1. Anasayfa
  2. Değerlendirmeler

Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği Dersinin Önemi Üzerine

Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği Dersinin Önemi Üzerine
0

Doğal kaynakların sınırsız olduğu algısının sonuna gelindiği günümüzde, iklim değişikliğinin acı ve korkutucu gerçekliğiyle tanışmış bulunmaktayız. Vahşice yaşanan tüketim çılgınlığının neticesinde doğanın dengesi aşırı derece bozularak onarılmaz seviyeye gelmiştir. Yaşanan iklim değişiklikleri, mevsimler arası keskin geçişler/iklim kuşaklarının kayması, aşırı sıcak ve soğuk havalar, doğal afetlerin tahrip gücünün artması, kuraklık, okyanus ve deniz seviyelerindeki yükselmeler, buzulların erimesi, küresel düzeyde cereyan eden salgın hastalıklar gibi etkenler iklim değişikliklerinin doğal sonuçları olarak karşımıza çıkmaktadır. İçinde yaşadığımız yüzyılda iklim değişikliğinin insanlar ve doğa üzerindeki yıkıcı etkileri artık daha belirgin hale gelmiş, farklı coğrafyalarda yaşayan birçok canlıyı açıkça tehdit ediyor duruma gelmiştir.

Çocukluğumda, hatırlarım, “buzullar eriyor, deniz seviyeleri yükseliyor, ozon tabakasının delinmesi ve deliğin zamanla büyüyecek olması felaketleri beraberinde getirecek” tarzındaki haberleri bazen korkuyla izlerken bazen de acaba fazla mı abartılıyor diye düşünürdüm, birçok insan da belki benimle aynı düşünceydi. O zamanlar çok önemsemediğimiz ya da ciddiye alamadığımız konunun bu derece önemli olduğunu son yıllarda yaşadığımız doğal afetlerle karşılaşınca idrak edebildik. Kısa bir süre içerisinde yaşadığımız yıkıcı seller, mevsimlerdeki ani değişiklikler, orman yangınları, kuraklık ve temel gıdalara ulaşamama durumu ile şoka giren ülkeler geç olmadan bazı tedbirleri ve politikaları gündemine almıştır. Birçok ülke küresel çapta alınacak önlemler hakkında fikir birliğine varmış, önlem almaya yanaşmayan ülkelere de yaptırımlar uygulayarak bu konuda hassasiyet göstermeleri konusunda talepte bulunmuşlardır. Peki gerçekten konu kısa zamanda bu kadar ciddi boyutlara nasıl ulaştı sorusuna karşılık kısa bir sürede gerçekleşmediği, aşamalı bir durum izlediği, kar topu gibi yuvarlanarak büyüdüğü cevabı verilebilir. Göz göre göre ve bağırarak geliyorum diyen iklim değişikliği felaketinin esas sebebinin insanoğlunun doymak bilmez hırsı ve şirketlerin daha çok kazanma arzusu olduğunu açıkça söylemek zorundayız.

Nitekim Sanayi Devrimi ile başlayan fosil yakıtların sınırsızca kullanılması ile atmosfere karışan karbondioksit miktarı artmış (C02), bu da deniz sıcaklıklarının ve seviyesinin artmasına, buzulların yavaş yavaş erimesine, sıcak hava dalgalarının ve yüzey sıcaklığının artmasına sebep olmuştur. İklimdeki doğal değişiklikler yaklaşık 150 yıl öncesine kadar  insanların sosyoekonomik ve günlük hayatına tesir etmekte iken bugün insanın bizzat kendisi, doğal olmayan şekilde çevresine ve iklime tesir eder hale gelmiştir (Şen, 2022). Özellikle günümüzde tüm kıtalarda rastladığımız çevre felaketlerinin büyük kısmının son beş yılda artmasının iklim değişikliklerinin temelinde daha fazla üretim için harcanan fosil yakıtlardan çıkan karbondioksit gazları ile atmosfere salınan sera gazlarının  etkisi olduğu belirtilmektedir. (Wolff vd., 2020).

İklim değişikliğinin yalnızca doğal yaşamımız üzerindeki etkilerine yoğunlaşmamız aslında bu sorunun temel insan haklarında yarattığı ve yaratacağı eşitsizlik gerçeğini görmemizi engellemektedir. Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Kumi Naidoo “İklim değişikliğinin insan haklarını olumsuz etkilediği artık açıkça biliniyor. Bu etki gelecek yılda daha da artacak” şeklindeki açıklaması iklim değişikliğinin insanların temel haklarına (Yaşam Hakkı, Sağlık Hakkı, Eğitim Hakkı, Barınma Hakkı, Su ve Temizlik Hakkı vb.) zarar vermeye başladığının ve önlem alınmadığı takdirde insanlar arası eşitsizlikleri fazlasıyla derinleştireceğini ortaya koymaktadır.

