Müdür kelimesi Arapça kökenlidir. TDK’ye göre müdür kelimesi ise şu anlama gelmektedir:
- İdare eden, yöneten
- Başöğretmen
- Yönetmen
Orta Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde Müdür, görev, yetki ve sorumlulukları şöyledir:
“MADDE 78- (1) Müdür, Türk millî eğitiminin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge ve diğer ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda okulun amaçlarını gerçekleştirmek üzere tüm kaynakların etkili ve verimli kullanımından, ekip ruhu anlayışıyla yönetiminden ve temsilinden birinci derecede sorumlu eğitim ve öğretim lideridir. Müdür, okulu bünyesindeki kurul, komisyon ve ekiplerle işbirliği içinde yönetir.”
Müdür kelimesinin önce genel manasını hatırlatmak istedim. Daha sonra da ilgili yönetmelik maddesinde altı fıkra ile okul müdürünün yetki, görev sorumlulukları belirlenmiştir. Sadece birinci fıkrayı alıntıladım çünkü, tüm madde fıkralarını yazarak tekrara düşmek ve sizleri mevzuatla sıkmak istemem. Ancak otuz yıllık meslek hayatının yirmi yılını fiilen okul müdürü olarak görev yapmış bir birey olarak teori ile pratik arasındaki farklar vardır. Bu farkların naçizane dilim döndüğünce yaşanan zorluklarına dikkat çekmeye çalışacağım.
- Yetki-sorumluluk dengesinde büyük bir uçurum var.
- Okul organizasyonlarının buna bağlı olarak yönetim organizasyon yapısı eksiktir.
- Okula değer katan öğretmen ile diğer çalışanların ödüllendirilmesi ve görevini aksatanların cezalandırılması yetkisi zayıftır.
- Tüm memur mevzuatında ödül-ceza mekanizması yetersizdir.
- Okulların temizlik, güvenlik hizmetleri ile ilgili problemler okul müdürünü en çok yoran önemli konulardır.
- Okul binalarının onarım, tamirat tadilat problemleri yine okul müdürünün çözmekte zorlandığı bir konudur.
- Uyumsuz ve yetersiz yönetim kadrolarından kaynaklı problemler yönetimde zafiyete ve ciddi hatalara neden olmaktadır.
- Çok farklı mevzuatlara hakim olma yasal yükümlülüğü (SGK, İSG, Bütçe,Maliye,İnşaat,hukuk vb.) hiçbir şeye hakim olamama problemini ortaya çıkarmaktadır. Bu konular genelde ağır sorumluluk ve soruşturmalarla müdürleri baş başa bırakmaktadır.
- İlkokul, ortaokul, lise, meslek lisesi, meslek eğitim merkezi, halk eğitim merkezi, proje okulları vb farklı vizyon ve misyondaki okulların yönetici atama ve yönetim anlayışları arasında belirgin bir farklılık yoktur.
- Özellikle büyük şehirlerde 1000 öğrenciden fazla olan okulların yönetim zorlukları (disiplin ve genel kalite bakımından)oldukça büyüktür.
- Servis ve kantin işleri mevzuat ve uygulamadan kaynaklı problemler sebebi ile yine en çok problem barındıran iki konudur.
- Meslek Liselerindeki tüm öğrencilerin SGK,devlet katkısı ile ilgili iş ve işlemler de hem çok zaman alan hem de hata yapılan konudur. Bu da en az bir müdür yardımcısının sadece bu iş için görevlendirilmesine neden olmaktadır. Özel uzmanlık gerektirmektedir.
- Döner sermaye iş ve işlemlerinde gerek mevzuat, gerek rekabette yaşanan problemler, gerek öğretmen isteksizliği ve en önemlisi de sayman görevlisi yetersizliği istenen sonuca ulaşmaya mani olmaktadır.
Bu maddelere bazı itirazlar veya bazı ilaveler olabilir. Her madde ile ilgili ayrıntılı açıklamalar yapılabilir.
