Eski Yunanistan’ın büyük hatibi Demosten ülkeyi ilgilendiren önemli bir mesele hakkında Atinalılar’a hitap etmeye çalışıyor, fakat halk pek ilgilenmiyordu. Büyük hatip, bunun üzerine konusunu değiştirdi.
“Bir adam, evindeki eşyasını bir diğer köye götürmesi için eşek kiraladı. Sahibi de, eşeği ile birlikte gideceğini söyledi; eşeğin işi bitince, hayvanı geri getirecekti. Öğle üzeri, yemek için mola verildi. Güneş, yakarcasına kızdırıyordu. Eşeği kiralayan, hayvanın gölgesine uzanarak dinlenmek istedi. Eşeğin sahibi “sen, sadece eşeği kiraladın, gölgesini değil. Eşeğin gölgesinde ben dinleneceğim.” Eşeği kiralayan adam ise; “hayvanı, her şeyi ile kiraladığını söyleyerek, hayvanın gölgesinde dinlenme hakkının da kendisinin olduğunu iddia etti.”
Demosten, konuşmasının bu noktasında durdu ve kürsüden ayrılmak için davrandı. Fakat dinleyiciler, hep bir ağızdan, kürsüden ayrılmamasını, eşeğin gölgesinin kimin üzerinde kaldığını söylemesini istediler. Çağın bu büyük hatibi, o zaman bağırarak dedi ki: “Siz ne aptal insanlarsınız. Sizi çok yakından ilgilendiren hayati bir mesele üzerindeki konuşmayı dinlemek istemiyor ama eşeğin gölgesiyle ilgileniyorsunuz…”
Dünyanın büyük hatiplerinden biri sayılan Demosten, Atinalıların önemli bir konudaki duyarsızlığına ve ilgisizliğine mizahi bir üslupla tepkisini böyle dile getirmişti. 2400 yıl sonrasında günümüzde de insanlar önemli konulardan ziyade böyle kendilerini çok da ilgilendirmeyen meselelere daha fazla eğilim ve ilgi duyuyorlar. Her zaman bir Demosten gibi bir hatibi bulmak ve dinlemek mümkün olmayabilir. Bunun için bizler, insanları dinlerken, okurken çarpıcı ve farklı, aksesuarlı sözler, cümleler beklemeyi bir kenara bırakmalıyız. Çünkü bazen çok önemli, bizi değiştiren ve geliştiren bilgileri, sıradan olduğunu düşündüğümüz bilgilerden veya kişilerden edinmişizdir.
Doğrular her zaman iyi konuşan, iyi görünümlü, sempatik güler yüzlü insanlardan çıkmaz, fiziki görünüm, güzel etkileyici sözler bizleri doğruluktan ayırabilir, bu nedenle kimin söylediğine değil, ne söylendiğine de bakmak en doğrusu olacaktır. Görüntüye aldanıp, okumaktan, dinlemekten imtina ettiğimiz insanlara, eşeğin gölgesi meselesine verdiğimiz değer kadar değer verip dinleme ve anlama çabası göstersek, daha değerli bir çaba göstermiş oluruz. Çünkü çok dinlemek istediğimiz insanlardan bir şeyler öğrenirken, dinlemek istemediğimiz, itici geldiğini düşündüğümüz insanlardan da mutlaka öğreneceklerimiz vardır.
Birisi, Eşeğin gölgesi kimin hakkı mı dedi? Gerçekte bu eşeğin gölgesi meselesi ne beni, ne de sizi çok alakadar eden bir mevzu değildir. En azından bir eşeğimiz yok, olsaydı bile gölgesi ile alakalı bir tartışma yaşar mıydık, şüpheli, zaten günümüzde de, başımıza gelmezdi. Bu nedenle, öz eleştiri de yapayım ki, eleştirilere hazırlıklı olalım, bizi ilgilendirmeyen konulara yoğunlaşarak, enerji ve zaman israfında bulunmayalım. Zaten içinde bulunduğumuz dönemde yeteri kadar sorunlarımız var, ilgi ve dikkatimizi çekmeye çalışmaktadırlar.
Bırakalım eşeğin gölgesini de çocuklarımızın ve ülkemizin gölgesine bakalım ama değil mi? Herhalde çocuklarımızın ve ülkemizin sorunları, eşeğin gölgesinden daha fazla ilgiyi ziyadesiyle hak ediyordur.