Pozitif psikoloji alan yazında yeni bir kavram olarak görünse de amaçları ve dayandığı görüşler bakımından yüzyıllar boyunca toplum içerisinde önemsenmiştir (Akgül, 2019).
Pozitif psikoloji, bireylerin, grupların ve kurumların var olan potansiyellerini, güçlü ve olumlu yönlerini etkin ve verimli şekilde ortaya koymasını sağlayan ve olumlu yönde gelişimlerini destekleyen durumların neler olduğunu inceleyen bir psikoloji disiplinidir. Tanımı bu şekilde yapılan pozitif psikoloji, William James (1902)’in “sağlıklı zihin” hakkındaki yazılarından Cowen (2000)’ın çocuk ve ergenlerle yaptığı “dayanıklılık” çalışmalarına kadar giden uzun bir geçmişe sahiptir (Malkoç, 2011).
Psikoloji İkinci Dünya Savaşına kadar üç temel alanda çalışmalar gerçekleştirmiştir. Bunlar bireylerin psikolojik sorunlarını iyileştirmek, bireylerin hayatlarını iyi hale getirmek ve bireylerdeki ileri yetenekleri tanımlamaktır. İkinci Dünya Savaşından sonra ise psikoloji alanında bireylerin sorunlarını çözmeye yönelik çalışmalar yapılmıştır. Bu yaklaşım, bireylerdeki sorunlara odaklandığı için bireylerin olumlu yönlerini geliştirme noktasında yetersiz kalmıştır (Akgül, 2011).
Pozitif psikoloji akımı 1990’lı yıllarda ortaya çıkmış ve yapılan araştırmalarla hızla gelişmiştir. Bu akımın kökenleri ruh sağlığı tanımlanmasına ve Dünya Sağlık Örgütünün sağlık tanımlanmasına dayanmaktadır. Ruh sağlığı açısından değerlendirildiğinde Köknel’e göre ruh sağlığı, bireyin kendisiyle, çevresindekilerle ve içinde bulunduğu toplumla barış içinde olması, yaşamında bir denge ve düzen oluşturabilmesi ve yaşama uyum sağlayabilmesi için gerekli çabayı göstermesidir. Bu tanım incelendiğinde, bireylerin uyumlarının iki önemli boyutunun olduğu bunlardan birincisinin bireylerin yaşamlarına uyum sağlamalarına engel olan faktörler olduğu görülmektedir. Bu durumun bir sonucu olarak uyumsuzluk (patoloji) temelli ruh sağlığı hizmeti; bireylerin hastalıklara yakalanmalarının önlenmesi ve hastalıkların tedavisi gibi noktalara odaklanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık tanımlanması açısından bakıldığında sağlık; bireylerde sadece hastalıkların olmayışı değil aynı zamanda bedensel, sosyal ve psikolojik açıdan tam bir iyilik halidir. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi ruh sağlığının; bireylerin kendilerini psikolojik ve duygusal açıdan iyi hissetmeleri, bireyde ruhsal bozuklukların olmayışı gibi boyutları da vardır (Eryılmaz, 2017).
Pozitif psikolojinin gelişimine bakıldığında alana katkıda bulunan birçok bilim insanı olmasına rağmen kurucu olarak Martin Seligman ismi kabul edilmektedir (Türk ve Demir, 2020).
«Psikoloji bilimi, olumlu yanlardan çok olumsuz yanlarda daha başarılı olmuştur. Bu bilim; insanlığın eksiklikleri, hastalıkları, kusurları hakkında birçok bilgi ortaya koysa da insanların potansiyelleri, erdemleri, başarabilecekleri, arzuları veya ulaşabilecekleri en üst noktalar hakkında az bilgi ortaya koymuştur. Sanki psikoloji, gönüllü olarak yetki alanının yarısını, özellikle de karanlık ve olumsuz alanlarını kendisine hak görmüştür» Abraham Maslow
Pozitif psikoloji, insan psikolojisinin olumsuz yönlerinden ziyade olumlu yönleri ile ilgilenir ve insanın yaşam kalitesini geliştirmeyi ve anlamsız olduğu düşüncesinin ortaya çıkardığı problemleri önleyebilmeyi vaat eden bir bilimdir (Akgül, 2019).