Hem sahada bizzat bu işlerle uzun yıllardır ilgilenen bir pratisyen olarak, hem de teorik olarak okuyan yazan bir eğitim yöneticisi olarak net cümlelerle muradımı, meramımı anlatmaya çalışıyorum. Yukarıdaki problemler var diye okullar yönetilmiyor demiyorum. Yönetim yarım yamalak oluyor diyorum. Asıl dediğim ise destek hizmetleri diye adlandırdığımız işler zamanın yüzde seksenini alıyor. Üstüne üstlük bazılarında da çözüm, sonuç alınamıyor. Okul müdürünün esas işi olan, esas rolü olan en çok mesai harcaması gereken eğitim niteliği, eğitim uygulamaları gibi konulara yeteri kadar zaman ayıramıyor.
Orta Öğretim Kurumları Yönetmeliği Madde 78-4/ç) Eğitim ve öğretim çalışmalarını etkili, verimli duruma getirmek ve geliştirmek, sorunlara çözüm üretmek amacıyla kurul, komisyon ve ekipleri oluşturur. Toplantılarda alınan kararları onaylar, uygulamaya koyar ve gerektiğinde üst makama bildirir. 78-4/m) : Eğitim ve öğretim ile yönetimde verimliliğin artırılması, kalitenin yükseltilmesi ve sürekli gelişimin sağlanması için araştırma yapılmasını, bu konularda iyileştirmeye yönelik projeler hazırlanmasını ve uygulanmasını sağlar.
Bu iki madde bana göre okul müdürünün bir eğitim lideri olarak en çok mesai harcaması gereken aynı zamanda da gerçek uzmanlık olanı olan konulardır. Ancak gözlemlediğimizde okul müdürü değil sanki herhangi bir kurumun ”destek hizmetleri amiri veya idari işler amiri” gibi çalışmaktadır. Zaten beklenen de budur. Okulun boyası badanası vb. fiziken güzel görünüyorsa başarılı müdür olunuyor.
Son söz;
Dilim döndüğünce, aklım yettiğince anlatmaya daha doğrusu özetlemeye çalıştığım bana göre problem olan konuların azalması için;
- Okul organizasyonları ve buna bağlı yönetim şemaları yeniden oluşturulmalı.
- Okul yönetim norm kadroları ve buna bağlı pozisyon tanımları yeniden yapılmalı.
- Yetki-sorumluluk ve ödül-ceza dengesi mutlaka sağlanmalı.
- Atamalarla ilgili mevzuat adil ve liyakat esasına göre düzenlenmeli.
- Okul yöneticileri sık sık hizmet-içi eğitimlere alınarak mevzuat, kişisel gelişim, eğitim teknolojisi vb. konularda eğitilmeli.
- Objektif performans kriterleri belirlenerek atandıkları kurumları ilerletemeyen müdürler, bir alt göreve görevlendirilmeli başarılı olanlar ise daha üst görevlere atanmalıdır.
- Milli Eğitim Bakanlığındaki tüm yönetim görevlerine nasıl atanacağı, hangi sınavlara girileceği mevzuatla belirlenmelidir.
Bu ve buna benzer daha birçok öneride bulunulabilir. Ancak ne demek istediğimi umarım ki anlatabilmişimdir. Daha da uzatırsam sıkıcı olacaktır.
Sözlerimi Grigory Petrov’un şu sözüyle bitirmek istiyorum: Zaman geçtikçe nesiller sürekli değişiyor, yenileşiyor. Her nesil, kendisiyle birlikte yeni kavramlar, söylemler, yeni ihtiyaçlar ve talepler geliştiriyor. Yeni nesillere artık eskimiş, zaman aşımına uğramış yönetim biçimleri ve yasalar zorunlu uygulanamaz.
Kaynakça;
– TDK Sözlüğü
– MEB Orta Öğretim Kurumları Yönetmeliği