1. Anasayfa
  2. Bilgi Bankası

Duygusal Yeme!

Duygusal Yeme!
0

Psikolojide duygusal yeme sorunlarına oldukça yaygın bir şekilde rastlanmaktadır. İnsan vücudu bedensel, ruhsal ve fiziksel bir bütünü temsil eder. Beslenme ise, insan yaşamının sağlıklı olabilmesi ve yaşamını devam ettirebilmesi için en temel ihtiyaçtır. Beslenme ihtiyacının karşılanması biyolojik gerekliliğin yanı sıra psikolojik yönden iyi olma hali için de büyük önem taşır.

Bazı zaman dilimlerinde bizleri sevdiğimiz yiyeceklere yönlendiren şey aslında fiziksel yani ‘’midemiz’’ değil, ‘‘duygularımız’’dır. Bastırılmaya çalışılan duyguları doyurma ihtiyacından dolayı, negatif duyguların tetiklemesiyle ortaya çıkan bu açlığa ise “duygusal açlık “denmektedir. Bir başka deyişle olumlu olumsuz tüm duygularımız -özellikle de kaygı, sinirlilik ve huzursuzluk gibi olumsuz duygularımız- bizi buzdolabına götürür. Örneğin; işimizden memnun olmamak, arkadaşımızla veya partnerimizle yaşadığımız problemler, yeni bir hayat kurma veya başarı kaygısı, ekonomik sıkıntılar gibi olumsuz durumlar duygusal açlığı tetikleyen süreçleri oluşturabilir.

Peki duygusal açlığı fiziksel açlıktan ayıran özellikler nelerdir? Öncelikle fiziksel açlığımız kademeli gelişir ve açlık sinyalleri verir. Duygusal açlık ise aniden gelişir ve aç olunmasa bile yeme ihtiyacı yaratır. Bir diğer ayırıcı etken ise fiziksel açlıkta doyduğumuz zaman yeme isteği ortadan kalkarken duygusal açlıkta tam tersi yeme isteği ortadan kalkmaz. Ayrıca genellikle duygusal açlıkta yediklerimizden sonra pişmanlık ve suçluluk gibi duygularımız tetiklenirken fiziksel açlıkta böyle bir durum söz konusu olmaz. Yine bir diğer önemli fark ise psikolojik süreçlerde etkili olan seratonin ve dopamin adlı kimyasallar, kişinin gün içerisinde daha mutlu ya da daha mutsuz; daha kaygılı ya da daha rahat; daha huzurlu ya da daha tedirgin olması gibi duyguları yönetir. Örneğin; dopamin yoksunluğunda, hayatınızın ışıltısını yitirmiş gibi, kendinizi boşlukta, moralsiz, bitkin hissedebilirsiniz. Seratonin açlığı çekiyorsanız; endişe ve gerginlik yaşayabilir, işiniz veya özel hayatınız kontrolden çıkıyormuş gibi kaygı duyabilirsiniz. Bu iki önemli nörotransmitterin eksikliği bizi daha şekerli, yağlı ve karbonhidrat bakımından zengin yiyecekleri tercih etmeye yönlendirmektedir.

Duygusal açlık bir davranış bozukluğudur, sıklıkla anksiyete ve depresyon gibi ek bozukluklarda buna eşlik etmektedir. Öncelikle yeme davranışının arttığı duygusal durumları fark etmek, nedenini irdelemek ve açıklığa kavuşturabilmek, problemin çözümü için gereklidir. Farkındalık bu davranıştan kurtulabilmek için çok önemli bir etkendir. Kendi başımıza bu bozukluğun üstesinden gelemediğimiz takdirde kesinlikle bir ruh sağlığı çalışanından destek alınmalıdır.

Duygusal yeme bozuklukları tedavi edilmediklerinde ilerleyen süreçte başka  psikolojik rahatsızlıklara da yol açabilir. Stres, gerginlik, mutsuzluk, yeme bozukluğu, duygusal açlık, anksiyete, depresyon sarmalına girildiğinde tedavi uzayacak ve zorlaşacaktır. Tedavisinde ise psikoterapi, davranış terapisi, düzenli egzersizler ve gerekli vakalarda farmakoterapi de uygulanmaktadır.

Facebook Yorumları

İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.