Eğitim milletlerin geleceklerini şekillendirmek amacıyla kurgulanan bir mekanizmadır. Devletler geleceklerinde kurmak veya sürdürmek istedikleri değerleri, ekonomik koşulları, gelişim hedeflerini hayat geçirmek için insan kaynağına şekil vermek isterler. Bu hedefler doğrultusunda belli ilkeleri ortaya koyduktan sonra ilerleme mekanizma, ve ölçütlerini belirlerler. Eğitim politikaları bunlar doğrultusunda oluşur.
Eğitim hantal bir yapı olmakla beraber değişen hayat koşullarına göre eğitim de değişime tabii olur. Eğitimde son senelerde ortaya konan değişiklikler veya değişim çabası bunun doğal sonucudur.
Eğitim konusu ülkemizde ne yazık ki halk tarafından sahipsiz bırakıldı. Halkımız çocuklarının geleceğini doğrudan ilgilendirmesine rağmen bu konuya hep ilgisiz ve bilgisiz kaldı. Bu eğitimsiz kesimden eğitimli kesime, aydınlara kadar bütün kesimlerde böyle oldu. Eğitim sistemi ile ilgili sorunlarımız sadece 3 senede bir yapılan PISA testlerinden sonra ortaya çıkan Türkiye’nin kötü karnesi sonucunda gündeme gelen bir konu olmanın ötesine geçemedi. Eğitime ayrılan bütçede, öğretmen sayısında, derslik sayısında, sistemin içine alınan ve tutulan öğrenci sayısında olumlu gelişmeler sağlanmasına rağmen eğitimde bütün olarak performansımız, gerçek hayata yansıyan sonuçlar ne yazık ki o kadar da olumlu olamadı. Yani henüz harcanan çabanın ve kaynakların karşılığını alamadık.
Uzun süredir yaptığım çalışmalarım değişik kaynaklardan, değişik konularda yaptığım okumalar sonucunda, beni eğitimi, nasıl olması gerektiğini, eğitimin çocuklar üzerinde olumlu etkilerinden başka olumsuz etkilerini de somut bir şekilde görmeye, sistemi sorgulamaya, bunu yaparken bir yandan çözümleri aramaya götürdü.
İlk önce “ne yapmalıyız da eğitimi daha iyi bir noktaya götürmeliyiz?” diye sorularıma başlarken daha sonra “Daha iyi eğitim nasıl olmalı?”” Eğitim nedir ve niye olmalıdır?”” Eğitimin amacı ne olmalıdır?” gibi daha büyük sorulara yöneldim.
Eğitimin merkezinde çocuklarımız ve gençler var. Hepimizin amacı onları geleceğe hazırlamak, fakat bu yalnızca bilgi ile mi olur? Biz ne tip bir insan istiyoruz? Yalnızca bilgili insan mı? Yoksa becerileri ve değerleri olan mı?
Eğitimin merkezinde çocuk olduğuna göre ona şekil vermek için onu, tabiatını iyi tanımamız gerekmez mi? 50-100 yıl öncesi çocukla şimdiki çocuk aynı mı? Çocuğun içine doğduğu ortam aynı mı?
Eğer çocuklarımıza iyi eğitim vermek istediğimizi söylüyorsak, o zaman ilk önce onlara eğitim yoluyla ne kazandırmak istediğimiz hakkında doğru, hedeflerle seçilmiş kararlara varmış olmamız gerekir. Ülkemizde eğitim ailede, öğretim okulda yapılıyor. Beceriler konusunda ise hiçbir şey yapılmıyor. Değerler konusundan ise aile sorumlu. Değerler eğitimi din dersi yoluyla verilse bile bu yolla içselleştirmeyi başarmak haftada 1-2 saat yapılan derslerle neredeyse imkansız.
Şimdinin öğrencileri ve çocukları yarının yetişkinleri olacak. Onların hangi özelliklere sahip olmasını arzu ediyoruz.
Eğitimi bir bacağından yakalayıp o eğitimin ayakta kalmasını başaramayız. Yalnızca bilgi sahibi insan içi boş insandır. İnsan bir bütün olarak yaşar.
Çocuğu ve genci kendini gerçekleştirecek, hayata içindeki potansiyeli yansıtabilecek, donanım sahibi, bulunduğu topluma karşı sorumlu olan, özgür, kendi seçimini yapabilecek ve kararlarını hayata geçirebilecek, özgüven sahibi, kendinden ve geleceğinden umutlu bireyler haline getirebilmemiz bizim toplum olarak vazifemiz… Ulaşmayı amaçladığımız bu yetişkin nasıl yetiştirilir? Bir bütün olarak lineer değil aynı anda birçok eksende eğitimi planlamalıyız.
Hedeflediğimiz yetişkin gelecekte nasıl var olacak? Ruhuyla, kalbiyle, insanla, doğayla, teknolojiyle, inancıyla nasıl bir ilişki içinde olacak?
EĞİTİM EKSENLERİ NELER OLMALIDIR?
