British Council’a göre İngilizce, dünya genelinde 375 milyon ikinci dil olarak İngilizce (ESL) öğrencisi dahil olmak üzere 1,75 milyar konuşmacıya sahip bir dildir. 19.yüzyılın sonlarından beri önerilen yeni bir dil edinmenin en iyi yolunun onu tek dilde öğrenmek olduğu inancından ötürü, öğrenciler İngilizce öğrenirken ilk dillerini dahil etmekten vazgeçmektedirler.Dil öğrenme stratejileri aslında üç kategoriye ayırmaktadır. Bilişsel stratejiler, üst biliş stratejileri ve sosyal duyu stratejileridir. Bu yazımızın odak noktası İngilizce dil bilgisi öğrenimi olacaktır. Çünkü ikinci dilin gramer’ini (dil bilgisi) anlamak zordur. Ancak etkili iletişimde çok önemli bir rol oynadığı için önem arz etmektedir. İngilizce dil bilgisi öğrenimini kolaylaştırmak için öğrenme stratejilerini keşfetmek gereklidir. Dil öğrenimi ve öğretimi ile ilgili literatürden elde edilen veriler bu yazımızda örnek olarak ele alınacaktır.
ESL (ikinci dil olarak İngilizce) öğrenenlere, önceki dil bilgilerini, dil öğreniminde bilişsel stratejiler olan karşılaştırma ve çeviri yoluyla dil bilgisi öğrenimine aktarmalarına izin vererek, İngilizce yapılarındaki söz dizimsel kalıpları kavrama ve ezberleme konusunda faydalı olmaktadır. Bilişsel stratejiler, “öğrenme materyallerinin doğrudan manipülasyonunu veya dönüştürülmesini” içeren taktikler olarak nitelendirilmektedir.
Sadece bilişsel ve üst bilişsel yönlerde ESL (ikinci dil olarak İngilizce) öğrenenlere fayda sağlamakla kalmaz, aynı zamanda özellikle grup öğrenme bağlamında sosyal stratejilerin geliştirilmesine yardımcı olmada önemli bir rol oynamaktadır. Bu yazımızdaki “sosyal stratejiler” olarak tavsiye edile öğrenmede kolektif bir amacı gerçekleştirmek için akran etkileşimini içeren işbirliğine dayalı öğrenme anlamına gelen “sosyal-duyuşsal stratejiler” terimine açıklama yapılmaktadır. 2011 yılında bir Japon üniversitesinde yapılan bir çalışmada çalışan öğretmenlerin İngilizce öğrenmedeki tek dilli yaklaşım hakkındaki görüşleri elde edilmiştir. Yapılan araştırma sonucunda 29 öğretmenin % 65’inden fazlası İngilizce öğrenimine ilk dilin dahil edilmesini onaylamıştır ve üçte birinden fazlası ilk dilin akran yardımını ve öğrenci – öğretmen etkileşimini teşvik eden bir işbirliği aracı olarak işlev görebileceğine inanmaktadırlar.
Duyuşsal açıdan ilk dil, İngilizce gramer öğrenme sürecinde öğrencilere psikolojik güvence sunduğu için ESL (ikinci dil olarak İngilizce) öğrenenlerin duygu ve tutumlarını düzenlemek için duyuşsal stratejiler geliştirmeleri için yararlı olmaktadır. “Duygusal stratejiler” terimi 1990 yılında Oxford tarafından önerilen aynı terime atıfta bulunmak için benimsemiştir. Duyuşsal stratejiler “duyguları, motivasyonları ve tutumları düzenlemeyi” amaçlayan eylemler olarak ifade edilmektedir. 2016 yılında Wach tarafından yapılan bir araştırmada ise 85 Polonyalı görüşmecinin çoğunluğunun, ana dilleri İngilizce dil bilgisi açıklamasına dahil edildiğinde daha güvenli ve daha rahat hissettiklerini belirterek, ilk dilin İngilizce dil bilgisi öğrenirken öğrenciler için zihinsel güvence sağladığını göstermektedir.
Belirli bir dereceye kadar ilk dilin İngilizce gramer öğrenimine dahil edilmesi bilişsel, üst bilişsel, sosyal ve duyuşsal stratejilerin geliştirilmesine yardımcı olarak ESL (ikinci dil olarak İngilizce) öğrenenler için avantajlıdır. Brooks ve Lewis’in 2009 yılında yaptıkları araştırmalarında İspanyol katılımcılar ilk dilin karşılaştırarak etkili bir şekilde öğrenmelerini sağladığını, bu bilişsel bir strateji olduğunu, aynı zamanda öz değerlendirme ve duyuşsal stratejiler gibi üst bilişsel stratejileri uyardığını ve öğrencilere İngilizce dilbilgisi öğrenmede güven verdiğini belirtmiştir. Aynı konu üzerine 2016 yılında Wach tarafından incelenen Polonyalı ESL (ikinci dil olarak İngilizce) öğrenenler, İngilizce dil bilgisi öğrenimine ilk dilin dahil edilmesinin yalnızca çeviri gibi bilişsel stratejiler oluşturarak İngilizce dil bilgisi kurallarını doğru bir şekilde edinmelerine değil aynı zamanda üretimlerini ve İngilizce gramerini anlamalarını izlemek için üst biliş stratejileri geliştirmelerini sağladığını ortaya koymuştur.
Sonuç olarak, ilk dili dahil etmenin etkililiği ile ESL (ikinci dil olarak İngilizce) öğrenenlerin yaş, cinsiyet ve İngilizce yeterliliği gibi diğer yönleri arasındaki ilişki hakkında bilgi farklılığı yer alabilmektedir. İlk dilin İngilizce gramer öğrenimine dahil edilmesinin etkinliği tüm ESL (ikinci dil olarak İngilizce) öğrencileri için geçerli olmayabilir. Belki de ESL öğrenenlerin İngilizce gramer öğrenimine il dilin dahil edilmesinin etkililiğine ilişkin vizyon olarak yapılacak bir çalışma tüm farklı yönleri ele alınabilecektir.
Sefa Sezer
İngilizce Öğretmeni
KAYNAKÇA
Chamot, AU ve O’Malley, JM (1990). İkinci dil ediniminde öğrenme stratejileri. Cambridge: Cambridge University Press.
Hall, G. ve Cook, G. (2012). Dil öğretiminde ve öğreniminde kendi dilinin kullanımı. Dil Öğretimi , 45 (3), 271-308.
Mart, CT (2013). Bağlam içinde dilbilgisi öğretimi: Neden ve nasıl? Dil Çalışmalarında Kuram ve Uygulama , 3 (1), 124-129.