelikli eleman talebi karşılanmış olunacaktır. Bu aşamada işletmeler kendi üretim süreçlerinin gerektirdiği bilgi ve becerileri de öğrencilere kazandırarak istihdamdaki memnuniyet karşılıklı artacaktır. Gençlik, okulda her yıl bir tam gün sosyal, kültürel ve sportif etkinliklerle enerjisini harcayarak en az problemle sosyalleşmesi kolaylaşacaktır. Sürecin temel hedefi, meslek lisesi öğrencilerini başarısız değil başarılı kılmak ve eğitim istihdam ilişkisini sağlam temellere oturtmaktadır. Bu model, ders başarısızlığı, sınıf tekrarı, devamsızlık, okul terk ve disiplin olaylarının en aza indirilmesine fayda sağlayacaktır.
Almanların dual (ikili) sistem adıyla başarıyla uyguladığı sisteme benzemekle birlikte daha iyi olan bu sistemle gençler okurken lise ikinci sınıfta asgari ücretin üçte biri, üçüncü sınıfta asgari ücretin üçte ikisi ve son yıl asgari ücret kadar gelir temin edebilmelidir. Bu ücretlere devlet de belli oranda destek olarak sektörün yükünü hafifletebilir. Hatta işletmede beceri eğitimi döneminde devlet tarafından halen ödenen iş kazası ve meslek hastalığı sigortası primlerine ilave olarak isteyenler o anda ya da sonradan emeklilik primleri ödeme imkanı getirilmelidir.
Öğrenim görmenin bir gayesi kültürlenmek diğeri de geçimini temin edebilecek bir meslek öğrenmektir. Nihai olarak öğrenim süresi sonunda müteşebbis olarak bağımsız bir işyeri açmayanlar istihdam olmak üzere sektörün kapısını çalacaklardır. Bu modelle üç yıl boyunca mümkünse aynı işletmeye beceri eğitimine gitmiş bir meslek lisesi öğrencisini mezun olduğunda işletme de bırakmayarak büyük oranda severek istihdam edecektir.
Unutulmaması gereken şudur; her gencin severek öğrenebileceği ve yapabileceği bir meslek mutlaka vardır. Önemli olan bunu tespit etmek ve ona bu imkanı sağlamaktır. Meslek liselerini cazip kılmak için özel bir çabaya gerek yoktur. Zevkli bir öğrenim süreci, işbaşında meslek öğrenmek, üç yıl boyunca cep harçlığı, sigorta ve mezuniyetinde iş imkanı bulan gençlerin ve sektörün memnuniyeti toplumdaki meslek lisesi algısını olumlu yönde pekiştirecektir. Bir müddet sonra otuz yıl önce olduğu gibi aşırı talep sebebiyle artık meslek liselerine girmek için birbiriyle yarış başlayacaktır.