Milli Eğitim Bakanlığında yönetici atama süreci ve puan verilen faaliyetler olarak tespit edilmiş kriterler üzerinden bir analiz yaparak bu konudaki görüş ve önerilerimi paylaşmaya gayret edeceğim.
Ben de şahsi olarak yönetici atama sürecinin içinde olduğumdan değerlendirme yapmak için sürecin tamamlanmasını bekledim. Millî Eğitim Bakanlığında yönetici atama süreci iki kısımdan meydana gelmektedir. Bunlar şöyledir;
a-İlk defa yönetici atama süreci,
b-Yeniden yönetici atama süreci
İlk defa atama sürecinde önce yazılı, sonra mülakat olmak üzere kendi içinde iki aşamalı bir değerlendirme vardır. Bu değerlendirmelerle birlikte ek-1 form adı verilen çizelgedeki kriterler üzerinden de ayrıca puanlama yapılmakta ve buna göre atama gerçekleşmektedir.
Yeniden yönetici atama sürecinde ise kurum yöneticileri 4+4 olmak üzere bir kurumda en fazla 8 sene çalışabilmektedir. Kurum müdürleri hem ilk 4 sene sonunda hem de ikinci 4 sene sonunda açık ilan edilen okullar üzerinden tercihler yapmaktadır. Yeniden atamada değerlendirme de yine ek-2 adı verilen çizelgedeki kriterlerdir.
Buraya kadar genel olarak süreci özetleyerek aktarmaya gayret ettim. Hem ilk defa yönetici atama hem de yeniden yönetici atama süreci ile ilgili uygulamaları genel olarak olumlu buluyorum.
Ancak kurumsal faaliyet alanları kategorisinde belirlenen ek-1 ve ek-2 olarak adlandırılan değerlendirme çizelgelerindeki kriterlerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yöneticinin görev yaptığı kurumdaki çalışmaları ve başarılı öğrencilerin sayısal verileri üzerinden puan kazanmasında bir problem yok. Ama mevcut çizelgedeki kurumsal değerlendirmelerdeki kriterler kurum yöneticisi hakkında yeteri kadar objektif bir değerlendirmeye imkan vermemektedir. Ancak kurumsal değerlendirme yapılırken kurum yöneticisinin kurumda göreve başladığı tarihteki veriler önemli olmalıdır. Dört senenin sonunda kurum bu veriler üzerinden incelendiğinde yönetici kurumu geliştirmiş mi, duraklatmış mı yada geriye mi götürmüş otaya çıkar. Bu veriler atama makamına fikir verecektir. Zaten kurum yöneticilerinin puanları analiz edildiğinde (branş,okul,ilçe,vb) ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır.
İkinci olarak da bireysel özelliklere yada çalışmalara göre belirlenen değerlendirme kriterlerine dair düşüncelerimi ve önerilerimi dile getirmeye çalışacağım. Yüksek lisans, doktora gibi kriterleri isabetli buluyorum. Ancak yabancı dil bilgisi, bilgisayar kullanım bilgisi neden yok ?Mutlaka olmalıdır. Ulusal ve uluslararası yayınlanan makale kriteri olumlu, ancak varsa eğer bilimsel eğitime ve alanına yönelik kitap vb yayınları kriterler arasında neden yok? Artık günümüzde yabacı dil bilmeyen, bilgisayar kullanamayan yönetici olmamalıdır. Yine bireysel değerlendirme kriterleri arasına ulusal ve uluslararası meselelere dönük (deprem,çevre,özel eğitim, istihdam gibi)çalışmalar değerlendirme kriterleri arasına alınabilir.
Bazı yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermemek için daha ayrıntılı bir analiz yapmadım. Âmâ muradım anlaşılmıştır umarım. Memleketimizin gelişmesi, eğitim kalitemizin artması buna bağlı olarak nitelikli insan sayımızın artması için ben de aklım erdiği kadar düşüncelerimi paylaşıyorum. Kaliteli işler kaliteli bireylerle yapılır. Bunun içinde liyakat meselesi üzerine daha çok odaklanmak lazım. Liyakat meselesini yeniden hatırlatmakta fayda var.” Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne göre Liyakat kelimesi, değerli, iş bilmek ve ehli olmak anlamları taşır. Örneğin, Liyakat göstermek bir işte başarı göstermek anlamına da gelir. Herhangi bir işe uygun, yetenekli ve elverişli olmak Liyakat sahibi olmak manasına da gelir.”
Son söz;
Bakanlığımıza bağlı kurumlarda eğitim yöneticileri; o pozisyona en uygun, en yetenekli ve elbette günün güncel şartlarına uyum sağlayabilecek 21.YY özelliklerini taşıyan yöneticiler olmalıdır.
İlber ORTAYLI şöyle diyor;
“ Eğitimde esas olan liyakat ve eşitliğin tesisidir. O zaman hangi zamanda, hangi zeminde okuduğunuzun önemi kalmaz. Farklar ortadan kalkar.”