Giriş: İnsan İhtiyaçları Bağlamında Barınma ve Yerleşme
İnsan, doğumla ölümle arasında birçok farklı şeye ihtiyaç duyar. Bu anlamda yaşamdaki uğraşısı, aslında bu ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik faaliyetleridir. Geçmişte yaşayan insanların ortaya koyduğu olayları inceleyen tarih bilimini bu şekilde değerlendirebiliriz.

Bu konuda Abraham Maslow, İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi’nde ihtiyaçların karşılanmasının insan yaşamı için oldukça önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Birey sahip olduğu içgüdü ve dürtüler ile ihtiyaçlarını karşılamak için harekete geçmektedir. Maslow’a göre insanın ilk olarak karşılaması gereken fizyolojik ihtiyaçlarıdır. (Yeme, içme, uyku) Ardından güvenlik ihtiyacı gelir. Burada barınma durumu belirtilebilir. Bu ihtiyaç durumunu kendini güvende hissetmek şeklinde tanımlayabiliriz. Bu iki temel basamağın ardından sırasıyla sevgi, saygı ve kendini gerçekleştirme basamakları gelmektedir. (1) Öyle ki birçok bireyin en son basamak olan kendini gerçekleştirme basamağına gelmeden yaşamını sürdürdüğü de vurgulanmaktadır.

İnsanın kendini gerçekleştirme yolunda attığı adımlardan birisi de barınak yani ev inşa etmesidir. Bir yerde yerleşmesini ve şehirler kurmasını da bu doğrultuda belirtebiliriz. Şehir kurmak veya inşa etmek doğada yalnızca insana özgü bir durumdur. İnsan, yalnızca pratik ihtiyaçlarını karşılamak için bir yerde yerleşmez. Aynı zamanda yerleştiği mekanla maddesel mananın dışında aşkın bir bağ kurabilmektedir.(Uyanık vd., 2016, 3) (2) Şehirlere yüklenilen anlamlar insanın kendi varlığını sürdürmesi bakımından da araçsal bir rol oynamaktadır. İnsanlık çok uzun zamandan beri birlikte yaşama deneyimine sahiptir. Buna karşılık tarihin bütün dönemlerinde hep bir arada şehirlerde yaşanıldığı gibi bir yanılgısal düşünceye sahip olunabilir. Fakat bu doğru bir düşünüş olmayacaktır.
İnsanlık tarihi incelendiğinde ilk insanların hemen şehirler kurmadıklarını yapılan arkeolojik kazılardan öğrenmekteyiz. Uzun bir süre sayıca kalabalık olmayacak gruplar halinde mağaralarda ve korunaklı ağaç kovuklarında yaşamını sürdürmeye çalıştığını arkeolojik buluntulardan anlayabiliyoruz. Her ne kadar Abraham Maslow’un teorisi yaşadığımız modern zamanlarda ortaya çıkmış olsa da bilginin genel geçerliğini burada da test edebiliyoruz.
Tarih biliminin elbette bir deneme-yanılma ve laboratuvar vb. yöntemle, fen bilimlerinde olduğu gibi araştırma ve çalışma yapmadığını biliyoruz. Fakat geçmişteki olayları modern psikoloji biliminin bilgileri ışığında değerlendirdiğimizde; uzun bin yıllar önce yaşamış atalarımızın bizimle aynı gereksinimleri hissettikleri sonucuna varabiliriz. Bu doğrultuda kendini güvende hissetme ihtiyacının insan için tarihin her döneminde önemli bir gereksinim olduğu sonucuna ulaşabiliriz. Yerleşme diye tabir ettiğimiz bugün de insan için hayati öneme sahip bu faaliyetin insanın öncelikle güvenlik ihtiyacının bir sonuca varabiliriz.

