Vatandaşlarına refah seviyesi sağlayan tam bir sosyal devlet olabilmek ile bir ülkenin eğitim sistemi arasında integral bir ilişki var kanaatindeyim. Eğitim sosyal bir devlet olmak için en temel kaldıraç görevi ifa etmektedir. Güçlü ve sosyal bir devlet de eğitimin kalitesini artıran itici bir güç niteliği taşımaktadır.
Güçlü bir ekonomiye sahip bir devlet olabilmek ile okullarda öğretilen bilgilerin davranışa dönüşmesi arasında doğrusal bir orantı bulunmaktadır. Güçlü bir ekonomiye sahip olmak isteyen bir sosyal devlet yolsuzlukları engellemelidir. Yolsuzlukları engellemek için de okullarda sosyal devlet anlayışının bir gereği olarak bütün vatandaşlara ücretsiz olarak verilmesi gereken eğitim ile çocuklara küçük yaşlardan itibaren doğruluk ve dürüstlük alışkanlığı kazandırılmalıdır. Bu alışkanlıkların davranış haline dönüşebilmesi için de öğrencinin öğretmenine tam olarak güvenmesi gerekir. Yani doğruları anlatan öğretmen anlattığı doğruları yaşayarak öğrenciye ve öğrenci velilerine yaşayan bir örnek olmalıdır.
Veliler de öğretmene ve okula tam olarak güvenmelidir. Çünkü doğruların öğretildiği bir okulda doğruları anlatan öğretmenler sayesinde doğru işler yapan devlet adamları ve bürokratlar yetişecektir. Bir deyişteki; “ele verir talkını kendi yutar salkımı” sözü gerçek olursa öğretmene ve okula karşı bir güvenden bahsedemeyiz. Okulda doğruları ve insanlara güvenmeyi öğrenen bir çocuk yetişkin olduğunda da devletine güvenebilir. Devlet vatandaşa vatandaş da devlete güvendikten sonra neden yolsuzluk olsun ki!
Devletin vatandaşa güvenmesi konusu otobüste, tramvayda, gemide zorunlu bilet kontrolü yapma ihtiyacının olmaması ile ölçülebilir. Ara sıra yapılan rastlantısal bilet kontrollerinde biletsiz kaçak geçiş yapanlara kesilecek ağır para cezalarını gören vatandaş neden kaçak bilet kullansın ki! Örneğin Finlandiya ulaşım sisteminde zorunlu bilet kontrolü olmamakla birlikte toplu taşımayı kaçak olarak kullanan şahıslara verilen ağır para cezaları insanları biletsiz yolculuk yapmaktan caydırmaktadır. Kırmızı ışıkta kaçak olarak geçen bir sürücüye verilecek ağır para cezası karşısında o sürücünün kırmızı ışık ihlali yapması güçleşecektir.
Aynı şekilde yaya geçidinde yayalara öncelik vermeyen bir sürücünün ödemek zorunda kalacağı ağır para cezası kural ihlali yapmasını engelleyici bir faktördür. Bu örneklerde gördüğümüz gibi devletin vatandaşına güvenmesi eğitim sisteminde öğretilen doğru kurallar ile yakından ilişkilidir. Ancak devletin de kanun, yönetmelik ve nizamları yerli yerinde uygulayarak vatandaşa karşı güven vermelidir. Böyle olduğu taktirde öğretmen okulda trafik kurallarına uymanın önemini anlatırken öğrenci içinden kıs, kıs gülmez. Bu kuralın uygulanmasının gerçekten mümkün olduğunu anlar ve bu kuralı içselleştirir. Sosyal devlet olmak ile eğitim kalitesi arasında var olan bu bütünsel ilişkinin mimarı öğretmenlerdir. Toplumda öğretmenin saygınlığı arttığı sürece iyi insan ve iyi vatandaşlar yetiştirmek daha kolay olacaktır.
Toplumun mimarı olan öğretmenler, Grigoriy Petrov’un “İdealist Öğretmen” kitabında anlatıldığı gibi her öğrenciye bir elmas gözü ile bakıp onları keşfetmeye ve daha da parlatmaya çalışır. Bugün Dünya’nın bir çok gelişmiş ülkesinin eğitim alanında dersler aldığı Finlandiya eğitim modelinin geliştirilmesinde öğretmenin toplumda en güvenilen aktör olmasının büyük payı vardır.
Aynı yazarın (Grigori Petrov) “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” kitabında anlatılan Snelman ve arkadaşlarının gerçekleştirmeye çalıştıkları idealler sonucunda bataklıklar ve kayalıklar ülkesi beyaz zambaklar ülkesine dönüşmüştür. Bugün dünyaya, yüksek refah seviyesi ve uyguladığı sosyal devlet anlayışı ile örnek olan Finlandiya eğitim modelinin mimarları öğretmenlerdir. Ancak bu eğitim başarısının integral parçaları devletin vatandaşına güvenmesi, vatandaşın okula güvenmesi, çocukların ve anne babaların öğretmene duyduğu güven duygusundan oluşmaktadır.
Bizim cennet parçası olan ülkemizde bizler de öğretmenlere güvenerek ve öğretmen olarak bizler de güvenilir öğretmenler olarak devletimize güvenirsek vatanımızı kırmızı güller ülkesine çevirebiliriz. Tabi buradaki en can alıcı faktör milletin her kesiminin kaliteli bir eğitim seviyesine ulaşma konusunda mutabakata varması gerektiği gerçeğidir.
Gelecek yazımızda da Finlandiya’da eğitim konusundaki tarihi mutabakattan bahsedeceğiz.
Dr. Nadir Çomak