Yaşam hakkı açısından, seller, fırtınalar, orman yangınları, depremler vb. şiddetli doğa olayları dünya üzerindeki milyonlarca insanların güvenliği tehdit edecek ve yaşam haklarını ellerinden alacak noktaya ulaştı. Sağlık hakkı olarak yoğun ısı dalgaları ve yangınlar, hava kirliliğinin artması, salgın hastalıkların kontrol edilemez boyutlara ulaşarak küresel bir tehdide dönüşmesi sağlık sistemleri için büyük tehlikeler ortaya çıkarmaktadır. Barınma hakkı açısından değerlendirdiğimizde şiddetli hava olayları, kuraklık ve afetlerden yüzbinlerce insan etkilenmekte ve bunlara bağlı olarak barınma sorunları yaşamaktadır. İklim değişikliklerinin etkisi ile yaşanan seller, yangınlar ve kuraklıklar yaşam alanlarındaki su kaynaklarına ve temizlik alt yapılarına büyük zararlar vererek insanların temiz su ve temizlik haklarını ellerinden almaktadır (Lopez, 2022).

İklim değişikliği temel insan haklarından olan eğitim hakkını da kesintilere uğratarak öğrencilerin bu hakkından yararlanmasının önüne geçmiştir. Örneğin yaşanan, su taşkınları, depremler veya salgın hastalıklar öğrencilerin eğitime bir müddet erişmesini engellemekte maddi imkanı olan aileler çocuklarının eğitimden geri kalmaması için acil önemler alırken imkanı olmayan birçok aile ise devletin müdahalesini beklemektedir. Yaşanan eğitime erişememe hali ise eğitim eşitsizliklerini derinleştirmekte bazı öğrencileri de eğitim sisteminin dışına itmeye zorlamaktadır. Yapılan çeşitli araştırmalarda Pakistan’da 2005 yılında yaşanan deprem sonucunda o bölgedeki okulların 14 hafta kapalı kalmasının öğrencilerin eğitimlerinde 1,5 yıllık kesintiye eş değer öğrenme kaybı yaşadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Aynı şekilde ABD’nin New Orleans kentinde 2005 yılında yaşanan Katrina Kasırgası sürecinde okullara belirli bir süre ara verilmiş, verilen bu arada oluşan öğrenme kayıplarının telafisinin 2 yıl sürdüğü ifade edilmiştir (Baz, 2021). Yaşanan doğal felaketlerin sıklığı iklim değişikliği kavramını dünya genelinde bilimsel literatüre sokarken eğitim müfredatlarında da yer alması kaçınılmaz duruma gelmiştir.

Eğitim kurumlarında iklim değişikliği ile ilgili yapılan veya yapılması planlanan çalışmalar incelendiğinde ülkemizde kısa bir süre önce MEB Talim Terbiye Kurulu’nun da onayından geçen “Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği” dersinin 2022-2023 eğitim-öğretim yılından itibaren ortaokullarda haftada 2 ders saati olmak üzere toplamda 72 saat seçmeli okutulması kararı alınmıştır. 2015 yılında 191 ülkenin anlaşmasıyla imzalanan Paris İklim Anlaşması kararlarını dayanak alarak ilkokulda ve ortaokulda programa giren “çevre eğitimi” dersinin adı ise “çevre eğitimi ve iklim değişikliği” dersi olarak değiştirilmiştir (MEB, 2022). Aynı şekilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın adı 2021 yılının kasım ayında Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı” olarak değiştirilmişti. Ülkemizdeki bu girişimler iklim değişikliği konusunda toplumun farkındalığını artırma ve konunun önemini göstermesi açısından dikkate değer uygulamalardır fakat yapılan bu uygulamaların iklim değişikliğinin önemi kavrama açısından yeterli olup olamayacağı konusunda toplum nezdinde bazı tereddütler barındırabilir.

Çevre eğitimi ve iklim değişikliği dersi okul öncesinden yükseköğretime kadar tüm eğitim kademelerinin programlarında yer alması gerekmektedir. Ayrıca okul öncesi, ilkokul ve ortaokulda zorunlu, ortaöğretim ve yükseköğretimde ise seçmeli olarak okutulması gereken dersler içerisinde değerlendirilmelidir. Dersin içeriğinde atıklardan ileri dönüşüm ürünü tasarlama gibi konunun önemini sınırlandıracak sığ yaklaşımlardan özellikle kaçınılmalıdır. Öğrencilerin gelişim dönemleri dikkate alınarak hazırlaması gereken ders içeriğinin, iklim değişikliğinin nedenleri, sosyal-ekonomik ve çevresel boyutları ile çözüm önerileri,  insanlara ve toplumlara düşen görevler, iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum, çevre temizliği, doğal kaynakların kullanımı ve tasarruf tedbirleri ile insanların tüketim alışkanlıkları, geri dönüşüm bilgisi, çevre-su-tarım-gıda ve finansal okuryazarlık, atık yönetimi bilgisi, habitat-biyoçeşitlilik ve insan yaşamındaki önemi, ekosistem ve ekolojik temel ilkeler, çevre dostu teknolojiler, tarım ve hayvancılık, yakıt çeşitleri ve zararlı gazlar, sürdürülebilir çevresel eylemler vb. başlıklarla zenginleştirilmesi, eleştirel düşünme odaklı, disiplinlerarası ve bütüncül bir yaklaşımla tasarlanması önemlidir.

