1. Anasayfa
  2. Makaleler

Dijital Dikkat Krizi

Çocuklarda Odaklanma Becerisi Nasıl Geliştirilir?

Dijital Dikkat Krizi
0

Günümüzde ilkokul çağındaki çocuklar, tarihin en fazla uyarana maruz kalan nesli olarak karşımıza çıkıyor. Ellerinde birden fazla dijital cihaz, gözlerinin önünde sürekli değişen renkli ekranlar, her saniye bildirim yağmuru altında bir dikkat savaşının içindeler. Bu durumun doğal sonucu olarak sınıf ortamlarında odaklanmakta ciddi zorluklar yaşıyorlar. Ancak burada sorulması gereken önemli bir soru var: Gerçekten dikkat eksikliği mi yaşıyoruz, yoksa dijital çağın getirdiği sürekli uyarılmışlık hali mi çocuklarımızı tükenmeye itiyor?

Artık eğitimciler ve ebeveynler olarak görevimiz sadece bilgi aktarmak değil, aynı zamanda çocuklara “odaklanabilme” becerisi kazandırmak. Çünkü dikkat, sadece ders başarısını değil; yaşam kalitesini, duygusal sağlığı ve sosyal ilişkileri de doğrudan etkileyen temel bir yaşam becerisi haline geldi.

Dikkat Kas Gibidir: Geliştirilebilir Bir Beceridir

Çocuklara odaklanmanın öğrenilebilir bir süreç olduğunu anlatmak çok önemlidir. Dikkat, tıpkı bir kas gibi çalıştırıldıkça gelişir. Bu bakış açısı, hem motivasyon sağlar hem de dikkat geliştirme sürecini oyunlaştırarak daha erişilebilir kılar. Öğrencilerle yapılan kısa süreli odaklanma etkinlikleriyle başlanabilir. Örneğin 5-10 dakikalık görevler zamanla artırılarak dikkat süresi uzatılabilir.

Zamanlayıcı kullanmak, yapılan işlerin süreyle ilişkilendirilmesini sağlar ve görünürlük kazandırır. Bunun yanında her çalışmadan sonra “Ne kadar odaklanabildim?” gibi reflektif sorularla çocuklar kendi süreçlerini değerlendirmeye teşvik edilmelidir. Bu da öz farkındalık ve içsel disiplin gelişimini destekler.

Sıkılmak Yaratıcılığın Tohumudur

Modern dünyada sıkılmak adeta bir tehlike olarak algılanıyor. Çocuk sıkıldığı anda bir video, bir uygulama ya da bir oyunla o boşluk hemen dolduruluyor. Ancak sıkılmak, zihnin serbest dolaşımına izin verdiği, yaratıcılığın tetiklendiği çok değerli bir alandır. Bu nedenle hem ev hem okul ortamlarında “dijital detoks” alanları oluşturmak büyük önem taşıyor.

Dijital uyarıcıların olmadığı, çocukların hayal kurmaya teşvik edildiği zaman dilimleri başta zorlayıcı olabilir. Ancak uzun vadede çocukların içsel kaynaklarını keşfetmeleri, kendi ilgi alanlarını fark etmeleri ve üretken bireyler olmaları açısından çok kıymetlidir.

Analog Etkinlikler

Ekranlar her ne kadar cazip ve pratik olsa da, dikkati geliştirmek için analog araçlara da ihtiyaç vardır. Kâğıt kalemle yazı yazmak, çizim yapmak, hikâye anlatmak gibi fiziksel etkinlikler çocukların çoklu duyularını harekete geçirir. Bu tür etkinlikler sadece dikkat becerisini değil, motor koordinasyonu, yaratıcılığı ve problem çözme yeteneğini de destekler.

Sanat çalışmaları, drama, origami, deney yapma gibi etkinlikler çocukların el-göz koordinasyonunu geliştirirken aynı zamanda uzun süre tek bir işe odaklanma kapasitesini artırır. Ebeveynler ve öğretmenler olarak bu alanları desteklememiz gerekmektedir.

Dikkat Oyuna Dönüşebilir

Çocuklar için dikkat kavramı soyut ve zorlayıcı olabilir. Ancak bunu bir oyuna dönüştürmek mümkündür. Örneğin sınıfta “5 dakika boyunca sessizce kitap okuyabilecek miyiz?” gibi küçük meydan okumalar yapılabilir. Bu tür uygulamalar hem dikkat becerisini geliştirir hem de sınıf içinde pozitif bir atmosfer oluşturur.

Ayrıca dikkat rozetleri, odaklanma kutuları, hikâye dinleme esnasında kelime avı gibi oyunlar süreci eğlenceli ve motive edici hale getirir. Bu tür uygulamalar sayesinde çocuklar odaklanmanın sıkıcı değil; başarıya giden bir oyun olduğunu deneyimleyebilir.