Yerleşme, şehir kurmanın ve dolayısıyla medeniyet inşa etmenin ön koşuludur. Türk Dil Kurumu’nun genel ağ üzerinde yayınlamış olduğu Güncel Türkçe Sözlük’e göre; ‘Yer bulup oturmak’ şeklinde tanımlanan yerleşmek (3) insanın diğer faaliyetlerini de etkileyen bir durumdur. Öyle ki inançtan sanat anlayışına varıncaya kadar yerleşmenin etkisi görülmektedir. İnsanlık tarihi açısından bir dönüm noktası olan Çatalhöyük’te Yerleşim bu anlamda oldukça önem taşımaktadır. Yapılan arkeolojik kazılar sonucunda tarihteki ilk yerleşim yeri olarak tanımlanan Çatalhöyük, ayrıca şehirleşmenin başladığı yer olarak tanımlanır. Elbette günümüzdeki modern şehir yerleşimleri ile karşılaştırıldığında kırsal bir yerleşim gibi değerlendirilecek Çatalhöyük, o dönem için şehir kimliğine sahiptir.
Beşeri coğrafya yerleşmeyi, kır ve kent yerleşimi şeklinde iki temel gruba ayırmaktadır. Kendi içerisinde de alt değerlendirme gruplarına sahip olan kır ve kent yerleşimleri günümüzde oldukça karmaşık görünebilmektedir. Çatalhöyük için durum biraz daha farklıdır. Çünkü; insanlık tarihinin bir dönüm noktası olduğu gibi bir geçiş sürecinde yer almaktadır. Çatalhöyük avcı toplayıcılıktan yerleşik yaşama geçişin ve hatta tarım devrimin sembol yerlerinden biridir. Tarım devrimine ilişkin son yıllarda yazılan eserlerde farklı görüşlerde dile getirilmektedir. (4) Yuval Noah Hararı bu konuda fikirlerini oldukça açık bir şekilde ortaya koyan bilim insanları arasındadır. Harari’nin tarım devrimi ile ilgili fikirleri bu yazının sınırlarının dışında kaldığından daha fazla değerlendirilmeyecektir.
Çatalhöyük, Kazı Çalışmaları ve Tarih Bilimine Katkıları
Çatalhöyük, Türkiye’nin Konya ili sınırları içerisinde yer alan günümüzde örenyeri olarak kültürel gezilerin yapıldığı bir yerdir.