İnsanı insan yapan ve topluma, doğaya doğru ilişkileri kurarak yaşamasını sağlayan en temel eksen, değerlerdir. Sağlıklı, mutlu yaşaması, başkalarına bağımlı olmadan , özgür seçimleriyle yaşamasını sağlayan bir diğer eksen becerilerdir. Bir başka eksen ise karakterdir. Karakter kişinin mizacında var olan özellikler yanında geliştirilecek özelliklerle insanı kişisel bütünlük içinde yaşamaya götüren çok önemli bir eksen. Ve bir başka eksen bilgidir.
Özetlersek bizim eğitimi tasarlarken ele almamız gereken 4 eksen var; Değerler, beceriler, karakter ve bilgi.
Biz toplumuzda hangi değerlere önem veriyoruz ve bunları korumak istiyoruz, sürekliliğini sağlamak istiyoruz?
Hangi karakter özelliklerini geliştirirsek çocuklarımızın ileride kendini gerçekleştirmek için gerekli altyapıyı oluşturabiliriz?
Hangi beceriler önümüzdeki yıllarda herhangi bir alanda çalışacak olan gençlerimize yardımcı olacak?
Hangi bilgilerin okulda öğretilmesi bizim için önemli ve neden? İnternet çağında bilgiye ulaşmak anında ve sınırsız olduğu halde neden öğretmeye ihtiyaç duyuyoruz?
Bu sorular şu an manasız görünse bile bazı öncelikleri açığa çıkarmak bazı perdeleri kaldırmak için bize gerekiyor.
Eğitimi bir bina olarak düşünürsek, değerleri binanın temeli, becerileri binayı yapmak için gereken makine ve insan, bilgiyi binanın katları, karakteri ise binanın yapıldığı malzeme olarak düşünebiliriz (ahşap , beton vb)
DEĞERLER
Değerler binanın üzerinde ayakta durduğu ve yıkılmamasını sağlayacak temelleri demiştik. Bu neden önemli? Değerler, insanın ve toplumun bir arada bir sarmal halinde olabilmesini sağlayan başlıca etkendir. Hayat değerler üzerine inşa edilir. Toplumlar da … Bu eğitim yalnızca ailenin eline bırakılamaz, aksi halde değerleri olmayan suç oranlarının yüksek olduğu ailelerde veya sokakta yaşayan çocuklar kaybedilir. Değerler eğitiminin mutlaka okulda verilmesi gerekir. Bu ders konusu olarak ele almaktan çok okulda yaşayan bir kültür olarak ele alınmalıdır.
Bizim toplumuzu dayandırdığımız değerler ne olmalıdır? Çocuklarımızın hangi değerlerle donatılmış olmasını istiyoruz?
Kişisel bütünlüğü olan? Dürüst ? Vicdanlı? Vatanına bağlı? Sorumlu? Farklılıklara saygı gösteren? Kendini ve toplumu düşünen? Birey olma ve topluma ait olma dengesini iyi kurmuş? Adil? İnançlı? Kültür bilinci olan? Sağduyulu? Hoşgörülü? Aktif vatandaş?
Mutlaka ilave edecekleriniz vardır . Şimdilik bunlarla ilerleyelim.
KARAKTER ÖZELLİKLERİ
Çocuklarımızın geliştirecekleri bazı karakter özellikleri onlara hem öğrencilik hem iş yaşantısında hem de sağlıklı ve etkili iletişimi kurmalarında ve hedeflerini gerçekleştirmekte, onlara yardımcı olacaktır.
Bu özellikler onlara aynı zamanda doyumu yüksek bir hayatı yaşamaları için alet çantasında bulunması gerekenlerdir. Örneğin; meraklı, özgüvenli, yapıcı, sorumluluk sahibi, kendine hedef koyan, başarısızlıklara dirençli, zorluklara karşı yılmayan, kararlı, çalışkan, girişimci, açık fikirli, iletişimci, sorunları fırsat bilen, işbirlikçi, takım oyuncusu olabilen
BECERİLER
Beceriler konusu bizi milletçe zorlayacak bir konu.
Yeni yüzyılda ülke ve bireyler olarak gelişmemizi sağlayacak becerilerin bir kısmına şimdilik büyük oranda sahip değiliz. Fakat şu an hedeflerden bahsediyoruz. Eğitimde köklü değişiklikler bugünden yarına olamaz. Fakat eğer hedef olarak konulmazsa yollar da aranmaz . Çalışan da girişimci de, serbest meslek sahibi de olsa çocuklarımızın sahip olması gereken beceriler şunlar:
- Etkin okur yazar.
