Dijitalleşen dünyada teknolojiyi her alanda tasarlayacak, geliştirecek ve üretecek insan kaynağının yetiştirilmesi kaçınılmaz bir gerekliliktir. Tüm dünyada başlayan sanayi dönüşümünün ülkemiz üzerinde oluşturacağı potansiyel etkileri değerlendirildiğinde; hem sanayimizin hem de eğitim sistemimizin bu dönüşüme hazır hale getirilmesi ve gelişmiş ülkeler seviyesine taşınması için bir kalkınma fırsatı olarak düşünülmelidir.(1)
Meslek, insanlara yararlı mal ya da hizmet üretmek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, belli bir eğitimle kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, kuralları toplumca belirlenmiş etkinlikler bütünüdür. Mesleki eğitim; toplumsal hayatın her alanında ihtiyaç duyulan mesleklerde kalifiye teknik elemanlar yetiştirilmesi için gerekli bilgi ve becerilerin verildiği eğitimdir. Mesleki eğitimin amacı, toplumun hedefleri ve iş çevrelerinin talepleri doğrultusunda bireylere belirli bir mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve uygulama yeterliliklerinin kazandırılmasıdır.
Ülkelerin gelişmesinde ve kalkınmasında sanayileşmenin temel unsuru olan bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarına sahip yüksek verimi gerçekleştirecek kalifiye insan gücünün yetiştirilmesi gerekmektedir. Kalifiye elemanların bilgi ve becerisi, ekonomik başarının temelidir. Meslek eğitimi özellikle iki amaca yöneliktir. Bir tarafta genç insanlara başarılı bir meslek yolu hazırlamak, diğer yandan ekonomiye vasıflı eleman yetiştirmektir. Günümüzde, hızlı teknolojik değişme ve dünya düzeyindeki yapılaşma değişiminde mesleki teknik eğitimin öneminin çok büyük olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. (2)
Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin ilgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirecek, gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlanmasında ve Ülkemizin kalkınmasında ve önemli unsur haline gelmesinde mesleki eğitimin önemi çok büyüktür. Mesleki ve teknik eğitim, ülkemizin sanayileşmesi ve gelişmiş ülkeler ile rekabet edebilmesi açısından son derece önemli olmakla birlikte, ülkemizde mesleki ve teknik eğitim beklenen ilgiyi görmemektedir. Gelişmiş ülkelerle rekabet edebilme açısından mesleki ve teknik eğitimin desteklenmesi ve gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarılması gerekmektedir. Ülkemizde ortaöğretim düzeyinde mesleki eğitim arzu edildiği gibi yapılanamamış ve beklentileri karşılayamamıştır.(3)
Tüm bu gelişmelere paralel olarak hızla gelişen endüstrimizin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi amacıyla Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri eğitim ve öğretim vermektedir. Bu eğitime, 9. Sınıfta diğer lise türlerindeki gibi genel bilgi ve kültür dersleriyle başlanır. 10. Sınıfta (lise ikinci sınıf) öğrenci tarafından seçilen bir meslek alanında önce okuldaki derslik, atölye ve laboratuvarlarda meslek alanının temel mesleki bilgi dersleri teori ve uygulamalı olarak aktarılır. Öğrenci, 11. Sınıfta meslek alanının seçtiği bir dalındaki mesleki bilgi derslerini teori ve pratik olarak başarmak durumundadır. Meslek liselerinde uygulanmakta olan Anadolu Meslek programında son yıl 12. Sınıfta gerek öğrencinin bulup seçtiği gerekse okul tarafından belirlenen bir firma/fabrika/işletmeye haftada üç gün uygulamalı mesleki eğitim görmek üzere sözleşme yaparak yerleştirilmektedir. Bu uygulamaya “işletmede beceri eğitimi” adı verilirken Anadolu Teknik programında ise işletmeye eylül-haziran ayları arasında gitmeyerek yazın 40 iş günü yapacağı uygulama “staj” adıyla yapılmaktadır.
Sonuç olarak her ikisinde de amaç; öğretim programlarıyla kazandırılması öngörülen mesleki bilgi, beceri, tutum ve davranışlarını geliştirmelerini, sektörü tanımalarını, iş hayatına uyumlarını, gerçek üretim ve hizmet ortamımda yetişmelerini sağlamaktır. Bunu yaparken işletmede öğrenciden sorumlu usta öğretici ve uzman eğitmen görevlendirilir. Öğrenci işletmedeki çalışmalarını staj defteri ve iş dosyası hazırlayarak belgelendirir. Dönem sonunda işletme yetkilisince değerlendirme notu alan öğrenci, okulda kurulan komisyon tarafından değerlendirmeye beceri sınavına alınarak işyerindeki uygulamalı meslek eğitiminin amaçlarına ulaşıp ulaşmadığı belirlenir.
