Gençler bir milletin geleceğidir. En önemli varlığı En önemli hazinesidir. Peki, biz yetişkinler En önemli hazinemiz olan gençlerimiz için ne yapıyoruz? Üzerimize düşen görevimizin ne kadarını yapıyoruz? Gençlerimizi anlıyor muyuz? Onların içlerinde kopan fırtınaların ne kadarının farkındayız? O masum görünüşlerin altındaki çok bilinmeyeli denklemi görüyor muyuz?
Günümüzün çağdaş denilen dünyasında;
Gelir seviyesi nasıl artırılır, İnsanları nasıl kısa yoldan zengin yaparız, gibi mal, mülk, makam, şöhret gibi sonu olmayan sadece maddi tatmini önceleyen konulara odaklanılmaktadır. Acaba gençlerimizin maddi zenginliği sağlandığında problem halledilmiş olur mu? Hayat Dediğimiz yolculuk yeme, içme ve eğlenmekten mi ibaret? Tabi ki Maddi tatmin ve ihtiyaçlar önemlidir? İnsanların birde duygusal ruhsal yönü vardır. Özellikle gençleri ruhsal olarak da doyurmak, onları anlamak ve onlara destek olmak çok önemlidir.
Gençlerimizi anlamaya çalışmalı onların ruhsal olarak içlerinde kopan fırtınaları fark etmeli gençlerimize yardımcı ve destek olmalıyız.
Anne Babalara çocukları ile ilgili en önemli hedefleri nedir? Diye sorulursa genellikle:” İyi bir eğitim, iyi bir üniversite bitirmesidir ”cevabı verilir. Yalnız bu hedefe kilitlenince gençler yarış atı gibi koşturulmaktadır. Bu koşturmacada aileler, Çocuklarının kimlerle arkadaşlık yaptıklarını nerelere gittiklerini, kimlerin ve nelerin etkisinde kaldığının fark etmemektedir. Fark ettiğinde ise çok geç olmaktadır.
Gençlerimizin çocuklarımızın iyi okullarda okumaları tabi ki önemsenmelidir. Ancak en az eğitim gelişimi kadar insani gelişimi de göz ardı edilmemelidir. Gençler günümüzde aile, okul, çevre ve medya dörtgeninde bocalamaktadırlar. Bunu fark ederek yetişkinler olarak özellikle ebeveynlerin çocukları ile ilişkileri ve iletişimlerini gözden geçirmeleri ve sorgulamaları gerekmektedir.
Haluk Yavuzer “Gençleri Anlamak” adlı kitabında gençlerdeki güven probleminden, kendilerine örnek alabileceği büyükleri ile ilgili kararsızlıklar yaşadığından bahsediyor. Birde bu gözle gençleri anlamaya çalışalım;
“Günümüz toplumlarındaki sosyal ölçütler o kadar hızlı bir değişim sürecinden geçiyor ki, gençler hangi ilkelere güvenebileceğinden, ne tür eylemlerin kötü, hangi uygulamaların kabul edilebilir olduğundan yeterince emin değil. Günümüz genci, hangi ölçütleri göz önünde bulundurması gerektiğini bilemiyor. Çünkü kendine örnek alacağı büyükler de, genelde en az onun kadar kararsızlık içinde. “Kültür meşalesini ardından gelen kuşağa geçirmek, her toplumun sorumluluğu olmuştur. Ancak günümüz yetişkinlerinin bu konuda yetersiz kaldığı söylenebilir. Bertolucci de son filmi Düşler, Tutkular ve Suçlular ’da 68 kuşağı diye adlandırdığımız kuşağı irdeliyor. Bertolucci; “Çağımız gençliğini anlamayı deniyorum. Çok farklı bir kuşak bu. Geçmişi hiç bilmiyor. Aramızda sanki koca, kara bir uçurum oluşmuş gibi. Eskiden kuşaklararası bir çatışma vardı. Bugün çatışma değil, karşılıklı ilgisizlik ve iletişimsizlik var. Bence asıl kabahat ana-babalarda. 68 kuşağı çok yoğun yıllar yaşadı ama bu deneyimi çocuklarına nakletmeyi beceremedi. Bu kültürü onlara veremedi, sevdiremedi,” şeklindeki cümleleriyle görüşlerini açıklıyor (Dorsay, 2004).”
Sayın Yavuzer’in ““Kültür meşalesini ardından gelen kuşağa geçirmek, her toplumun sorumluluğu olmuştur.” vurgusu önemli. Buradan da bir kez daha anlıyoruz ki gençlere karşı birçok sorumluluğumuz var. Bu sorumlulukların farkında olup hem anne-babalar, hem eğitimciler, hem ülke yöneticileri hülasa tüm toplum katmanlarının gençlere dair daha çok düşünmek, daha çok farkında olmak gerekliliği çok nettir.
Son söz olarak diyorum ki ,
Gençleri anlamaya çalışalım onların iç dünyalarını görmeye çalışalım. Bir meslek sahibi yapalım ama meslek sahibi yapalım derken topluma faydalı bir insan olması konusunu da ihmal etmeyelim. Unutmayalım; “ Bir neslin kaderini bir önceki nesil belirler.”
Kaynakça;
YAVUZER, Haluk GENÇLERİ ANLAMAK,İstanbul,2005
Bir neslin kaderini bir önceki nesil belirler.