Yaşadığımız pandemi nedeni ile üniversitelerde ve diğer eğitim kurumlarında, ilk olarak eğitime kısa süreli ara verildi ancak pandeminin devam etmesi ile yüz yüze eğitimden uzaktan eğitime geçiş yaşandı. Bu geçiş sürecinde ve sonrasında uzaktan eğitimin üzerine çokça yazıldı çizildi. Avantajları dezavantajları ortaya konuldu. Öyle ya da böyle bir şekilde öğrenciler eğitim hayatlarının bir bölümünü uzaktan geçirdi. Ama üzerinde çok fazla durulmayan ve eğitimdeki en mühim meselelerden biri olan öğrencilerin psikolojik durumundan pek fazla bahis açılmadı.
Üniversite öğrencileri gelişimsel olarak sosyalleşmeye ihtiyaç duyarlar ama bu pandemi sürecinde sosyalleşmek ile aralarına kalın bir duvar çekildi. Daha sonra da bu kalın duvarın arkasında kalan genç nesile biz size uzaktan eğitim sunacağız vaadi verildi. Evet doğru onlara bir uzaktan eğitim sunuldu ama bu süreç gerçekten bir eğitim süreci miydi? Yoksa bu süreçte öğrenci dersler, ödevler, sınavlar ve stres ile baş başa mı bırakıldı? Zaten sosyal yaşamı kalmayan, pandemi nedeni ile gezmesi, keşfetmesi gereken yaşında eve hapsolan genç nesil her geçen gün altında ezildiği yük ile daha fazla yıprandı ve yıpranıyor. Yeni ve üretken bir nesil yaratmak ister iken ruhsal olarak yıpranmış, zihinsel olarak zayıf bir nesil ile karşı karşıya kalınabilir ve bunun ortaya çıkarabileceği enkaz ile boy ölçüşmek imkânsız hale gelecektir. Mümkün olan en kısa zamanda öğrencilere sunulacak psikolojik destekler ruhsal sağlamlığın sağlanmasına yardımcı olacaktır.
Tek bir dönemde 8-9-10 farklı ders almak zorunda olan üniversite öğrencisi. Her öğretmeninin iki haftada bir ödev vermesi durumunda neredeyse haftanın her gününde ödev yapmak zorunda kalacaktır. Peki bizim ev ödevleri ile inşa ettiğimiz bu nesil ne zaman roman okuyacak ne zaman sanat ile ilgilenecek? Bu gençler sosyal bir yaşama sahip olacaklar mı? Biraz sorgulayalım, uzaktan eğitim ile üniversite eğitimi gerçekten sunulabiliyor mu? Sosyal ortam yok, yeni insanlar tanımak yok, kişisel gelişim sınırlı, kendine vakit ayırmak kısıtlı. Her geçen gün psikolojik olarak zayıflayan bir öğrenci topluluğu. Geleceğin eğitimcileri, mimarları, doktorları ve nicesi. Kısacası toplumumuzun geleceği ruhsal olarak ne kadar güçlü kalabilir bu uzaktan eğitim sürecinde. Sürekli onlara öğüt veriliyor planlı olun, paniğe kapılmayın, ama onlardan geri dönüt ne kadar alınıyor yine bir muamma.
Uzaktan eğitimden daha fazla verim almak öğrencilerin kaygılarını ortadan kaldırmaktan ve bu süreci onların aktif olarak katılabileceği bir hale sokmaktan geçer. Öğrenciyi sürekli enformasyona boğmak, onun psikolojik ve ruhsal yanını unutmak adeta bir bilgisayara veri yüklüyormuşçasına eğitim sunmak ne kadar verimli ne kadar sağlıklıdır? Saatlerce uzaktan eğitime katılan ekran başında oturmaktan sırtı, beli, gözleri ağrıyan genç, dersler bittiğinde ekran başından kalkamayıp kendisine verilen ödevleri yapmak için gece geç saatlere kadar bilgisayar ile yaşamaya maruz bırakılıyor ve geleceğimiz gözlerimizin önünde, ekran başında eriyor. Ama kimse bunu sorun etmiyor. Hala psikolojik gelişim ve ruh sağlığı toplumumuzda değer görmüyor. Yara içeride olunca tedaviye ihtiyaç yok sanılıyor ama gerçekler öyle değil. İçerideki yara ani ölüme yol açabiliyor. Acaba ne zaman içimize akan kanlar durdurulacak?
Uzaktan eğitimde üniversite öğrencilerinin psikolojik durumunu anlamak için kendimizi onların yerine koymamız gerekiyor. Nasıl suya ihtiyaç duyana petrol vermiyorsak, özgürlüğe, sosyalleşmeye ihtiyaç duyan öğrenciye de altın değerinde bilgiler sunulsa bile öğrencinin susuzluğu giderilmeyecektir. Ruhsal çöküntüler geleceğe aksedecek, çöküntüler üzerinde bedenler raks edecektir. En kısa zamanda öğrencilere psikolojik destek sunulması ve geleceğimizi şekillendirecek gençlere destek olunması gerekmektedir