Uzun zaman oldu, yapılacaklar listesi kalabalık, elde kalem her yapılanda bir tik atıp diğerine koştururken zamanın nasıl geçip gittiğini anlamıyor insan. Her zaman söyleyecek bir şeyleri olan “bizler” bazen susup dinlememiz “okumamız” gerektiğini sanırım bu koşturmaca da unutu veriyoruz…..
Mecburi olsa da durup düşünmek için bir fırsat oldu bu seferki uzun ara. Kalem kağıttan uzak duramasam da her fırsatta hele bir dur deyip birikmişlerim de gezindim, eskimiş kafa kağıdına nazire yaparcasına bellekte yıpranmış albümün sayfalarını tek tek çevirip, kıyısından kenarından unutulmuş hikayelerin ve isimlerin kumsallarına uzanıp kısacık vakitte uzun bir yolculuk. Küçük okumalarda beslediğim, minik hikayelerle süslediğim çicekli, böcekli, yağmurlu arada bir gözyaşları ile resmedilmiş bir yolculuk.
Bazen o kadar çok konuşuyoruz ki ne söylediğimizi ne kendimiz ne de karşımızdakiler bile anlamıyor dedirten bir yolculuk. Bir sebebi var gibi görünse de bir değil onlarca nedene bağlı yaşadıklarımız. En önemlisi tercihlerimiz ve bir diğeri tahammüllerimiz. Aslında her ikisinin ortalaması gibi hayatımız. Nedenleri ve niyeleri ile satırları kalabalıklaştırıp işin öznesinden öteye düşmemek için çok uğraş gerektiren bir yolculuk. Mark Twain mektubuna girişte kullandığı cümle geldi aklıma. “Kusura bakma vaktim olsa daha kısa yazardım” Yunus’un Molla Kasım’ı gibi Mark Twain yazının başında bekler hissediyorum. Sürekli durduğu yerden ama olmaz ki yine çok uzattın hadi konuya gel diye sesleniyor sanki.
Sözün özü yazıyoruz ama çoğu zaman okumuyoruz. Sahneye çıkıp tradımızı söyleyip iniyoruz. En azından uzun zamandır ben öyle yapıyormuşum. Söyleyeceklerimle o kadar dolmuşum ki kafamın içinde konuşan benden başka kimseleri dinleyecek halim kalmamış. Küçük bir hatırlatma ile başladı aslında her şey. Eğitim Her Yerde’de gezinirken editörlerimizin minik bir uyarısıydı bu satırları yazmama neden olan. Lütfen diğer paylaşımlara da ilgi gösterelim özetinde güzel bir hatırlatma.
Ne güzel içerikleri atlayıp geçmişim. Ekranımda görmem için sabırsızlanan onlarca köy türküsünün ayak seslerini nasıl olmuş da duymamışım. Tüm yazarlarımızdan özür dilemek istiyorum bu kadar hoş, güzel paylaşımlara gereken ilgiyi göstermediğim için. Ellerinize, yüreğinize ama hepsinden önemlisi sanırım aklınıza sağlık.
Not: Yazıda bahsetmiştim ünlü ustanın kaleminden “Türküler Dolusu” hafta sonu için güzel bir başlangıç olur umarım. Sağlıcakla kalın.
Türküler Dolusu:
http://www.eba.gov.tr/ses/dinle/0a05ecc4632fc98514e37b3f96a161cc42b1abc35c004