Millî Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatı bünyesinde çeşitli kademelerde yöneticilik yapmış personel havuz denilen uygulamaya tabi tutularak hiç çalıştırılmadan maaş ödeniyor. Ülkemiz bu insan kaynakları israfından büyük zarar görüyor. Alanında uzman olan genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire başkanı, il ve ilçe milli eğitim müdürlüğü, şube müdürlüğü yapmış onca yetişmiş insan gücü âtıl vaziyette bekletiliyor. Bu soruna ivedilikle çözüm bulunması hem devlet ciddiyetinin bir gereği hem de insani ve vicdani bir görevdir.
MEB, İnsan Kaynakları İsrafının Önüne Geçmelidir
Sermaye, fiziki sermaye ve beşerî sermaye olmak üzere ikiye ayrılır. Fiziki sermaye maddi varlıkları, beşerî sermaye ise beşerî kaynakları ifade eder. Her ikisinin de israf edilmesi doğru değildir. Fakat, fiziki sermaye insan tarafından kazanıldığı için beşerî sermayenin israf edilmesi daha büyük bir kayıptır. Yani insan para kazanır fakat para insanı kazanamaz, yetiştiremez ya da satın alamaz.
Millî Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatı bünyesinde en az 2000 kişinin havuzda bekletildiği biliniyor. Yani, çeşitli kademelerde yöneticilik yapmış personel havuz denilen uygulamaya tabi tutularak hiç çalıştırılmadan maaş ödeniyor. Türkiye genelinde bu sayının 4000 kişi civarında olduğu söyleniyor. 4000 kişinin devlete aylık maliyeti kişi başına 7500TL maaş üzerinden hesap edildiğinde aylık 30.000.000TL ediyor. Yıllık olarak ise 360.000.000TL civarında bir maddi kaynak israf ediliyor. Bu işin maddi tarafı. Bir de insan kaynakları israfı var ki maddi kayıptan daha büyük bir zarar. Yetişmiş ve alanında uzman olan genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire başkanı, il ve ilçe milli eğitim müdürlüğü, şube müdürlüğü yapmış onca yetişmiş insan gücü âtıl vaziyette bekletiliyor. Bu kişiler niçin tekrar daha önceki kadrolarına atanmıyor? Ya da niçin yararlı olabilecekleri başka kadrolarda istihdam edilmiyor?
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer 20. Millî Eğitim Şûrası kapanış konuşmasında şu ifadeleri kulandı; “Bir tane millî eğitim sistemimiz var ve bu eğitim sisteminin çok daha kaliteli olması, sadece Millî Eğitim Bakanlığı olarak bizim değil, hepimizin görevi. Hakikaten eğitim bir mutabakat meselesi ve farklı görüşlerin tartışılabilir ve eğitimde Türkiye’nin çok farklı noktalarından gelen paydaşların bir araya gelebilir olması ülkemizde demokrasinin geleceği açısından da son derece umut verici.“[1] Bu ifadelerdeki “mutabakat” kelimesine vurgu yaparak Sayın Özer’den ülkemizin zor zamanlar yaşadığı bu günlerde çok kıymetli eğitimcilerin havuz denilen âtıl kadrolarda pasif bir şekilde bekletilmesinin önüne geçmesini bekliyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti, devletini ve milletini seven her Türk vatandaşının yükseltmek istediği kıymetli bir varlıktır. Alanında yetişmiş, devletine yıllarca onurla hizmet etmiş ve hiçbir yüz kızartıcı suçu olmayan eğitimciler yeniden aktif kadrolara atanarak birikimlerinden istifade edilmenin önü açılmalıdır.
Ülkemizin kalkınması ve toplumsal barışın sağlanması insan israfına son vermekle mümkün olur. Maddi kaynak israfını önlemek için yürütülen kampanyalar son derece önemli ve değerlidir. Fakat en büyük israfı önleme kampanyası nitelikli ve yetişmiş insan gücünün israf edilmesinin önüne geçmektir. Bunun bir yolu da atalet havuzunda bekletilen insanların boğulmasının! önüne geçmektir.
[1] https://www.meb.gov.tr/20-mill-egitim-srasinda-128-maddede-tavsiye-karari-alindi/haber/24741/tr