Malumunuzdur meşhur Konya Türkülerinden Sille Türküsünde “Şu Sille’den gece geçtim” diye bahsi geçen Sille, Konya’mızın şirin bir mahallesidir. Antik kent statüsünde olan Sille’nin çok eskilere dayanan bir tarihi vardır.
Yazımızın konusu olan Sille türküsünün sözleri anonim olup Rıza Konyalı tarafından derlenmiştir. Silleden gece geçen kahramanımızın dile dökülen sözlerinin bir kısmı da şöyledir;
Şu Sille’den (Aman) Gece Geçtim Görmedim,
Annem Annem Annem Annem Annem,
Görmedim Annem Annem Annem Annem Annem,
Acı Tatlı (Aman) Sular İçtim Ölmedim.
Annem Annem Annem Annem Annem,
Ölmedim Annem Annem Annem Annem Annem…
Aslında anonim söz ve türküler, bence sahibi belli olmayan değil sahibi belli olan önemli miraslardır. Çünkü sahibi bu toprakların insanıdır. Bu da aslında sahibinin bu millet olduğuna dair güçlü bir kanıttır. Kanıt mı istiyorsunuz işte Yemen, Filistin, Kut’ül Amare ve Çanakkale cepheleri gibi birçok cepheyi sayabiliriz. Bu cephelerde şehit olan kahramanlarımız bu vatanın sahipleri olup birçok anonim söz, hikâye ve türküler de bu mücadelelerin mirasıdır.
Yazılanlara göre türkü; Silleli bir askerin, sefer dönüşü bir gece vaktinde Silleden geçtiği ve orada oturan annesini göremediği için dile dökülmüş duygularını anlatmaktadır. Gurbet, askerlik ve yoksulluk bu memleketin son iki yüz yıldır yaşadığı en çetin sınavlardandır. Bu kahramanımız da bu türküyü, Silleden gece geçmiş olduğu için göremediği annesi için söylemiştir. Bu memleketin çocuklarının o yıllarda kaç yokluk ve gurbet gördüğünü anlamak için tarihimize bakıp ders almak gerekmektedir. Bugün içinde bulunduğumuz bir vatanımız varsa, bu kendini feda eden kahramanlarımız sayesindedir.
Sille’den ne zaman geçeceğimizi soruyorsanız hemen cevap vereyim. Siz siz olun Sille’den ister gece geçin ister gündüz geçin bu türküyü ve hikâyesini hatırlayın. Ülkemizin iyi ve kötü günlerinin üzücü bir hatırası olarak bu türküyü hatırlayınız. Hepimiz Sille’den gece geçtiği için annesini göremeyen Mehmet’in ve Mehmetlerin benzer hikâyelerini dinleyerek büyüdük. Üç kıtada farklı coğrafyalarda vatan savunması için gaza eden kahraman ordumuzun neferlerinin destansı mücadeleleri daha fazla ilgi ve övgüyü hak etmektedir. Ben de bir yaz günü ikindi vaktinde, türkünün aklıma getirdiği hikâye ve kalbime bıraktığı hüzünle geçtim Sille’den… Mutlaka siz de gündüz ya da bir gece vakti geçmişliğiniz olmuştur. Hala geçmemiş iseniz de müsait bir zamanda geçiniz. Sille’den geçerken de türküyü hatırlayınız. Acı tatlı sularından içip ölmeyen kahramanımızı hayırla yâd ediniz. Kahramanımız gece geçmiş fakat siz istediğiniz zaman geçebilirsiniz.
Ortasından akan çaya eşlik ederek Arnavut taşlı yolundan yürüyüp tarihi teneffüs ediniz. Hatta Kent Müzesini de ziyaret edip tarihe tanıklık ediniz. Bugün geldiğimiz noktayı anlamak için tarihi iyi anlamak gerekmektedir. Çünkü Sultan Abdülhamit Han’ın dediği gibi “tarih tekerrür etmez, hatalar tekerrür eder.”Tarih deyince de sadece askeri olanları değil kültür, gelenek ve sanatı da anlamalıyız. Bugün Batı’nın kültür işgalinin tehdidi altında olsak da teslim olmuş değiliz. Çünkü dinimize ve vatanımıza sahip çıkan, gelenek ve göreneklerimizi yaşatmaya çalışan bir anlayış var. Gençlerimizin de bu anlayış çerçevesinde yetişmekte olduklarını gördüğümden müsterih olmaya çalışıyorum.
Bütün bir Sille’nin zenginliklerini köşe yazısına sığdırmak güç olduğundan yerinde gezip görmenizi tavsiye ederim. Ne zaman mı dersiniz? Ne zaman isterseniz o zaman geziniz!