Pozitif psikoloji, bireylerin, kurumların ve grupların potansiyellerini, güçlü ve olumlu yönlerinin etkin ve verimli bir şekilde ortaya koymasını sağlayan ve olumlu yönde gelişimlerini destekleyen durumların neler olduğunu inceleyen psikoloji disiplinidir (Malkoç, 2011).
Bireyin güçlü yanlarını ve olumlu özelliklerini keşfetmesini ve geliştirmesini sağlamak, yetenekli olduğu alanlara ilişkin farkındalık kazandırmak, sahip oldukları olumlu özelliklerini geliştireceği ve kullanacağı ortam yaratmak ve potansiyelini kendini geliştirmeye yönelik en iyi şekilde kullanmasını sağlamak pozitif psikolojinin amaçlarındandır. Kısaca, olumsuz olandan ziyade, olumlu olana odaklanarak bireylerin ruh sağlığı yerinde, mutlu ve nitelikli bir hayat sürmelerini sağlamaktır (Malkoç, 2011).
Pozitif psikoloji, Aristoteles’in insan doğasına ve gelişimine yönelik varsayımlardan yararlanmıştır. Aristoteles’in görüşlerine paralel olarak pozitif psikoloji, iyiliğin ve erdemin bireylere dışarıdan gelmediği, yani kültürel kaynaklardan veya toplumun ahlak kurallarından ziyade bireyin kendine has potansiyellerinden doğduğuna inanmaktadır. Bireylerin; adalet, cesaret, dürüstlük gibi ahlaki değerler ile dünyaya geldiğini düşünmektedir. Böylelikle, pozitif psikolojide “iyi karakter” kavramı temel çalışma odağı olarak ön plana çıkmıştır (Çapri, 2020).
Seligman’a göre…
“İnsanın kendine has bir “doğası” bulunmaktadır.”
“Bireyin eylemleri karakter yönelimlidir.”
“Karakter, temel olarak eşit dengede, kötü, iyi ve erdemli özelliklerden oluşmaktadır.”
Temel Kavramlar
Pozitif Psikolojide öznel ve psikolojik iyi oluş, iyimserlik, umut, minnettarlık, sosyal destek, mizah, yaratıcılık, affetme, kendine güven, duygusal zeka, psikolojik dayanıklılık öz-duyarlılık gibi kavramlar görülmektedir.
1. İyi Oluş (Well Being): Literatür incelendiğinde bu kavrama yönelik iki temel bakış açısı görülmektedir. Bunlar; hazcı (hedonic) ve psikolojik işlevsellik (eudaimonic) yaklaşımdır. Bu iki kavram sırasıyla “öznel iyi oluş” ve “psikolojik iyi oluş” yerine de kullanılmaktadır.
Hazcı (Hedonic) Yaklaşım-Öznel iyi oluş: Mutluluk, hoşa giden deneyimleri artırma, acı veren deneyimleri azaltma ve haz alınan anların toplamı olarak tanımlanır. Yaşamdan alınan haz, olumlu ve olumsuz duygular öznel iyi oluşun bileşenleridir. Bireyin kendi yaşatışına ilişkin hem bilişsel hem de duygusal değerlendirmesini içeren çok yönlü bir yapıdır. Öznel iyi oluşun bilişsel ve duygusal bileşenleri birbirinden bağımsızdır fakat birbiri ile etkileşim halindedir (Çapri, 2020).
Psikolojik İşlevsellik (Eudamonic) Yaklaşım-Psikolojik iyi oluş: Bireyin kendini gerçekleştirmesi, kendini anlaması, içgörü kazanması ve tümüyle işlevde bulunması olarak tanımlanabilir. Psikolojik işlevsellik yaklaşımını temel alan bu kavram çerçevesinde Ryff, kişilik ve gelişim kuramları ile birlikte olumlu ruh sağlığına ilişkin bütünleştirici bir psikolojik iyi oluş modeli ortaya koymuştur. Bu modelde kendini kabul, bireysel gelişim, yaşam amacı, olumlu ilişkiler, çevresel hakimiyet ve özerklik kavramları bulunmaktadır (Çapri, 2020).
Seligman’ın PERMA İyi Oluş Modeli hem hedonik hem de eudenomik iyi oluş yaklaşımlarının birleşimini içerir.
