Devletimiz hepimizin gözünde büyük ve güçlüdür. Gönlümüzde ayrı bir yeri ve sevgisi vardır. Bireyler bazı zor dönem ve durumlarda kendilerini çaresiz hissedebilir. Ancak devlet her zaman güçlü ve dimdik ayaktadır. Bu gücü şüphesiz önce milletinden daha sonra sahip olduğu kurumsal organizasyonu, itibar ve güveniyle ekonomik güçten almaktadır.
Kahramanmaraş Pazarcık ilçesinde 6 Şubat 2023 saat 04.17’de 7.7 büyüklüğünde 7 km derinlikte (yüzeye yakın) ve saat 13.24’te 7.6 büyüklüğünde Elbistan ilçesinde olan depremler yirmiye yakın ilde hissedildi. Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa on ili kapsayan yaklaşık bir dakika gibi uzun süren bu deprem on ilimizde ise hem çok yıkıcı hem de çok can alıcı oldu. Devamında 4-6 şiddetinde binlerce artçı deprem dışında bağımsız yıkıcı etkide bulunmuş orta büyüklükte depremler de olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiç vakit kaybetmeden afet ve acil durum yönetimi açısından dördüncü seviye alarmı verdi. Birinci seviye yerel düzeyde, ikinci seviye komşu destek illerinden gelecek yardımla, üçüncü seviye ulusal düzeyde ve dördüncü seviye ise uluslar arası düzeyde yardım ve destek çağrısı anlamı taşıyordu. Ardından on ili kapsayan bu bölgeyi önce afet bölgesi sonra da olağanüstü hal durumu ve bölgesi olarak ilan etti. Daha sonra durumun vahameti ortaya çıkmaya başlayınca Dünya Sağlık Örgütü de üçüncü seviye acil alarm durumu ilan etti.
Deprem afetinin ilk anından itibaren önce devlet ardından da tüm sivil toplum gücü bölgeye yoğun olarak sevk edilmeye ve gitmeye başladı. Devlet askeriyle, polisiyle, tüm kamu görevlileriyle, AFAD ve KIZILAY başta olmak üzere tüm belediyeler afetler konusunda hazırlıklı olan kurum ve kuruluşlarımız afetzedeleri kurtarmaya yardıma koştular. Ancak gerçekten afet alanı o kadar geniş bir alanı kapsıyordu ki her yere ilk günde yetişilemedi. Yurtdışından yaklaşık yetmişbeş ülke de onbin kişiye yakın yardım ekibi gönderdi. Onbinlerce gönüllü de önce arama kurtarma sonra destek hizmetinde bulunmaya başladı. Ardından yüce Türk Milleti devreye girdi ve herkes kendi imkânlarıyla yardımları toplamaya ve bölgeye iletmeye başladı. Fay hattının geçtiği karayollarının bozulması ve ulaşımın aksamasıyla bölge illeri girişlerinde tır, kamyon ve araç kuyrukları oluşmaya başladı.
Hz. Ömer, yanındaki bir kişi bir başkasını çok methedince ona; “onunla yolculuk, ticaret ve komşuluk yaptın mı?” diye sorar. Hayır, cevabını alınca “henüz onu yeterince tanımamışsın der”. Normal zamanda iyi halde herkes dost ve arkadaş görünür. Ama bir de herkesin can derdine düştüğü deprem afeti gibi bir zamanda asıl dostluk ve fedakârlık belli olur. En zor zamanınızda ve acil ihtiyacınız olduğunda yardımınıza koşup elindekini paylaşabiliyorsa bu önemli ve çok değerlidir.
Aynı gün içinde büyük ölçekli iki deprem sonrası yüzlerce artçı deprem devam ederken yıkılmış bina enkazları içinden yaşayan insanları tespit edip yıkıntıların arasına girip canını hiçe sayarak çıkartmak önce cesaret ve kahramanlık gerektirir. Bu konuda önceden eğitim almış yetenekli ve tam donanımlı kişilerin bir örgütlenmeyle ekip olarak çalışmasıyla yüzlerce insanımız depremin üzerinden bir hafta geçmesine rağmen sağ kurtarılmaya devam etmiştir.
