Değişen Türk Toplum Yapısı, Çocuklarımız
  1. Anasayfa
  2. Makaleler

Değişen Türk Toplum Yapısı, Çocuklarımız

Değişen Anne Baba Rolleri ve Çocuğa Yansıması

0

Günümüz okul yaşantılarında eğitimcilerin muzdarip olduğu bir konu var. Gelin beraber bu konuya bir göz atalım. Türk toplum yapısının olağanüstü hızlı, sağlıksız değişimi bu yapının çekirdeği olan aile kurumunun temellerinin eskisi sağlam olmaması sebebiyle çocuklarımızda da istemediğimiz birçok olumsuz davranış gün yüzüne çıkmaya başladı.

Peki nedir bu davranışlar?

  • Sorumsuzluk
  • Sabırsızlık
  • Öz Güvensizlik
  • Saygısızlık
  • İletişimsizlik
  • Yaşının Gerektirdiği Davranışları Sergileyememe.

Bir çırpıda aklıma gelen sayabildiğim davranışlar bunlar.

Okullarda eğitimcilerle yaptığımız konuşmalarda bu konularda çok dertli olduklarını anladım.

“Hocam ödevini annesi yapıyor”

“Hocam sürekli küfür ediyor”

“Hocam kimseyle arkadaşlık kuramıyor”

“Hocam sürekli ben,ben,ben diyor”

“Hocam sırasında oturmuyor”

“Hocam yazmak istemiyor”

“Hocam sürekli sıkıldım diyor”

“Hocam zile kaç dakika var diye soruyor sürekli”

v.b. v.b. v.b.

Öğrencilerimizde bu sorunlar gün geçtikçe artıyor maalesef.

Aileler çocuklarını hep en iyi olarak görüyor.

“Benim oğlum-kızım yapmaz”

“Benim oğlum-kızım küfretmez”

v.b. v.b. v.b.

Bu cümleleri yüzlerce kez duyduk maalesef ama sizin oğlunuz-kızınız da olumsuz davranışlar sergileyebilir, sergiliyor da.

Aileler çocuklarının önündeki engelleri sürekli kendileri aştığı için öğrencileri hiçbir şekilde bir zorlukla yüz yüze getirmedikleri için maalesef çoğu öğrencimiz okul hayatında çok zorlanıyor.

Bazı ailelerin ortaokulda bile çocuklarını öğle arası beslenme yaparken elle beslediklerini görüyorum. Üzülüyorum o aile ve çocuk için.

Ortaokul öğrencisi daha kendisi yemek yeme eylemi için bile destek alıyor. Peki suçlu kim çocuk mu?

Anne ve babanın gün içinde çalışma hayatında oluşu çocukları genellikle olumsuz etkiliyor. Akşam eve yorgun gelen ebeveynler çocuklarına gerekli zamanı ayıramıyor maalesef. Çoğu zaman birlikte yemek dahi yenmiyor.

Ebeveyn kendi halinde telefonla oynuyor,çocuklar odalarına gidiyor.

Aile ortamı içinde yalnızlaşan çocuk okul hayatında o yalnızlık hissini gidermek için ya aşırı hareketler sergiliyor ya da yalnızlık duygusu o kadar çocuğu esir alıyor ki okul hayatında da silinip gidiyor.

Çocuklarınızı ne olur dinleyin.Çocuklarınız okullarda sizlerin aynasıdır.

Bazı aileler de çocuklarına maddi manevi tüm imkanları seferber ediyor. Okuldan alıyor okula bırakıyor cebine harçlık koyuyor kurslara gönderiyor özel eğitimcilerden ders aldırıyor bunca çaba elbetteki çocuğa katkı sağlıyor ama öğrenci bunca çabanın öz güveniyle-şımarıklığıyla hangi hareketleri sergileyeceğini bilemiyor. Bu öğrencilerde genelde sınır kavramı sorunu oluyor okullarda, öğrenci imkanı olduğu için herkese her şekilde davranabileceğini düşünüyor çünkü ona öyle öğretilmiş maddi gücümüz var özel eğitimci buluruz maddi gücümüz var okula biz bırakırız-alırız maddi gücümüz var istediğimiz yeriz ve giyeriz.

Tam da burada sorun ortaya çıkıyor sizin maddi gücünüzün olması okullardaki eğitimcilere istediğiniz gibi davranma hakkını size vermiyor.

Öz güvenli çocuk elbette başarılı olacaktır ama şımarık çocuk elbet bir yerde maddi gücünüzün erişemeyeceği bir duvara çarpacaktır. Çocuklarınızı yaşlarını uygun sorumluluk verin.

Birkaç çift laf da sosyal medyaya edip yazımı bitireceğim.

Bu aralar 16 yaş ve altına ebeveyn onaylı sosyal medya kullanımı söz konusu aslında bu denetimli sosyal medya kullanımı yetişkinler için de olsa hiç fena olmaz. Çoğu ebeveyn maalesef bu sosyal medya ve sanal dünya ortamında aile kurumunu çok ihmal edip çocuklarına zaman ayırmayıp sosyal olarak sorunlu çocuklar yetiştirmekte. Çocuğunu dinlemeyen,öğretmenini arkadaşını tanımayan binlerce ebeveyn var nasıl olsa.

Çocuğu okula gönder yeri belli olsun tamam düşüncesi hakim.

Sevgili ebeveynler bizim en değerli varlıklarımız çocuklarımız lütfen öğretmenlerle iş birliği yapın, okullara uğrayın çocuklarınızı dinleyin onların denetimini yapın. Okul sizi vereceğiniz eğitimleri vermekle yükümlü değil istesek de veremeyiz. Çocuğun aileden alması gereken eğitimleri öğretmenlerden vermesini beklemeyin öğretmene böyle bir rol yüklemeyin aksi halde öğretmen bir gün elbet gidecektir ama çocuklaınız sizinle bir ömür kalacaktır.

Bir eleştiri de okulların mevcut durumları hakkında yapalım;

Şunu da unutmayalım ki okullar büyük oranda güncel olarak çocukların bu çağdaki isteklerini karşılayabilecek yeterliliğe sahip değil bu hususta da çocuklarımıza çok haksızlık etmeyip çuvaldızı da kendimize batırmayı bilelim. Her öğrenci farklıdır her öğrencinin beklentileri ve okula gelirken getirdiği birikimler farklıdır bizim okul yapımız maalesef her öğrenciyi aynı şekilde işlemeye yöneliktir. Bu noktadan hareketle öğrencilerimizi imkanımız ölçüsünde kendi özelliklerinin ve yeteneklerinin farkına varabilecekleri ortamlarla buluşturmak da son derece faydalı olacaktır.

En büyük ve en iyi okul aile bireylerin birlikte oturduğu yemek sofrasıdır.

Sevgiyle kalın.

Facebook Yorumları

Öğretmen-Öğrenci-Okuryazar-Optimist-Yönetici. Afyon Kocatepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi ve Akdeniz Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Mezunu, Baba.

Yazarın Profili

Yorumunuz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.