Çevre eğitimi ve iklim değişikliği dersinin öğrencilerin iklim değişikliğiyle ilgili nitelikli ve bağlama ilişkin bilgiye kolayca erişmesinin yanında bu bilgileri yorumlaması ve anlamlı hale getirerek bilinçli karar vermesine yardımcı olmalıdır. Çevre eğitimi ve iklim değişikliği gibi karmaşık ve kritik bir dersi verecek öğretmenlerin de çok iyi yetiştirilmesi ve dersi vereceklerin konunun öneminin farkında olan öğretmenler arasından seçilmesi, dersin beklenen hedeflere ulaşmasını kolaylaştıracaktır. Ayrıca okul yöneticilerine yönelik iklim değişikliği ile ilgili bilgi düzeylerini artırma amacıyla yüz yüze eğitimler verilmesi, çevre eğitimi ve iklim değişikliği dersinin seçmeli ise öğrencilerin o dersi tercih etmesine ilişkin önlemler alması ve dersin hedeflerine uygun işlenip işlenmediği noktasında denetim mekanizmasını işletmesi beklenebilir. Dünyanın geleceği açısından geç kalınmadan bazı tedbirleri alıp uygulamak, çocuklarımıza daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak devletlerin, politikacıların ve toplumun diğer bileşenlerinin görevi iken çocuklarımızı belirsiz bir geleceğe hazırlamak ve gelecekteki olası durumlara karşı uyum sağlamalarına yardımcı olmak ise biz eğitimcilerin görevidir.

Yaşar DİLBER

Psikolojik Danışman/Eğitim Uzmanı

Bursa-2022

 

Kaynakça

Baz, B. (2021). COVİD-19 salgını sürecinde öğrencilerin olası öğrene kayıpları üzerine bir değerlendirme. Temel Eğitim Dergisi, 3(1), 25-35. https://doi.org/10.52105/temelegitim.3.1.3

MEB (2022). Çevre eğitimi ve iklim değişikliği dersinin müfredatı tamamlandı. https://www.meb.gov.tr/cevre-egitimi-ve-iklim-degisikligi-dersinin-mufredati-tamamlandi/haber/25946/tr

Lopez, E. (?). İklim değişikliği. Uluslararası Af Örgütü, https://www.amnesty.org.tr/icerik/iklim-degisikligi

Şen, Z. (2022). İklim değişikliği ve Türkiye. Çevre, Şehir ve İklim Dergisi, 1(1), 1-19.

Wolff, E., Fung, I., Hoskins, B., Mitchell, J.F.B., Palmer, T., Santer, B., Stepherd, J., Shine, K., Solomon, S. Trenberth, K., Walsh ve Wuebbles, D. (2020). Climate change – evidence & causes update 2020. National Academy of Sciences & The Royal Society.

Facebook Yorumları

1980 Bursa doğumludur. İlk ve orta öğrenimini Bursa’da tamamlamıştır. 1998 yılında girdiği 19 Mayıs Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünü 2002 yılında bitirmiş aynı yıl Aydın ili Söke ilçesinde MEB’e bağlı bir kurumda göreve başlamıştır. Daha sonra Erzurum ve İstanbul’da farklı eğitim kurumlarında okul psikolojik danışmanı olarak görev yapmıştır. 2012 yılında Bursa'ya atanmıştır. 2013 yılında Eğitim Yönetimi ve Denetimi tezli yüksek lisans programını iyi bir derece ile bitirmiştir. Meslek yaşantısının büyük bir kısmını özel eğitim kurumlarında geçirmiştir. 2017 yılında Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Yönetimi ve Denetimi doktora programına kaydolmuştur. Uzun yıllar Türk PDR Derneği Bursa Şubesi yönetim kurulu üyeliği yapmıştır. Eğitim Yöneticileri ve Uzmanları Derneği (EYUDER) Bursa İl temsilcisi, Özel Eğitimde Yenilik ve Araştırma Derneği (ÖZYAD) kurucu üyesi ve aynı zamanda Uluslararası Eğitim Dernekleri Federasyonu (ULEDEF)'na bağlı Okul Psikolojik Danışmanları Derneği (O-PDR) yönetim kurulu üyesidir. Eğitim politikaları, kapsayıcı eğitim, bağımlılıklar, akran zorbalığı, siber zorbalık, özel yetenekliler, özel eğitimde istihdam, stratejik planlama, AR-GE, İşyerinde Mobbing konularında ulusal ve uluslararası çalışmaları bulunmaktadır. Bursa BTSO Kamil Tolon Bilim ve Sanat Merkezi’nde psikolojik danışman ve müdür yardımcısı olarak görev yapmıştır. 2020 yılında Kestel Rehberlik ve Araştırma Merkezi'nde müdür yardımcısı iken 2021 yılında Gürsu BİLSEM kurucu müdürü olarak görevlendirilmiş, 2022 yılı eylül ayında ise aynı kuruma kadrolu müdür olarak ataması gerçekleştirilmiştir.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.