İlk çağlardan başlayarak insanların çeşitli nedenlerle sürekli yer değiştirdikleri bilinmektedir. Yaşadığı çevrede koşulları farklılaşan veya yeni ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çeken bireyler, zorunlu olarak sosyal bir olay olan göç sürecine dahil olmaktadır. Süreç esnasında yalnızca yaşadığı çevre değişmekle kalmayıp değerleri, yaşam şartları, umutları ve olaylar karşısındaki tutumları büyük oranda farklılık göstermektedir (Tüfekçi, 2002:2).
Anadolu, tarihin her safhasında uluslararası göç hareketlerinin önemli kavşaklarından birisi olmuştur. Bunun birçok nedeni vardır. Bu nedenler içerisinde Türkiye’nin ekonomik, kültürel ve siyasi açıdan birbirinden farklı ülkeler arasında bulunması ve geçişler için bir köprü olması, ayrıca Türkiye’nin çevresindeki pek çok ülkede devam eden savaşlar ve iç sorunlar, insan hakkı ihlalleri ve yaşam standardının düşüklüğü gibi itici faktörlerin varlığını sıralayabiliriz. Başka bir deyişle Türkiye’nin etrafında birçok sayıda göçmen üreten bölgelerin bulunmasıdır (Deniz, 2009).
Türkiye Cumhuriyet’i, coğrafi konumunun çatışmaların ve eşitsizliklerin yoğun olduğu Orta Doğu ülkeleriyle yüksek refah düzeyine sahip Batı ülkeleri arasında olması ve uyguladığı misafirperver politikalar nedeniyle, tarihi boyunca çoğu zaman komşu ülkelerinden, bazen de Afganistan, Somali gibi uzak coğrafyalardan gelen birçok sığınmacı ve göç hareketine şahit olmuştur (İçduygu, 2009). Kurulduğu günden bu yana gelen göçmenlerin çokluğu nedeniyle göçmen alan ülke konumundadır (Geray, 1970).
Türkiye’nin Afrika, Asya, Avrupa kıt’aları ve Orta doğu ülkeleri ulaşım güzergahlarında bulunması göç konusunda Türkiye’yi önemli bir ülke konumuna taşımaktadır. Tarihsel olarak Türkiye, dış ülkelere göç eden vatandaşları nedeniyle “ köken ülke”, kendisine doğru dış ülkelerden yönelen göç kapsamında da “ev sahibi ülke” konumundadır (Buz, 2008).
Göç olgusu tüm bireyleri etkilemekle birlikte göçe karar veren yetişkinlerin bu kararından en çok etkilenen pasif göçmen çocuklardır. Göç edilen yerdeki eğitim düzeyi ile göçmenlerin eğitim düzeyindeki farklılık hem göç edenleri hem de ev sahibi ülkeyi etkilemektedir.
Göç ve eğitim birbirine bağlı olan olgulardır. Eğitimle bireye verilecek beceriler, bireyin yeni yerleştiği ülkesindeki yaşamında önemli bir rol oynamaktadır. Göçmenin yerleştiği ülkede sahip olduğu yaşam kalitesi onun eğitim arka planınca belirlenmektedir. Ayrıca eğitim, göçmenin yerleştiği ülkeye daha kısa sürede uyumunu sağlamaktadır. Bunun yanı sıra ev sahibi ülke de göçmenlerin niteliğinden hem sosyal hem de ekonomik açıdan etkilenmektedir.
Göçmenlere verilmiş nitelikli eğitim, ülkeye maliyetten daha çok kar olarak geri dönmekte ve nitelikli işgücü olarak ülke ekonomisinde yerini alabilmektedir.
Türkiye’ye göç 1980’lere dek nispeten yavaş bir ivmeyle devam etmiş özellikle komşu bölgelerde yaşamakta olan ve etnik Türklerin ülkeye kabulünü kapsamıştır. Türkiye’yi tercih eden göçmenlerin daha çok Afganistan, Irak, Azerbaycan, İran, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Irak ve Suriyeliler olduğu anlaşılmaktadır (İçduygu, 2012). Bu ülkelerde artan terör eylemleri, iç savaşlar, ekonomik sorunlar ve eğitim beklentisinin göçe temel neden teşkil ettikleri söylenebilmektedir.
Şunu da belirtmek gerekir ki söz konusu bakanlık verileri düzenli ve düzensiz göçmenleri, Türkiye’de ikamet eden diplomat ailelerin çocuklarını yani tüm yabancı uyruklu çocukları göstermektedir (Topçuoğlu, 2012). Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre ilk ve orta öğretimdeki yabancı uyruklu çocukların çoğunluğunu Afganistan, Irak, Özbekistan, Azerbaycan, İran ve Bulgaristanlı çocuklar oluşturmaktadır. Türkiye genelinde okul çağındaki göçmen çocuk sayısına dair bir istatistik elde edilemediği için, eğitime katılımı gösteren bir resmi rakam bulunmamaktadır (Ereş, 2015).
Stratejik konumu nedeniyle kitlesel göç hareketlerine maruz kalan ve son yıllarda özellikle Suriye’de yaşanan gelişmeler neticesinde Türkiye, göç ülkesi olarak, transit ülke konumunda olmasının da etkilerini yaşamaktadır (Kap, 2014). Yaşanan bu gelişmeler neticesinde özellikle sınıra yakın bölgelere göç eden Suriyeli göçmenler normal yaşantılarına devam edebilmenin bir neticesi olarak farklı işlerde çalışma, çocuk ve gençlerin eğitimlerini sürdürme, aile yaşantılarını koruyabilme kaygısıyla Türkiye’de kendilerine sunulan imkanlardan yararlanmaya başlamışlardır (Sezgin, Yolcu, 2016).