Rol Model Etkisi

Çocuklar söylediklerimizi değil, yaptıklarımızı örnek alır. Eğer biz yetişkinler olarak sürekli telefon ekranına bakıyorsak, çocuklara “dikkatini ver” dememizin bir anlamı kalmaz. Bu yüzden hem öğretmenler hem de ebeveynler olarak kendi dijital alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz gerekiyor.

Ailece kitap okuma saatleri, dijitalden uzak yürüyüşler, sohbet anları gibi rutinler çocukların dikkatini güçlendirecek davranış modellerini sunar. Çocuklar gördüklerinden öğrenir; bu nedenle dikkatli bir yaşam modeli en etkili eğitimdir.

Duygusal Zeka ve Dikkat

Araştırmalar gösteriyor ki duygularını tanıyan, ifade edebilen ve düzenleyebilen çocuklar daha uzun süre odaklanabiliyor. Bu nedenle duygusal zekâ ile dikkat eğitimi birlikte ele alınmalıdır. Sınıf ortamında günlük “duygu saati” uygulamaları, meditasyon ve nefes çalışmaları çocukların duygularını fark etmelerine yardımcı olur.

Öğrencilerden gün sonunda “Bugün ne zaman dikkatim dağıldı?”, “Hangi duygular beni etkiledi?” gibi sorularla içsel farkındalık geliştirmeleri istenebilir. Bu uygulamalar dikkat eğitimine yeni ve derin bir boyut katar.

 Odaklanabilen Çocuk, Hayatla Bağ Kurabilir

Geleceğin dünyasında bilgiden çok, dikkat edebilen, derinleşebilen, düşünceyi sürdürebilen bireyler ön planda olacak. O nedenle çocuklara yalnızca bilgiyi öğretmek değil; bilgiyi edinmek için gereken odaklanma becerisini kazandırmak da bizim sorumluluğumuz.

Çocukların dikkatini geliştirmek için teknolojiyi tamamen hayatlarından çıkarmaya gerek yok. Ancak teknolojinin nasıl, ne kadar ve ne amaçla kullanıldığını düzenlemek şart. Dikkat dağınıklığı ile mücadele, bireysel çabalarla değil; eğitim sisteminin, ailelerin ve toplumun birlikte oluşturacağı farkındalıkla başarıya ulaşır.

Dikkatini toplayabilen bir çocuk, yalnızca dersi değil; hayata dair en anlamlı bağlantıları da yakalayabilir.

Facebook Yorumları

Zübeyde Arslan, 1982 yılında Muş, Türkiye'de doğmuş olup, ilkokul eğitimini Tekirdağ'da, ortaokul ve lise eğitimini ise Aydın'da tamamlamıştır. Atatürk Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü'nden mezun olduktan sonra, 20 yıldır Uzman Sınıf Öğretmeni olarak İstanbul'da görev yapmaktadır. Eğitimde mesleki gelişime büyük önem veren Zübeyde Arslan, kariyeri boyunca pek çok seminer ve eğitim programına katılarak bilgi ve becerilerini sürekli olarak geliştirmiştir. Yenilikçi öğretim yöntemlerini benimseyerek öğrencilerinin yalnızca akademik başarılarını artırmakla kalmayıp, aynı zamanda eleştirisel düşünme, problem çözme ve yaratıcılık gibi 21. yüzyıl becerilerini kazanmalarına da rehberlik etmektedir. Zübeyde Arslan'ın uzmanlık alanları arasında IB & PYP Uzman Sınıf Öğretmenliği, Üstün Zekalılar Eğitimi, Akıl ve Zeka Oyunları Eğitimi, Anlayarak Hızlı Okuma Eğitimi, Öğrenci Koçluğu ve Oyun Terapisi bulunmaktadır. Her öğrencinin bireysel ihtiyaçlarına uygun çözümler üretmeyi ve öğrenme süreçlerini daha verimli hale getirmeyi amaçlamaktadır. Eğitim alanındaki tecrübelerini ve birikimlerini paylaşmak amacıyla "21. Yüzyıl Sınıfı: Öğretmen, Veli İşbirliğinde Dönüşüm Rehberi" adlı kitabını kaleme almıştır. Ayrıca, "Eğitim Her Yerde" platformunda köşe yazıları yazarak eğitimciler ve velilere rehberlik etmektedir. Sosyal sorumluluk projelerine de aktif olarak katılan Arslan, Görme Engelli Öğrencilere Yönelik (GOP DKO) Gönüllü Öğretmenlik Projesi'nde yer alarak, özel gereksinimli öğrencilere eğitim süreçlerinde destek vermektedir. Yenilikçi eğitim anlayışı ve fark yaratan projeleriyle, öğrencilerinin akademik ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamaya devam etmektedir.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.