- Bilgiyi kolay filtre edebilen
- Çok iyi İngilizce bilen mümkünse 2. Yabancı dil bilen, imam hatip okullarında okuyacak öğrenciler için çok iyi Arapça bilen,
- Doğru soruları soran ve doğru bilgiye kolayca ulaşan
- Sorun çözen
- Kendini yazılı veya sözle doğru ifade eden
- Eleştirel düşünen
- Teknolojiyi etkin kullanan
- Programlama bilen
- Yenilikçi
- Hayat boyu öğrenen
- Grup halinde etkin ve üretken çalışabilen
- Donanımlı
- Farklı alanlardan insanlarla proje üreten
- Deneyim ve bilgileri yeni durumlara uyarlayabilen,
- Bilgileri arasında farklı bağlantılar kurabilen
- İhtiyaç belirleyen
BİLGİ
Bu eksende öğrencilere hangi disiplinlerde öğrenim görmesini arzu ettiğimizi belirleriz. Hangi alanlarda bilgi sahibi olunması bizim için olmazsa olmazdır ve neden gereklidir karar vermemiz gereken konulardır.
Bilgi eksenleri:
Dil
Matematik
Fen
Tarih
Din
Edebiyat
Teknoloji
Sanat
Spor
Felsefe
Kendini ifade
İletişim
Kültür
Müzakere
Bilgi sahibi olunması hedeflenen disiplinler açısından önemli kriterleri nelere dayandırmalıyız?
- Öğrencinin öğrenebilmesi için öğretmen desteği ve rehberliği şart olunan alanlar,
- Formasyon için gereken alanlar,
- Gelecekteki mesleklerinde kullanmaları için gereken temel bilgiler için gereken disiplinler,
- Beceri kazandırma hedeflerini destekleyen disiplinler, değerler eğitimini destekleyen alanlar ,
Örneğin,
- Değerler eğitimi için din, tarih, edebiyat, sanat,
- Beceri kazandıran eğitim için spor, sanat, teknoloji, kendini ifade,
- Kullanım alanları geniş olan ve destekle öğrenilmesi, var olan bilginin üzerine yeni bilginin inşa edilmesi gereken ve öğrencinin dünyanın işleyişini kavrayabilmesi için gereken disiplinle olan dil, matematik, fen ana başlıklar olarak seçilebilir.
Eğitimi 4 ana eksende toplarken merkeze öğrenciyi koymamız ikinci önemli unsurdur. Elimizdeki malzemeyi iyi tanımazsak ona şekil vermekte sorunlar yaşarız. Eğer elmasa doğru noktalardan müdahale edersek onun çok güzel ışımasını sağlarız değil mi?
Çocuklar nasıl öğrenir sorusu eğitimcinin çok iyi hakim olduğu ilk konu olmalıdır. Adeta bir sihirbaz gibi gereken anda doğru tekniği el çabukluğu ile kullanabilmelidir.
Okul ortamı güvenli bir öğrenme ortamıdır. Başarısızlıkları ve yeni denemeleri tolere edebilmelidir. Eğitim ortamı adeta bir hayatın simülasyonu olabilmelidir. Keşiflere olanak sağlayabilmelidir.
Gelecek tasavvurumuzdaki insanı ortaya çıkaracak, öğretmen, okul yöneticisi, okulun fiziksel olanaklarını, öğrenme iklimini, eğitim yöneticilerinin ilişkilerini ve yetkinliklerini, okul ve aile ilişkisini de ayrı ayrı ele almak gerekir.
Yani ana hedefimiz olan yetişkin modelini hedeflerken, çocuğu çevreleyen, saran, destekleyen unsurları tasarlamak ikinci adımımız olmalıdır.
Öğrenciyi şekillendirmede ona nasıl bir öğrenme ortamında yol aldıracağımız ve onlara nasıl model olacağımız önem kazanmakta…
Anneler babalar çok iyi bilirler ki çocuklar anne ve babalarını daima taklit ederler. Öğretmenlerini de…
Bir başka gerçek ise eğer bir öğretmenin belli konularda gelişmesini hedefliyorsak onlara model olacak ve desteğini sürekli hissettirecek yöneticilere ihtiyacımız var. Yani hazır bulunuş için önce şahit olma ve gözlemleme gerekli mekanizmalardır. Örneğin öğretmenin teknoloji kullanımına açık bir öğretmen olmasını istiyorsak önce teknolojiyi kullanan ve kullanmaya çalışan bir yönetici ve öğretmene bu konuda liderlik edecek, destek verecek başka öğretmenlere ihtiyaç var. Dolayısıyla bir çalışanında belli özellikleri görmek isteyen eğitim yöneticilerinin kendilerinin bu özelliklere sahip olmaları gerekir. Yani aslında çocuklarımızda olmasını istediğimiz özelliklerin bulundukları toplumun ikliminde var olması gerekir. Bunu sağlayabilmek ise MEB’in üst yönetiminden aşağıya çok iyi bir iletişim, alınan kararların aşağıdan kabul görmesi, toplumsal mutabakat ve ortak ülkü ile olabilir.
Umarım bakanımız Ziya Selçuk bunu başarır. Başarması için herkesin ona sahip çıkması gerekir. Çünkü eğitim hedefleri tüm toplumumuz için birleştirici unsurlar içeriyor. Ve herkesi eğitim ile ilgilenmeye sorgulamaya, eğitime sahip çıkmaya davet ediyor. Kendisi eğitim anlamında ülkemiz için bir şans…