Öte yandan depremde evi yıkılmayıp kendi imkânlarıyla dışarı çıkan sağlıklı olanların güvenli alanlarda toplanması ve tahliyesi sonrasında barınma ihtiyaçlarının karşılanması da önemli ve gereklidir. Hava sıcaklığının kış mevsiminde sıfırın altına düştüğü ortamda sağlıklı insanların da korunmaya ihtiyacı duymakta ve tüm yaşamsal ihtiyaçları gereklidir. Artçı depremler devam ettiğinden ayakta kalıp sağlam gibi görünen binalara girmek yaşama normal devam etmek de riskli olduğundan prefabrik, konteynır ve çadırkent gibi geçici barınma çözümleri devreye alınmaya başlanmıştır.
Uzmanların tüm dünyada kabul gören bilimsel verilerle hazırladığı bilgilere göre afetlerde ilk 72 saat çok önemlidir. Profesyonel ekipler afet alanına gelip duruma hâkim olana ve ihtiyacı olanlara yardım edip olaya müdahale edene kadar kişilerin kendilerini hayatta tutması ve afetzede olup sağlıklı olanların birbirlerine yardım etmesini öğrenmesi gerekiyor. Bu konuda kişi, aile, sivil toplum ve tüm kamu kurumlarının seferberlik yapıp hemen harekete geçmelidir.
11 Mart 2020 den itibaren ülkemizde yayılmaya başlayan covid-19 virüs salgınında ülkemizde 101.479 insanımız dünyada ise 6 milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Bu dönemde meslek liseleri maske, önlük, tulum, koruyucu siperlik gibi vatandaşın ve sağlık çalışanlarının yoğun ihtiyaçların karşılanması ve temininde kolları sıvayarak okul atölyelerini harekete geçirdiler. Yeni makineler alıp hemen üretime başladılar. Kimya bölümü olan meslek liseleri sabun, el hijyeni, kolonya ve dezenfektan üretimine başladılar. Üretilen bu ürünler hem sipariş üzerine yapıldı hem de kamunun ihtiyaçları karşılandı. Prototip düzeyinde bile olsa uzaktan kumanda edilebilen solunum cihazı üreten okul oldu. Video laringoskop cihazı gibi biyomedikal ürünler de üreten meslek lisesi öğrenci ve öğretmenleri, kapalı ortamların dezenfeksiyonunu sağlayan ozon hava dezenfekte cihazı ile bireyin vücut sıcaklığını temas etmeden ölçen Kızılötesi termometre cihazı ve sosyal mesafe ölçerek uyaran cihazı, sağlıkçıların numune aldıkları sırada hastalarla temas etmelerini önlemek için “İzole Numune Alma Ünitesi” cihazı da üretildi.
BBC haber ajansı, İstanbul’daki meslek liselerindeki bu tür çalışmaları görüntülü haber yaparak İngiltere’deki meslek liselerinin bu tür çalışmaları yapamamasını eleştirmiştir. Bu çalışmaların ülkemizde devletin en üst düzeydeki yetkililerince dile getirilmesi ve her ortamda bu örnek çalışmaların haberlere konu olması ve çokça sosyal medyada paylaşılması mesleki eğitim adına önemli bir tanıtım ve olumlu algı oluşmasına neden olmuştur. Kara gün dostu meslek liseleri kahramanları olarak toplumda konuşulmaya başlanmıştır.
Virüs salgınında insanlar evlerden çıkmaya korkarken meslek lisesi yöneticileri, öğretmen ve öğrencileri risk alıp okulda atölyede hayati malzeme ve makineleri üretiyorsa bu madalya ile ödüllendirilecek bir başarıdır. Bu başarıda büyük pay ve fedakârlık atölye ve meslek dersleri öğretmenlerine aittir. Meslek Liseleri ne kadar eleştirilse de mesleğinde öğrencilerine öğretecekleri çok değerli bilgi ve becerileri olduğunu bir kez daha göstermişlerdir.
Kahramanmaraş depreminin ilk günlerinden itibaren Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri/Mesleki Eğitim Merkezleri ile Hayatboyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı Halk Eğitimi Merkezleri ve Olgunlaşma Enstitüleri başta olmak üzere tüm imkânlarını seferber etmiştir. Bölgeye her il ve ilçeye Bakanlık merkezinden genel müdür, daire başkanları, il ve ilçelerden milli eğitim müdürleri görevlendirmiştir. Her il bir başka il ile eşleştirilmiş başta milli eğitime ait arama kurtarma ekipleri olmak üzere bölgeye binlerce gönüllü öğretmen gönderilmiştir.
