Gül Karen Aça
Hayatta hiç bir başarı tesadüf değildir. Emek vermeden, ter dökmeden, mücadele etmeden, yorulmadan, gayret göstermeden hayatta başarılı olmak imkansızdır. Bütün büyük zaferlere ancak çok çalışarak ulaşılır.
Her doğan gün, yeni başlangıçlar için müthiş fırsatlar sunar. Sorunlara odaklanıp engellere takılanlar karanlık dehlizlere yaşamını bırakıp kaybolup giderler. Oysa imkansızlıklar içinde güneşi selamlayıp umuda yürüyenler için tüm engeller birer basamak olur ve onu başarıya ulaştırmak için bir fırsata dönüşür.
İşte Gül Karen Aça; Diyarbakır’da yaşayan ve dünyanın en parlak 100 öğrencisinden biri olarak gösterilen ve coğrafya kaderdir yerine çalışman ve çaban kaderindir diyerek; dünyanın en prestijli üniversitelerden Harvard ve Stanford’un da aralarında bulunduğu 8 üniversiteden tam burslu kabul alarak binlerce çocuğa umut ışığı oldu.
Diyarbakır’da doğup büyüyen, başarılı çalışmaları ile herkesin ilgisini çeken Gül Karen Aça, Google ve Oxford’un ortak inisiyatifi “Rise for the World” tarafından dünyanın en parlak 100 öğrencisinden biri seçildi. Yaşam boyu eğitim bursu kazanan Karen, dünyanın en prestijli üniversitelerinin de bir anda dikkatini çekmeyi başardı. NASA tarafından desteklenen Conrad Challenge’da ilk 5 finalist olan bir proje hazırlamış ve The Earth Prize yarışmasında ilk 10 takım arasına girerek finalist olan Hemi Change takımında görev almıştı.
Bütün başarılarının kaynağını şöyle açıklıyor Karen: “Çok çalışıyordum, belki de başarının sırrı bu. Çaba da gerçekten çok önemli. Çalışırken ilgi alanlarımı keşfettim. Test çözmüyordum ancak sürekli projelerde ve yarışmalarda yer alıyordum. Herhangi bir fırsattan bir şey çıkabileceğime inandığımda peşinden gidiyorum.”
Karen’in, test çözmüyordum ancak ilgi alanlarımı keşfedip çok projede yer aldım demesi aslında bizlere gelecek yüzyılda eğitimin nereye koşullanması gerektiğini kendi başarısıyla çok güzel örneklendiriyor.
Daha önce Harvard ve Stanford’a en çok öğrenci gönderen Robert koleji iken, Karen’den sonra bu başarıya Diyarbakır’a geçti. Onun yaktığı meşale, tuttuğu ışık yüzlerce öğrenciye ilham olup yollarını aydınlattı.
Bir hayali, bir hedefi, bir amacı, hülyası olan kişi, şikayet etmeden, engellere takılmadan, sadece yoluna odaklanırsa başarılı olması için doğadaki her şey ona yardım eder. Yerdeki çamura değil, gökteki yıldızları görenler başarıya ulaşır. Karen’in başarısı bize şunu gösteriyor; insan isterse her şeyi başarabilir. İmkansızlıklar, coğrafya, kaderin değil. Çalışman senin kaderindir.
Bir kişi tek başına kendi değildir çoğu zaman. Bazen bir ev, bir aile, bir okul bazen bir şehir, bir ülke bazen tek başına bir dünyadır. İşte Karen tüm ülkemizin gururu olarak bu sene Stanford’a yerleşti. Yarın yapacağı bilimsel projelerle tüm dünyaya bir ışık yayacaktır.
Bu sene bir bilim kampında bir araya geldiğimizde; mütevaziliği, sıcaklığı, cana yakınlığı, çalışkanlığı daima gülümseyen yüzü ile bu başarıları neden hak ettiğini görebiliyorsunuz.
Karen’in açtığı bu gedikten yayılan ışık, ülkemin tüm çocuklarını sarması temennisiyle…