Okulun bitiminde öğrencinin mesleğinde bir iş bulması ve yerleşmesi beklenir. Bunun sağlanabilmesi için mezun olmadan önce staj ve işletmede beceri eğitimi sırasında istihdam bağının kurulması en doğal olanıdır. Öğrencilerin işletmeye gönderilmeden önce gerekli ve yeterli mesleki bilgi-beceri yeterlilik seviyesine getirilmesi, iş sağlığı ve güvenliği eğitimi alması, iş hayatı hakkında bilgilendirilmesi, işletme-öğrenci eşleştirilmesinde karşılıklı tanıma ve anlaşmanın sağlanması halinde staj sırasında okul-sanayi işbirliği yürütülerek uyumlu-verimli bir işbaşı eğitim süreci yaşanacağı düşünülmelidir. Tüm bunların sağlıklı yapılabilmesi için MEB tarafından gerekli yasal düzenlemeler mevcut olmasına rağmen mezunların çok az bir kısmının mesleğinde çalışma imkânı bulması, hele de staj yaptığı yerde çalışma oranının düşük kalması bu çalışmaların başarılı uygulanamadığı bir şeylerin yolunda gitmediğini düşündürmektedir.
İşbaşında uygulamalı mesleki eğitim, sistemin en kritik sürecidir. İşletmede hızlı bir işyeri tanıtımı ve uyum eğitimi, belli aralıklarla farklı birimlerde çalışma imkânı, yetkili ehil meslek insanlarının öğrencilerin eğitimiyle yakından ilgilenmesi, atölye ve meslek dersi öğretmenlerinin etkili koordinatörlük yaparak staj süresinin hedeflerine uygun verimli geçirilmesi esastır.
Meslek liselerinde geçirilen dört yıllık eğitim süresince sadece 40 iş günü staj ve 12. Sınıfta haftada 3 gün işletmede beceri eğitiminin işyeri açma belgesi ve teknisyenlik unvanı verilen nitelikli bir meslek adamı yetişmesine yetmeyeceği aşikârdır. Okulun atölye ve laboratuvarlarındaki başarılı çalışmalar gözardı edilmeden donanımın standartlara göre yeterliliği ve sektördeki üretimi karşılama oranları değerlendirilmeli ve yetersiz olduğu anlaşılarak staj süresi artırılmalı ve işletmede beceri eğitim en azından 11. Sınıftan başlatılmalıdır.
Sporcu ve sanatçıların başarılı olmasının arkasında ilgi, yetenek ve becerileri yanında mesleğinin hangi aşamasında olursa olsun hiç durmadan ara vermeden sürekli pratik ve tekrar yapmak yatmaktadır. Hatta birkaç günlük antrenman eksikliğinin sporcuyu oldukça gerilerde bıraktığı bu açığı kapatmak için daha yoğun bir tempoyla hazırlanması gerektiği belirtilmektedir.
Meslek lisesi öğrencilerinin liselere giriş sınavındaki performansı ve son yıl kurslarla hazırlanılsa bile üniversite sınavlarındaki başarıları birlikte düşünüldüğünde amacın lise diploması almak değil bir meslekte ustalaşarak, iş bularak çalışmak, üretken birey olarak topluma hizmet ederken kendi ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak olduğu unutulmamalıdır. Sanayi 4.0, dijital dönüşüm, stem, kodlama, tasarım, inovasyon kelimeleriyle süslenmiş cümleleri lütfen artık daha dikkatli kullanalım. Bu ülkede öğrencilerini ilk başarı dilimlerinden kayıt alan fen liseleri bulunmakta, meslek yüksekokulları ve fakülteler bulunmaktadır. Herkesin herşeyi bilmesi yapması doğru ve mümkün olmadığını lütfen artık kabullenelim.
Mesleki eğitimi nitelikli mezunlar verecek hale getirmenin yolunun sürekli genel bilgi ve kültür derslerinin sayısını ve süresini artırmak olmadığını artık görmeliyiz. Bize çok bilen değil mesleğini iyi yapabilen mezunlar gerekiyor. Bu konuda başta MEB olmak üzere özellikle sektöre, bir de ailelere büyük görev düşmektedir. KOBİ altyapısına sahip iş hayatımızın ne kadar beyaz ne kadar mavi yakalı insan kaynağına ihtiyacı olduğu gözönüne alınarak en kısa yoldan meslek edinmek ve işhayatına atılmak gerekiyor.
(*) Erol DEMİR, Mesleki Eğitim ve İşletme Sosyal Bilim Uzmanı, Bakırköy Milli Eğitim Şube Müdürü – erdem4103@hotmail.com
(1) Osman Nuri Gülay, MEB, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü, Ankara, 2018
(2)http://viransehirmesem.meb.k12.tr/icerikler/neden-mesleki-egitim_5275797.html, 07/07/2018
(3) Onuncu Kalkınma Planı, Mesleki Eğitimin Yeniden Yapılandırılması Çalışma Grubu Raporu, s.54, Ankara, 2014