- Positive Emotions: Olumlu Duygular
- Engangement: Bağlılık/Akış
- Relations: Olumlu İlişkiler
- Meaning: Anlam
- Accomplishment: Başarı
2. İyimserlik: Bu kavramın tanımlanmasında iki yaklaşım ön plana çıkmaktadır. Bu yaklaşımlardan birisi, iyimserliği bireyin deneyimlediği olayların nedenlerine yönelik getirdiği açıklama biçimidir. Bu yaklaşıma göre iyimserler, karşılaştıkları olaylardaki sorunların nedenlerini kötümserlere göre değiştirilebilir olarak görmektedir. Bir diğer yaklaşımda iyimserliğin ve kötümserliğin geleceğe yönelik beklentilerle ilgili olduğu belirtilmektedir. Bu da Beklenti-Değer Kuramı’na dayanmaktadır (Çapri, 2020).
3. Umut: Umut bireylerin kendilerini, arzu edilen hedeflere giden yolları üretme, bu yolları harekete geçirme ve sürekli kullanma yeteneğine sahip olarak gördükleri hedefe yönelik bir düşünce türü olarak ifade edilmektedir. İki ilişkili ama farklı bilişsel yapıdan oluşmaktadır. Bunlar; alternatif yolları düşüncesi (amaçlara ulaşmak için plan yapma) ve eyleyici düşünce (amaç yönelimli eylemler) yapılarıdır (Çapri, 2020).
4. Psikolojik Sağlamlık: Kişinin gelişimine yönelik tehditler karşısındaki başarılı uyum yeteneğini ve yüksek düzeyde işlerlik göstermesini ifade etmektedir. Bireyin gelişiminde karşılaştığı önemli seviyede tehdit durumunda psikolojik sağlamlığı; olumlu sonuçlar (bireyin başarı deneyimleri), bireyin kişiliğinde doğuştan mevcut bulunan kaynaklar (bireyin sahip oldukları) ve süreç (bireyin çevresiyle etkileşimde bulundukça gelişen kapasitesi) gibi faktörlerden etkilenebilmektedir (Çapri, 2020).
5. Affetme: Hata yapan kişiye karşı öç alma ve kızgınlık duygularını bırakıp ilişkileri yeniden düzenleme ve içsel duygusal yaraların iyileşme süreci olarak tanımlanır (Çapri, 2020).
6. Minnettarlık: Yapılan bir iyilik karşılığında bireyin hissettiği duygular olarak ifade edilmektedir (Çapri, 2020).
7. Öz-Duyarlılık: Bireyin kendi acısına karşı açık olması ve ondan duygusal olarak etkilenmesi, ondan kaçmaması ve ondan bağını koparmaması anlamına gelmektedir. Bireyin kendi acısını yatıştırması ve kendisini şefkatle iyileştirmesi olarak tanımlanmaktadır. Üç boyutu bulunmaktadır. Bunlar; öz-sevecenlik, insanlığın ortak deneyimleri ve bilinçliliktir (Çapri, 2020).
«Bir insanın elinden her şeyi alınabilir. Fakat insanın elindeki son özgürlük bir durum karşısında göstereceği tutumdur.» Victor Frankl
8. Bilinçli Farkındalık: Kişinin dikkatini şu anda meydana gelen içsel ve çevresel deneyimlere yargılamadan ve kabullenici bir şekilde odaklaması olarak tanımlanmaktadır (Çapri, 2020).
9. Akış: Mihaly Csikszentmihaly tarafından geliştirilen bu kavram farkındalığın kaybolması, yüksek konsantrasyon, yaratıcılık, iç görü ve beceri geliştirmeyi karşılamaktadır.
«İyi bir yaşam süreçtir, bir varlık hali değildir.» Carl Rogers
Kaynaklar:
Akgül, A. (2019). Değer bilinçlendirme yaklaşımına dayalı pozitif psikoloji uygulaması (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Arel Üniversitesi, İstanbul.
Çapri, B. (2020). Geçmişten günümüze kişilik kuramları. Ankara: Nobel Yayıncılık.
Demir, R. ve Türk, F. (2o19). Pozitif Psikoloji: Tarihçe, temel kavramlar, terapötik süreç, eleştiriler ve katkılar. Journal of International Psychological Counseling and Guidance Researches, 2(2).
Eryılmaz, A. (2017). Pozitif psikoterapiler. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 9(3).
Malkoç, A. (2011). Öznel iyi oluş müdahale programının üniversite öğrencilerinin öznel iyi oluş düzeylerine etkisi (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Marmara Üniversitesi, İstanbul.