Resmi görevli ve gönüllü milli eğitim mensupları topyekün bir seferberlik halinde; 5 bin kişilik MEB AKUB ile arama kurtarma, yardım dağıtma, 172 psikososyal destek merkezinde 4 bin rehber öğretmen depremzede çocuklara konaklama yapılan okul ve çardırlarda psikolojik destek, 159 meslek lisesi 10 bin soba üretimi, yedi ilde çadır üretimi, 60 bin uyku tulumu, 2 milyon kişiye sıcak yemek/ekmek ve 150 bin kumanya dağıtımı yapılmıştır. Sadece İstanbul İl MEM 6 bin gönüllü öğretmeni ilk günlerde bölgeye sevk etmiştir. 71 ilde nakil gelecek öğrenciler için hazırlık yapılmıştır. Türk Milletinin en fedakar unsurlarından olan öğretmenler iyi olmak ve iyilikte bulunmakta örnek olmuşlardır.
Meslek liseleri de Covid-19 salgın döneminde olduğu gibi hemen kolları sıvayıp işe başladılar. Henüz arama-kurtarma çalışmaları devam ederken gece arama kurtarma yapan ekiplere seyyar akülü güneş enerjili ledli aydınlatma paneli üretilmiştir. Çocukların psikolojik durumları da unutulmamış sahadaki uzman öğretmenler yanında onlara oyuncak bez bebekler üretilip gönderilmiştir.
Yatılı okulların pansiyonları, konaklama seyahat alanı uygulama otelleri ve öğretmenevleri seferber edilmiştir. Meslek liseleri atölyelerinde mutfak ve fırınları kullanılarak ekmek, yemek ve kumanya üretilerek afet bölgesindeki tüm depremzede ve görev yapan ekiplere dağıtılmıştır. Kış günü olduğu için soğuktan korunmak için çadır, uyku tulumu, soba, battaniye, yatak, bere, atkı, eldiven, boyunluk, hırka, eşofman, şal, etek, yelek, iç çamaşırı gibi tekstil ürünleri kıyafetler, temizlik ve hijyen için kimyasal ürünler, kağıt havlu, peçete ve tuvalet kağıdı da üretilerek bölgeye gönderilmiştir.
Seyyar fırın ve mutfak malzemeleriyle, yemek yapabilecek gıda maddeleri usta aşçılar ve öğretmenlerle birlikte bölgeye sevk edilerek günlük sıcak yemek dağıtımına başlanmıştır. Sıcak yemeği koyacak kullan-at tabldot, çatal ve kaşığı bile meslek lisesi atölyesinde üretilmektedir. Hatta bazı meslek liselerinde çadır içi ve dışında kullanılabilecek sobaların içine bir miktar odun-kömür yanında içlerini ısıtıp moral kazanacakları çay, şeker ve demlik bile konulmuştur. Belirlenen meslek liseleri yardım toplama, kabul merkezinde tasnif paketleme ve tırlara yükleme işlemi gerçekleştirmiştir.
Birileri meslek liseliler şunu yapmış haberini duyunca şaşırıyor da biz mesleki eğitim camiası olarak bize bu yapılanlar normal geliyor. Çünkü yıllardır atölyelerde yaptıkları uygulamalı eğitim işlerini, döner sermaye çalışmalarını, öğretmen ve öğrencilerimiz yurtiçi ve dışında proje tabanlı beceri yarışmaları için çok güzel faydalı çalışmalar sergiliyordu. Siz bir numune getirin meslek liseliler kısa zamanda onun aynısını üretirler bunda şaşılacak bir durum yoktur. Kaldı ki bu tür çalışmalar istenildiğinde talep olduğunda ve kaynaklarla desteklendiğinde tüm meslek liselerinde yapılabilir.
Pandemide dünya medyasının dikkatini çeken ve karagün dostu olduğunu gösteren “meslek lisesi kahramanları”, depremde de ikinci kez “meslek liseliler destanı” yazmaya devam ediyorlar. Meslek liseleri ve mesleki eğitim ihtiyaç duyulduğunda dertlere derman, yaralara merhem ve umut olmaktadır. Bu sebeple her zaman ifade ettiğim gibi mesleki eğitim gerçekten de sihirli reçetedir.