Epistemoloji bilginin doğası, kaynağı, imkânı hakkında sorgulamalar yapan felsefenin en temel disiplinlerinden biri oluşturmaktadır (Yazıcı, 2016). Yani epistemolojinin kapsamı içerisinde bilginin ne olduğu, nasıl elde edildiği, sınırlarının ne olduğu ile ilgili soruşturmaların yer aldığını söylemek mümkündür. Bu doğrultuda epistemolojik inanç, bireylerin bilginin ne olduğuna, hangi kaynaklardan beslendiğine ve nasıl oluştuğuna ilişkin sahip oldukları kişisel kabulleri olarak ifade edilebilir. Epistemolojik inançları gelişmiş ve gelişmemiş olmak üzere iki sınıfa ayırmak mümkündür. Gelişmiş epistemolojik inançlara sahip bireylerin bilginin göreceli olduğuna ve zaman içerisinde değişebileceğine olan inançları daha çok ağırlık kazanmaktadır. Gelişmemiş epistemolojik inançlara sahip bireylerin ise bilginin kesinliğine ve değişmezliğine olan inançları daha çok ağırlık kazanmaktadır (Schommer, 1993).
Epistemolojik inançlara ilişkin tarihsel süreç içerisinde birçok model geliştirilmiştir. Bu çalışmaların zeminini Piaget’in (1984) çalışmalarının oluşturduğunu söylemek mümkündür. Epistemolojik inançlara ilişkin ortaya konulan ilk modellerde sadece bilgi üzerine yoğunlaşılan tek boyutlu yapılar ortaya çıkarılmıştır. Bu duruma eleştirel bir bakış açısı ile yaklaşan Schommer (1990) ise epistemolojik inançların sadece bilginin doğasına ilişkin kişisel kabuller ile sınırlı kalamayacağını, aynı zamanda bilgi edinmeye yani öğrenmeye ilişkin kişisel kabulleri de içerisine aldığını belirtmiştir. Yani Schommer’in modeli çok boyutlu bir yapıya sahip olacak şekilde oluşturulmuştur.
Bu noktadan itibaren ise Schommer’in epistemolojik inançlar ile öğrenme-öğretme süreci ilişkisini ortaya koymaya çalıştığı çalışmalar karşımıza çıkmaktadır. Schommer (1990) bir araştırmasında öğrencilerin okuduğunu anlama durumları ile epistemolojik inançları arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Schommer, bu araştırmasının sonucunda bilginin göreceli olduğuna inanan öğrencilerin okuduğunu anlam durumlarının daha üst düzeyde, bilginin değişmezliğine ilişkin inançları yüksek olan öğrencilerin ise okuduğunu anlama durumlarının nispeten daha alt düzeyde olduğunu saptamıştır. Yani bu araştırma sonucu bireylerin epistemolojik bakış açılarının okuduğunu anlama süreçleri üzerinde etkili olduğunu göstermektedir.
Başka bir araştırmada ise (Schommer ve Walker, 1997) öğrencilerin epistemolojik inançları ile okula bağlılık bağlamında eğitime yönelik tutumları arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre bilginin göreceli olduğuna inanan öğrencilerin eğitime yönelik daha olumlu tutum geliştirdikleri saptanmıştır. Buna karşın bilginin değişmezliğine inanan öğrencilerin ise eğitime yönelik tutumlarının nispeten daha olumsuz olduğu tespit edilmiştir. Yani bu araştırma sonucu öğrencilerin epistemolojik bakış açılarının eğitime yönelik tutumlarına etki ettiğini göstermektedir.
2000’li yıllara gelindiğinde ise epistemolojik inanların öğrenme-öğretme süreçleriyle olan ilişkilerini inceleyen araştırmaların arttığı görülmektedir. Chan ve Elliott’un (2004) araştırmalarında epistemolojik inançlar ile öğretme-öğrenme anlayışları arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre bilginin değişmezliğine ilişkin inançlara sahip olan bireylerin geleneksel öğretim anlayışlarına, bilginin göreceli olduğuna ilişkin inançlara sahip olan bireylerin ise yapılandırmacı öğretim anlayışlarına sahip oldukları saptanmıştır. Yani bireylerin epistemolojik bakış açıları öğretim anlayışlarına yansımaktadır.
