Teknolojide ve dijitalleşmede yaşanan gelişmeler Endüstri 4.0 adı verilen bir sanayi devrimiyle beraber toplumların hayat şartlarında, yaşam standartlarında güncellemelere neden olmuştur. Bu sanayi devrimini diğer üç devrimden ayrı tutan ise teknolojinin sunduğu yenilikleri tüm alanlara entegrasyonunu sağlayan uygulamaların yer almasıdır (Demir ve Narlıkaya 2020: 71). Endüstri 4.0 ile birlikte yapay zeka ve birbiriyle etkileşimli nesneler yaşantımıza dahil olmuştur. Endüstri 4.0; büyük veri ağları, nesnelerin interneti,bulut bilişim sistemleri, otonom robotlar, siber güvenlik ağları, siber sistemler, akıllı makineler, sistem entegrasyonu, artırılmış gerçeklik, 3D yazıcılar, sensörler, akıllı fabrikalar, akıllı ürün yönetimi, akıllı müşteri gibi birçok uygulamayı kapsamaktadır. (Erturan, İlkay ve Ergin, 2018: 154-155).
Ülkelerin küresel ölçekteki değişimlere uyumlu olmaları ve bu ortamda rekabet edebilmeleri ancak nitelikli insan kaynağı ile mümkün olabilmektedir. Bunu sağlamanın yolu eğitimden geçmektedir ve mevcut eğitim sistemini ve insan kaynağı kalitesini ileri bir noktaya taşımakla sağlanabilir. Çünkü bir ülkenin gelişmişlik düzeyi ve sanayi devrimiyle yüzleşmedeki başarısı, uyguladığı eğitim sisteminin güncelliğine, değişime ayak uygurabilmesine ve bunun sonucunda elde edilen eğitim kalitesinde meydana gelen gelişmeleri bünyesine katabilmesine bağlıdır. Bu nedenle eğitim kurumları ve eğitimciler bu kaçınılmaz değişime sessiz kalmamalı ve gelişen dünyaya uyum sağlayarak küresel dünyaya ayak uydurmalıdır.
Dördüncü endüstriyel devrim olarak tanımlanan bu gelişmelerin en temel bileşenlerini Öztemel (2018) şu şekilde sıralamıştır:
Otonom robotlar:
Kendi başlarına hareket edebilen, karar verebilen, sorun çözebilen imalat ortamında yaygınlaştırılan robotlar.
Zeki bilişim ağı:
Makinelerin, insanlar, yazılımlar ve birbirleri ile haberleşmesini sağlayan ve veri trafiğini kontrol ederek yönetebilen bilişim ağı.
Sistem entegrasyonu:
Tüm sistemlerin birbirleri ile bütünleşik olarak çalışması ve bağımsız karar verebilen ancak bağımlı çalışmak durumunda olan imalat sistemlerinin devreye alınmasıdır.
Siber fiziksel sistemler:
Tüm iletişimi ve sistemlerin bütünleştirilmesini mümkün kılan siber sistemler.
Siber güvenlik sistemleri:
Tüm iş ve işlemlerin bilişim ortamında güvenli bir şekilde yürütülmesine olanak veren sistemlerin çalışmasında her türlü siber saldırının önüne geçecek önleyici yeteneği yüksek sistemler.
Nesnelerin interneti:
İmalat ortamındaki sistemler başta olmak üzere toplumun her kesiminde birbiri ile haberleşen nesneleri ve bunların iletişimini mümkün kılacak veri değişim protokollerini devreye sokan internet.
Büyük veri analizleri:
Her yıl bir önceki yılın iki katı kadar yeni veri üretilmektedir. Büyük veri üzerinde yapılan zeki analizler ile otomatik olarak karar vericilere gerekli bilgilerin sağlanmasıdır. Doğru bilginin doğru zamanda doğru yerde olmasını temin etmektir.
Bulut bilişim:
Eskiden olduğu gibi büyük paralar verip yazılımlar satın almak yerine bulut bilişim teknolojisi ile hem saklama sistemleri hem de yazılım kullanma imkânları oldukça küçük maliyetler ile karşılanabilecektir. “Kullandığın kadar ödemek” mümkün olabilecektir.
Benzetim ve Artırılmış gerçeklik:
Benzetim ortamı ile gerçek ortam birbiri ile bütünleşik bir şekilde kullanılabilecektir. Arızalanan sistemler gözlüklerde sanal modelleri üzerinden gösterilen biçimde gerçek sistem üzerinde tamiratı yapılabilecektir.
Eklemeli imalat ve 3 Boyutlu yazıcılar:
3 boyutlu yazıcılar ile sadece model bilgilerinin bilgisayara girilmesi ile istenilen nitelikte ve ebatlarda fiziksel ürünlerin üretilebilmesidir.