Suriye’deki çatışmaların ve neticesinde meydana gelen göçün en fazla etkilediği konuların başında çocuk ve gençlerin eğitim süreci gelmektedir. Çatışmaların sürmesi ve Türkiye’de zorunlu ikamet süresinin uzaması eğitim ihtiyacının önemini de arttırmıştır (Seydi, 2014). Eğitim konusu, her iki toplumun da beklentileri ile uyumlu ve toplumsal anlamda kaygıya sebep olmayacak bir konu olarak değerlendirilmesi gerekmektedir (Tunç, 2015).
Türkiye, İçişleri Bakanlığının çıkarmış olduğu Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu kapsamında Suriyelilere “geçici koruma statüsü” vererek onların en temel hizmetlerden yararlanmalarını sağlamıştır (GİGM, 2014).
Milli Eğitim Bakanlığı da, Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriyeli göçmenlere yönelik çalışmalarını iki yönde yürütmektedir. Birinci uygulama Suriyelilerin, kendi yurttaşları ile birlikte, eğitim sistemine erişimlerinin sağlanmasıdır. Resmi ve özel okullara Suriyeli öğrencilerin kayıtları önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Bu öğrencilerin okullara devamı ve Türk akranları ile eşit koşullarda öğrenim görmeleri için Milli Eğitim Bakanlığınca program ve proje çalışmaları başlatılmıştır. İkinci uygulama ise; Milli Eğitim Bakanlığınca, Suriyeli sığınmacılara yönelik yürütülen etkinliklerin kapsamını ve kapasitesini artırabilmek amacıyla yayınlanan 2014/21 sayılı Genelge çerçevesinde geçici barınma merkezlerinde ve Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde “geçici eğitim merkezleri” açılmaktadır. Suriyelilerin yoğun yaşadığı kentlerde oluşturulan geçici barınma merkezlerinde onlara özel olarak hazırlanmış bir program ile kendi dillerinde ve kendi gönüllü eğitim görevlilerin desteği ile yürütülen çalışmalardır. Bu merkezlerde Türk öğretmenler Suriyeli öğrencilere Türkçe öğretirken, gönüllü Suriyeli öğretmenler ise diğer dersleri kendi dillerinde aktarmaktadır. Böylece, çocukların yıl kaybetmeden eğitimlerine kaldıkları yerden devam edebilmeleri ve aynı süre içerisinde Türkçe öğrenerek Türk eğitim sistemiyle bütünleştirilmesi hedeflenmektedir (MEB, 2017).
Sonuç itibariyle Türkiye ülkeye kabul edilen göçmenler nedeniyle giderek artan bir kültürel homojenliğin etkisiyle de yüz yüzedir. Bu demografik değişim, göçmen çocukların hem farklı kültürlerden geldiğinin kabulü hem de bilgiye dayalı küresel ekonomiye cevap verecek bir eğitime ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle özellikle göçmen çocukların eğitimi ve gelişimine yönelik sosyal, ekonomik, dil vb. engellerin ortadan kaldırılması ve değer farklılıklarıyla ilgili olumsuz eğilimlerle başa çıkmada birtakım önlemlerin alınması gerekmektedir (EU,2012).
KAYNAKÇA
Buz, S.(2008).Türkiye’deki Sığınmacıların Sosyal Profili, Polis Bilimleri Dergisi, 10(4),1-14.
Deniz, O.(2009).Uluslararası Göçler ve Türkiye’ye Yansıması, Çantay Yayınları, İstanbul.
Ereş, F.(2015).Türkiye’de Göçmen Eğitimi Sorunsalı ve Göçmen Eğitiminde Farklılığın Yönetimi, Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çankırı.
Geray, C.(1970).Türkiye’de Göçmen Hareketleri ve Göçmenlerin Yerleştirilmesi, Amme İdaresi Dergisi,Sayı:3,Syf:8-36.
İçduygu, A.(2009).Türkiye’nin Uluslararası Göç Politikası, 1923-2023: Ulus-Devlet Oluşumundan Ulus-Ötesi Dönüşümlere, TÜBİTAK Projesi, Proje No:106K291, Ankara.
İçduygu, A.(2012). Türkiye’de Düzensiz Göç, Uluslararası Göç Örgütü Türkiye, Ankara.
Kap, D.(2014).Suriyeli Mülteciler: Türkiye’nin Müstakbel Vatandaşları, Akademik Perspektif, 30-35.
Milli Eğitim Bakanlığı, (2017).
Sezgin, A.A; Yolcu, T.(2016).Göç İle Gelen Uluslararası Öğrencilerin Sosyal Uyum ve Toplumsal Kabul Süreci, Humanitas, Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 4(7): 417-436.
Seydi, A.R. (2014).Türkiye’nin Suriyeli Sığınmacıların Eğitim Sorununun Çözüme Yönelik İzlediği Politikalar, SDÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi,31, 267-305.
Topçuoğlu, R.A.(2012).Türkiye’de Göçmen Çocukların Profili, Sosyal Politika ve Sosyal Hizmet Önerileri, Uluslararası Göç Örgütü Yayını.
Tunç, A.Ş.(2015).Mülteci Davranışı ve Toplumsal Etkileri: Türkiye’deki Suriyelilere İlişkin Bir Değerlendirme,TESAM Akademi Dergisi, Sayı:2, Sayfa:29-63.
Tüfekçi, S.(2002).Kırsal Kesimlerden Büyükşehirlere Göç ve Göçün Aile Yapısındaki Meydana Getirdiği Değişiklikler, Süleyman Demirel Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Isparta.