İlk yerleşimlerin günümüzden yaklaşık 9400 yıl önce gerçekleştiği yapılan araştırmalar sonucu ortaya konulmuştur. Bozcu vd. belirttiği şekilde: “Çatalhöyük, Konya Ovası üzerinde eski Konya Gölü kenarında yaklaşık 14 hektarlık bir alana kurulmuştur.” (Bozcu vd. 2022, 41). (5) Bu genişlikte bir büyüklük bugün bile azımsanamayacak ölçektedir. Bu nedenle yukarıda da vurguladığımız üzere Çatalhöyük kırsal bir yerleşimden daha çok bir kent yani şehirdir. Elbette geniş bir alanda kurulmuş olması şehir olarak kabul edilmesine yeterli değildir. Buna karşılık yerleşim yerinin belirli bir plan dahilinde düzenli bir şekilde oluşturulmuş olması ve belirli bir organizasyon yapısını işaret eden öğelerin bulunması yine şehirleşme durumunu doğrulamaktadır. (Uyanık, vd., 2016, 9)
Çatalhöyük’te kazılar ilk kez 1961-1965 yılları arasında Ankara’daki İngiliz Arkeoloji Enstitüsü’nün öncülüğünde İngiliz Arkeolog James Mellaart tarafından yapılmıştır (Bozcu, vd., 2022, 42). Daha önce Hacılar Höyüğü’nde de arkeolojik kazılar yapan James Mellaart’ın çalışmaları başta arkeoloji ve tarih bilim alanlarında oldukça yankı uyandırmıştır. Kazıları daha sonradan Ian Hodder ve ekibi 1993-2018 yılları arasında sürdürmüştür. Çatalhöyük, UNESCO tarafından 2012 yılında Dünya Miras Listesine alınmıştır.
Şehirler medeniyetin geliştiği ve insanlığın bilgisinin artmasına imkan veren yerlerdir. Yalnızca pratik ihtiyaçların değil estetik kaygılarında öne çıktığı mekanlardır. Elbette kırsal alanda yaşayan insanların da estetik değer ve kaygıları vardır. Fakat kırsal yaşamdaki zorlu koşullar bireyin bu uğraşılara vakit ayıramamasına neden olabilmektedir. Şehirlerde ise yapılan işbölümü beraberinde fazla zamanı, işgücünü ve artı ürünleri ortaya çıkarabilmektedir. Bu durum beraberinde sanat eserlerinin ortaya çıkışına etki edebilmektedir. Çatalhöyük’teki şehirleşme durumunu bu yönüyle değerlendiren Ekrem Akurgal şöyle belirtmektedir: (6)
“Konya yakınındaki Çatalhöyük yerleşmesinde ise M.Ö. 6500-5500 yılları arasında bin yıl süreyle, yeryüzünün ilk parlak uygarlığı böylece gelişmiş, eşsiz güzellikte sanat eserleri yaratılmıştır. En büyük başarılar arasında evlerin duvarlarını süsleyen renkli kabartmalarla renkli freskler gelmektedir. Tasvirler arasında av, dans sahneleri çeşitli insan ve hayvan resimleri yer almaktadır. Fresklerden bir tanesi tarihin en eski manzara resmi olup bir yanardağı, belki de civardaki Hasan Dağı patlama sırasında tasvir etmektedir.”

Sonuç Yerine: İhtiyaç Mı? Medeniyet Mi?
Yukarıda genel hatlarıyla aktarılan Çatalhöyük’ün insanlık tarihi açısından bir dönüm noktası olduğu gerçektir. Elbette insan tarafından ortaya konan tüm eserler gibi şehirlerde başlangıçta insanın barınma ihtiyacı üzerine ortaya çıkmıştır. Kendini güvende hissetmek adına kurduğu şehirlerde ortaya çıkan yeni sosyal durumlara da hızlıca uyum sağlayan insanlık aynı zamanda medeniyet dediğimiz kavramında gelişimini sağlamıştır.
Günümüzde şehirler artık sadece kendimizi güvende hissettiğimiz yerler değil. Aynı zamanda kendimizi bulduğumuz, ait hissettiğimiz ve kendimizi gerçekleştirmek adına davranışlarda bulunduğumuz mekanlardır. Bu doğrultuda şehirleşme bakımından ilk örnek olan Çatalhöyük modern insanın üzerine düşünmesi gereken bir konudur.
Kaynakça
(1) Maslow, Abraham. İnsan Olmanın Psikolojisi (Çeviri: Okhan Gündüz), İstanbul: 2019, Kuraldışı Yayıncılık.
(2) Uyanık, Necmi ve Berk, Fatih Mehmet. (2016), “Mekan-Şehir ve Medeniyet Bağlamında Çatalhöyük”, Uluslararası Turizm ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, Sayı 16. Sayfa: 1-16.
(3) TDK. Yerleşmek. https://sozluk.gov.tr/ 07.05.2023
(4) Harari, Yuval Noah. Hayvanlardan Tanrılara Sapıens İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi (Çeviri: Ertuğrul Genç), İstanbul: 2017, Kolektif Kitap.
(5) Bozcu, Feride ve Bozcu, Jülide., İnsanlığın Eş Zamanlı Tarihi Prehistorik Dönemden Geç Antik Çağa, İstanbul: 2022, Beyan Yayınları.
(6) Akurgal, Ekrem. Anadolu Kültür Tarihi, İstanbul: 2002, TUBİTAK Popüler Bilim Kitapları.