21. Yüzyıl bilişim teknolojilerinin öne çıktığı bir çağ olmuştur. Özellikle bilgisayar teknolojisinin ortaya çıkışıyla beraber internet sayesinde bilgiye ulaşmanın kolaylaşması ile teknolojiyi insan yaşamının kaçınılmaz bir parçası haline getirmiştir. Ayrıca insanlara birçok alanda kolaylık sağlayan dijitalleşme en fazla bilgiye erişim ve iletişim kurma açışından fayda sağlamıştır. (Fermanoğlu, 2020: 217).
Endüstri 4.0 ile beraber eğitim 4.0 da hayatımıza girmiştir. Geçmişten günümüze kadar eğitim sürecinin izlediği basamaklar eğitim 1.0, eğitim 2.0, eğitim 3.0, eğitim 4.0 olarak sıralanmaktadır. Wallner ve Wagner (2016), Puncreobutr (2016),Rosik (2017), Fisk (2017) gibi araştırmacılar bu konuya dikkatleri çekmektedir. Genel hatları ile eğitim dünyasındaki değişim ve dönüşümün aşağıdaki gibi bir süreci izlediği görülmektedir.
Eğitim 1.0:
Doğal olarak tarım toplumunun ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte eğitimlerin gerçekleştirilmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Tarım toplumlarında bilgi öğretmenden öğrenciye kavramlar yardımı ile aktarılırdı. Olayları ve ilgili bilgileri öğrenebilmek için kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktaydı. Öğrenciler daha çok hocalarını izlemek ve onların uyguladıkları yöntemleri uygulamak durumunda idi. Yeni metotlar geliştirmek temel amaçlardandı.
Eğitim 2.0:
Endüstriyel toplumlarda eğitim sistemlerinin içeriklerinde de önemli bir dönüşüm yaşanmış, daha çok teknolojilerin ve teknolojik araçların geliştirilmesi esas olmaya başlamıştır. Özellikle iş hayatında kullanılacak teknolojilerin geliştirilmesi önemli bir eğitim bileşeni olmaya başladı. Özellikle kütle üretimini tetikleyecek gelişmeler önemli bir eğitim motivasyonu olmaya başladı.Pooworawan, (2015)’e göre bu dönemde eğitim kurumları bir fabrika, öğrenciler ise bu fabrikalarda üretilen ürünler olarak görülmeye başlanmıştır. Eğitim içerikleri eğitimde geçirilecek öğrencilerin temel niteliklerine işaret etmiştir. Sınavlar eğitim sisteminin kalite kontrolü, diplomalar ise garanti belgesi olarak görülmeye başlamıştır. Bu aşamada daha çok Bloom tarafından tanımlanmış olan öğrenme sürecinin eğitim sistemlerini yönlendiren bir güç olduğu görülmektedir (Bloom et al.,1964).
Eğitim 3.0:
Toplumun enformasyon odaklı yapılanması başlayınca doğal olarak eğitim sistemleri de “teknoloji toplumu”nun ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde yapılanmaya başladı. Bu dönemin temelinde “kendi kendine öğrenme” olgusu ortaya çıktı. Dijital medyanın kullanılmasıyla internet başta olmak üzere sosyal medyanın kendisini eğitim sistemlerinde ağırlıklı olarak hissettirdiği dönem başladı. Bilgisayar destekli ve karşılıklı etkileşimli eğitim sistemleri ortaya çıktı. Bu dönemde ortaya çıkan diğer önemli bir dönüşüm ise öğrencilerin bilgiyi tüketenler olmak yerine “bilgiyi üretenler” olarak eğitilmeleridir. Bu aşamada özellikle eğitim sistemlerinin kalite güvencesinin sağlanması temel olmaktadır. Bologna süreci (Crosier D. and Parveva, 2013) ile başlayan çok uluslu ortak eğitim programlarının ve sistemlerinin devreye alınması söz konusu olmuştur.
Eğitim 4.0:
Endüstri 4.0 dönüşümü ile eğitim sistemlerinde de inovasyonun hâkim olmaya başladığını söylemek yanlış olmaz. Daha doğrusu, önümüzdeki yıllarda inovasyon ağırlıklı eğitim gerçekleştiren eğitim kurumlarının başarılı olması söz konusu olabilecektir. Eğitim kurumları Aslangilay’ın (2016) dikkatleri çektiği gibi inovasyonu sadece küreselleşmenin etkisi ile dünya çapında rekabet gücünü artırmayı sağlamakla sınırlı görmeyip, bununda ötesine geçerek eğitim sisteminin temel bileşenlerinden birisi olarak görmek durumunda kalacaklardır.
Ayrıca Eğitim 4.0 ortamında görselleştirilmiş eğitim öğretim araçlarının yoğun olarak kullanılması kaçınılmaz bir gereksinim olacaktır. Toplumsal dönüşüme ayak uyduracak yeni teknolojilerin eğitilmesi temel ihtiyaçlardan sayılacaktır. Bu dönemde “yaşam boyu öğrenme” eğitim kurumlarının temel misyonları arasında yer alacaktır. Bilgi kadar liderlik, işbirliği, yaratıcılık, dijital okuryazarlık, etkili iletişim, duyusal zeka, girişimcilik, global vatandaşlık, takım çalışması ve problem çözebilme kabiliyeti gibi yeteneklerin geliştirilmesi ve kabiliyetlerin kalitesinin garanti edilmesi de temel öğrenme kazanımı sayılacaktır. Bu açıdan bakıldığında Eğitim 4.0 sadece eğitim sistemi olarak algılanmamalıdır. Eğitim 4.0 bir sistem olmasının yanı sıra kritik analitik düşünme, yenilikleri ortaya çıkartmak (inovasyon), verimlilik, sorumluluk ve çok kültürlü bilgi paylaşımı, kariyer geliştirme gibi unsurlara odaklanmayı da sağlayacaktır.
