COVID-19 salgını, hızla gelişen teknolojiye farklı bir ivme kazandırdı. Salgınla birlikte çevrim içi/çevrim dışı iletişim gibi farklı teknolojilerin kullanımı arttı. Özellikle artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik teknolojilerine rağbet edildi. Salgın ile birlikte bu teknolojilerin eğitim süreçlerinde uygulanması ile önemi daha da artmıştır. Ayrıca metaverse sanal dünya tartışmalarının arttığı günümüzde, diğer teknolojik alanların, metaverse teknolojisinin ana omurgalarından birini oluşturduğu ve önemini her geçen gün artıracağı öngörülebilir.
Peki, metaverse, eğitim ortamına ne gibi değişiklikler katacak? Öğrenciler gerçek bir sınıf ortamına metaverse aracığıyla kavuşabilecektir. Günümüz sınıflarında yapabilecekleri her şeyi yapmalarına olanak tanıyabilecektir. Ayrıca ileriki yıllarda metaverse gerçekçi avatarlarıyla çevrim içi bağlantıyı yeni bir düzeye taşıyacaktır.
Metaverse öğrenme ortamları, gerçek dünya öğretiminin basitçe yapamayacağı bir şekilde güvenliği de teşvik edebilir. Meta veri tabanında eğitimciler, öğrenci etkileşimleri üzerinde tam kontrole sahip olacak ve sanal alandaki bazı izinleri değiştirerek zorbalığı sınırlayabilecek veya disiplin amaçlı, çocukları ayırabilecektir. Bu şekilde çocuklar, zorbalar veya diğer dikkat dağıtıcı şeyler hakkında endişelenmek yerine öğrenmeye odaklanabilecekler. Çocuklar, tek bir alanda toplanmak yerine evlerinde sınıf ortamına katılarak hem maddi olarak hem de zamandan tasarruf sağlamış olurlar.
Öğrenci ve öğretmenler, gerçek hayatta bulundukları yerden bağımsız olarak sanal gerçeklik kulaklığı ve gözlüğü aracılığıyla dijital alanda buluşabilecekler. Bu tür işlevsellik, onu aramaya istekli olanlar için gelişmiş eğitime katkı sağlar. Kalıcı bir alternatif gerçeklik, eğitim üzerinde özellikle büyük bir potansiyel etkisi olan farklı imkânlar sunar.
Olası sanal gerçeklik sınıflarından birini hayal edelim. Tarih hakkında bilgi edinmek isteyen öğrencilerle dolu bir sınıfı düşünelim. Bu öğrenciler dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşamaktadır ve onların öğretmenleri gezici bir yaşam tarzı sürdürür. Tarihsel bilgilerini artırmak için sürekli yeni alanları ziyaret ederler.
Çevrim içi öğrenmenin kullanımının artmasıyla eğitim kurumlarıyla uzaktan öğrenmeyi daha ilgi çekici ve etkileşimli hâle getirmenin yollarını üzerinde araştırmalar devam etmektedir. Öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin kendilerini tam ölçekli çevrim içi derslere uyarlamak zorunda kaldıkları eğitim çevrelerinde son iki yılda yaşananlarda gördüğümüz gibi, yeni normal yaşam tarzı ilerlerken sosyal medya platformlarında görücüye çıkan metaverse dikkatleri üzerine çekti. Çünkü metaverse, pandemi öncesi sanal inovasyondan yoksundu. Pandemi, sosyal etkileşimi sınırlayan hem sanal hem de sosyal olarak çalışan bir varış noktasına ev sahipliği yapacak nedenler barındırıyordu. E-öğrenmeyi ve öğrenmenin sonuçlarını dönüştürmek için eğitimde meta veri deposunun kullanılabileceği 4 olası yol tespit edilmiştir. Bunlar:
- Müfredatları güncel hâle getirir: Dünya sürekli değişiyor. Müfredat için bir adım geride kalmak kolaydır ancak meta veri deposu, gerçek dünyanın her yerine yerleştirilmiş veri parçalarıyla tüm dünyayı bir sınıf hâline getirme potansiyeline sahiptir.
- Oyunlaştırma: İlk noktadan itibaren, eğitimde metaversenin en büyük potansiyel faydalarından biri, öğrenmeyi “oyunlaştırabilme” yeteneğidir. İş birliğine ve görevleri tamamlamaya vurgu yapan sanal dünya, görevler biçiminde yapılandırılmış derslerle okulu bir video oyunu gibi hissettirebilir ve öğrencileri işlerini bitirmeye motive edebilir.
- Disiplinler arası teorinin pratik uygulamasını teşvik eder: Sanal sınıf tabanlı öğretim, farklı teorilerin gerçek yaşam durumlarına nasıl uygulanabileceğini göstermeye yardımcı olarak konular arasındaki engelleri yıkma yeteneğine sahiptir. Ayrıca bir fişin bağlanması, bir drenajın takılması gibi pratik görevler ve hatta cerrahi gibi ileri tıbbi beceriler, gelecekte sanal sınıf kullanılarak öğretilebilir ve gerçek dünyadaki sonuçların endişesi olmadan öğrenmeyi pekiştirebilir.
- Test sonuçlarını iyileştirir: Çin’de yapılan araştırmalar, eğitimde sanal sınıf kullanımının sınav sonuçları üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu gösteriyor. Tipik olarak notu düşük olan öğrenciler, çalışmalarına yardımcı olmak için sanal sınıf teknolojisini kullandıktan sonra testlerde A notu alan öğrencilerden daha iyi performans gösterdi.
Eğitimde temel uygulama yöntemleri değişmeden kalmıştır. Sayısız teknolojik yeniliğe rağmen eğitim, içerik aktarımı, sınıflar ve ders kitapları etrafında dönmektedir. Bu durumun metaverse ile birlikte değişeceği varsayılabilir. Farklı sistemik yaklaşımlar ve farklı stratejiler, açıklık ve mahremiyet gibi kavramlar etrafında şekillenir.
Gelecekte sanal sınıfta avatarlarla mı yoksa gerçek sınıfta hologramlarla mı ders yapılır, bilemeyiz. Ancak metaversenin öğrenciler için kapsayıcı olup olmayacağı anlaşılacaktır. Metaverse eğitiminin gelişmesi ve yaygınlaşması için, onu hayatımızı kolaylaştırma noktasında başvurulacak yardımcı bir kaynak olarak görüp ondan yararlanma yollarını geliştirmeliyiz.