Rodrigez ve Cano’nun (2006) araştırmalarında ise epistemolojik inançların öğrenme yaklaşımları ve akademik başarı arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre bilginin göreceli olduğuna inanan bireylerin daha üst düzey öğrenme yaklaşımlarına ve daha yüksek akademik başarıya sahip oldukları saptanmıştır. Buna karşın bilginin değişmezliğine olan inançlara sahip olan bireylerin yüzeysel öğrenme yaklaşımlarına ve nispeten daha düşük akademik başarıya sahip oldukları belirlenmiştir. Yani bu araştırma sonucu bireylerin sahip oldukları epistemolojik bakış açılarının öğrenme yaklaşımlarına ve akademik başarılarına etki ettiğini göstermektedir.
Özetle, bireylerin sahip oldukları epistemolojik inançları okuduğunu anlama düzeyleri, öğrenme yaklaşımları, öğretim anlayışları, akademik başarı gibi öğrenme-öğretme sürecine ilişkin birçok değişkeni etkilemektedir. Özellikle gelişmiş epistemolojik bakış açılarına sahip olan bireylerin okuduğunu anlama düzeylerinin daha iyi olduğu, ağırlıklı olarak çağdaş eğitim anlayışlarına sahip oldukları, derinlemesine öğrenme yaklaşımlarını kullandıkları ve daha iyi akademik başarıya sahip oldukları anlaşılmaktadır. Bu bağlamda öğrencilerin gelişmiş epistemolojik inançlara sahip olmaları önem kazanmaktadır.
Öğrencilerin epistemolojik inançlarının şekillenmesinde öğretmenlerin epistemolojik inançlarının da önemli bir yeri bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar (Brownlee, 2001, 2004) öğretmenlerin sahip oldukları inançların öğrenimlerinden sorumlu oldukları öğrencilerin inançları üzerinde etkili olabileceği belirlenmiştir. Sonuç itibariyle öğrencilerin epistemolojik inançlarının geliştirilmesi için hem program geliştirme uzmanlarının hem de uygulayıcı olan öğretmenlerin üzerine önemli görevler düşmektedir. Nitekim yapılan araştırmalar (Feucht vd., 2017; Howard vd., 2000) epistemolojik inançların geliştirilebilir nitelikte olduğuna işaret etmektedir.
Kaynakça
Brownlee, J. (2001). Epistemological beliefs in pre-service teacher education students. Higher Education Research & Development, 20 (3), 281-291.
Brownlee, J. (2004). An investigation of teacher education students’ epistemological beliefs: Developing a relational model of teaching. Research in Education, 72, 1-17.
Chan, K., and Elliott, R.G. (2004). Relational analysis of personal epistemology and conceptions about teaching and learning. Teaching and Teacher Education, 20, 817–831.
Feucht, F. C., Brownlee, J. L., and Schraw, G. (2017). Moving beyond reflection: reflexivity and epistemic cognition in teaching and teacher education. Educational Psychologist, 52 (4), 234-241.
Howard, B. C., McGee, S., Schwartz, N., and Purcell, S. (2000). The experience of constructivism: Transforming teacher epistemology. Journal of Research on Computing in Education, 32 (4), 455-465.
Piaget, J. (1984). Genetik epistemoloji (Çev: A. Cengizkan). Ankara: Birey ve Toplum Yayıncılık.
Rodrigez, L., and Cano, F. (2006). The epistemological beliefs, learning approaches and study orchestrations of university students. Studies in Higher Education, 31 (5), 617-636.
Schommer, M. (1990). Effects of beliefs about the nature of knowledge on comprehension. Journal of Educational Psychology, 82 (3), 498-504.
Schommer, M. (1993). Epistemological development and academic Performance among secondary students. Journal of Educational Psychology, 85 (3), 406- 411.
Schommer, M. and Walker, K. (1997). Epistemological beliefs and valuing school: Considerations for college admissions and retention. Research in Higher Education, 38 (2), 173–186.
Yazıcı, S. (2016). Felsefeye giriş (6. Baskı). İstanbul: Yeni İnsan Yayınevi