Eğitim 4.0 yaklaşımında genel olarak yapılandırmacı eğitim sistemlerinin uygulanacağı belirtilmekte ve Bloom taksonomisinin ötesine geçilerek özellikle aşağıda açıklanan 3 alana dayalı bir öğrenme sürecinin uygulanacağı tanımlanmaktadır.
- Anlamayı düzenleyen 3R (Recalling- Hatırlama, Relating- İlişkilendirme, Refining- Rafine etme)
- Araştırmayı tetikleyen 3I (Inquiring- Sorgulama, Interacting- Etkileşim, Interpreting- Yorumlama)
- Netice üretmeye dayalı 3P (Participating- Katılımcı olma, Processing- İşleme, Presenting- Sunma)
Öğrencilere bu yetenekleri kazandırabilmek için görsel öğrenme, kişiselleştirilmiş eğitim sistemleri, oyun ve senaryo tabanlı öğrenme, proje bazlı problem çözme, artırılmış gerçeklik gibi yaklaşımların kullanılmasının gerekli olacağına işaret edilmektedir (Nedeva and Dineva, 2012).
Toplumsal süreçlere ve etkisi altında kalınan bu değişimlere bakılacak olduğunda eğitimde dönüşüm hareketi kaçınılmazdır. Öğretilen bilginin güncelliğini teknolojiyle eş zamanlı olarak yakalayabilmesi ve aktarılması gerektirmektedir. Bu bağlamda eğitimde 4.0 popülerliğini anlık olarak yakalamış ilerleyen zamanlarda yitirecek bir sistem olmak yerine sürekli eklenecek yeni programlari ile güncellemeleri ile yeni teknolojik dünya düzenine uyum sağlamasıyla sürdürebilir bir sistem olarak hayatımızda daha fazla yer edinecek ve katkı sağlayacaktır.
KAYNAKÇA
Aslangilay A. S., (2016), “Küreselleşme sürecinde inovasyonun önemi ve yükseköğretim kurumlarına düşen görevler”, Bolum 10, Eğitim Bilimlerinde yenilikler ve nitelik arayışı, Eds. Demirel Ö, Dincer S., Pegem Akademi, E-ISSN 9786053183563
Bloom B., B. Mesia, and D. Krathwohl (1964). Taxonomy of Educational Objectives (two vols: The Affective Domain & The Cognitive Domain). New York. David McKay
Crosier D. and Parveva T., (2013), The Bologna Process: Its impact on higher education development in Europe and beyond, UNESCO: International Institute for Educational Planning, ISBN: 978-92-803-1368-0
Demir, Ö. ve Narlıkaya, Z. (2020). Industry 4.0 and TransformationOf Accounting, Industry 4.0 and Social Change, (Ed. Gökçe Cerev, BoraYenihan) içinde, Bursa: Dora Yayın Dağıtım, ss.72-93
Erturan İlkay, E. ve Ergin, E. (2018). Muhasebe MesleğindeDijitalleşme: Endüstri 4.0 Etkisi, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, (72),ss.154 – 155.
Fermanoğlu, M. (2020). Medyanın dijital Dönüşümü ve Dijital MedyaTürleri. G. Tellive S. Aydın (Ed.) Dijital dönüşüm (ss:217). Topkapı -Zeytinburnu/İstanbul: Kültür Sanat Basımevi
Oztemel E., (2018).Eğitimde Yeni Yönelimlerin Değerlendirilmesi ve Eğiitmde 4.0 Journal Of University Research April 2018 page:25-30
Fisk P, (2017), Education 4.0 … the future of learning will be dramatically different, in school and throughout life”, http://www.thegeniusworks.com/2017/01/future-education-young-everyone-taught-together/, (available on 21.01.2018)
Michal Rosík (2017). Education 4.0: Is there a synergy between Industry 4.0 and Education?International Workshop on Knowledge Management, IWKM‘2017, 12 – 13 October 2017, Slovakia
Pooworawan.Y.(2015). Challenges of New Frontier in Learning: Education 4.0. Document by Innovative Learning Center, Chulalongkorn University, Bangkok
Puncreobutr R. (2016) Education 4.0: New Challenge of Learning, Theresa Journal of Humanities and Social Sciences, 2(2) July-December 2016 92
Wallner T., Wagner G., (2016), Academic Education 4.0, International Conference on Education and New Developments, 12-14 June 2016, Slovenia, pp. 155-159