Kısa bir anektotla başlayacağım…
Bundan yaklaşık 6-7 yıl önce Avrupa Birliği Projesi kapsamında okulda bir grup öğretmenle Hollanda’ya gitmiştik. İyi bir eğitim danışmanlık şirketi bize hem ülkedeki eğitim sistemini anlatıp hem de farklı kademelerde okullarda oradaki sistemi anlamamıza yardımcı olmuştu. 15 gün boyunca Amsterdam da okulları gezip eğitim sistemini anlamaya çalışırken bizdeki benzerlik ve farklılıkları da kıyasladık kendimizce.
Gittiğimiz okullarda bir taraftan eğitim öğretimin işleyişi, çocukların başarı kriterleri, okulların donanımı, öğretmenlerin niteliğini vs. öğrenmeye çalışırken diğer taraftan okullardaki PDR hizmetlerini merak ediyordum bende tabi….Yine bir okul misafirliğinde Türk kökenli bir okul psikoloğuna denk geldik. Fransa da doğmuş büyümüş orada eğitim almış, halen Hollanda da eğitimine devam eden bizdeki doktora düzeyinde bir danışman. Hollanda da okulların kendilerine ait bizdeki gibi PDR hizmetleri yok, okullar belediyelere bağlı; belediyelerde vakıf benzeri kurumlarla eğitim öğretim işlerini yürütüyor.
Okul Psikologları okulların ihtiyaç taleplerine göre gönderiliyor… Her okul kendi ihtiyaç duyduğu alanlarda uzman talep ediyor ve her okulda birden fazla okul psikoloğu bulunabiliyor. Yani bir okula farklı uzmanlık alanlarında farklı kişiler gelip destek veriyor. Mesleki rehberlik için çalışan kişi farklı, eğitsel destek veren ayrı, gelişim ve öğrenme üzerine çalışanlar ayrı..vs. Yani okullardaki PDR hizmetlerini veren lisans eğitiminden sonra uzmanlık eğitimleri almaya başlıyor ve uzmanlaştığı alanlara göre çalışma alanları çeşitleniyor.
Sohbet ettiğimiz Türk asıllı okul psikoloğu oradaki sistemi anlatmaya çalışırken bende bir taraftan notlar alıyorum kendimce; O da bana soruyor tabi bizdeki sistemi. Bana ısrarla “sizin uzmanlık alanınız nedir” diye soruyor. Bende anlatıyorum tabi her alanda uzman olduğumu 😊 Okulda uyum çalışmaları yapıyorum, öğrenci tanıma faaliyetleri sürdürüyorum, davranış sorunları ile ilgileniyorum, sınıf içi ders etkinlikleri yapıyorum, aile danışmanlığı yapıyorum, sayıyorum da sayıyorum aklıma ne gelirse😊 Hayretler içinde şaşırıyor haliyle 😊 En sonunda,
-Biz doğuştan uzmanız, hele bir de 4 yıl lisans düzeyinde eğitim alınca tam donanımlı uzman oluyoruz diye espri yaparak konuyu toparlamaya çalışıyorum 😊
Oldukça da güzel bir sohbet olmuştu halen daha hatırladığım. Birkaç ay önce yine AB Ortaklı farklı bir projeyle Polonya da özel eğitim okuluna gittiğimizde okul müdürüne özel eğitim öğretmenlerinin yetiştirilmesini sorduk. Genel olarak Avrupa ülkelerinin pek çoğunda eğitim fakültesi lisans eğitimi temel eğitim gibi görülerek onun üzerine branş eğitimleriyle uzmanlaşıyorlar. Hatta öğretmenlerde sürekli eğitim konusu çok temel bir mesele 😊Dışarıdan değil doğrudan yine üniversitelerle birlikte sürdürülüyor.
Günlerdir sosyal medyanın ve biz öğretmenlerin gündemi malum uzmanlık sınavı 😊 Uzun yıllardır aslında öğretmenlik meslek kanunu çıksın, öğretmen niteliğini arttırmaya yönelik çalışmalar çeşitlensin, kariyer sistemi gelsin diye bir talep vardı zaten. Eksik gedik öğretmenlik meslek kanunu çıktı fakat, kariyer basamakları, eğitim videoları derken sonrasına konulan sınav meselesi kimseyi memnun etmedi ve öğretmenler tarafından tepkiyle karşılandı.
Öğretmenler sınav istemiyor, eğitim videolarını beğenmiyor, işlevsel bulmuyor, kariyer sisteminin olmasından yana fakat her 10 yılını dolduran uzman ve her 20 yılını dolduran baş öğretmen olsun istiyor.
Uzman öğretmenlik Eğitim videolarını ilk başladığı günün akşamı merakla açtım, iki hafta içinde tamamını da izledim, eleştirebileceğimiz pek çok nokta var o ayrı bir mevzu 😊 Hem konu alanı bazında hem içerik ve sunum biçimiyle eksiklerini fazlalıklarını gördük.
180 saat bu videoları izleyerek ve sınavdan 70 alarak uzman statüsü kazanılır mı ?
Ya da 240 saat eğitimle baş öğretmen olunur mu?
Yıllar önce hatta hiç eğitim verilmeden sınavda başarı gösterenlere verilen uzman ve baş öğretmenlik unvanları – ki yıllardır uzman öğretmenlik ücret farkından da faydalanıyorlar- bi işe yaradı mı? Veya bu uzman ve baş öğretmenler okullarında fark yaratan öğretmenler mi oldu bizim bilmediğimiz… Bunların hepsi ayrı ayrı sorgulanması gereken konular…
Hepimiz biliyoruz ki 18o saatlik GENEL bir eğitimle uzman olunmayacağını…
Sınavın 100 olsa bile uzmanlık için yeterli kriter olmadığını..
Öğretmenlik bizim ülkemizde çokça gönül işi, fazlaca sevgi işi…
Fakat mesleki gelişim boyutuyla da eksik kalan bi iş. Yani 4 yıl lisans eğitimi bizi öğretmen yapmaya yetkin ve yeterli görse de öğretmenlik süresinde yeterliliklerimizi arada bi yoklamak lazım. İşin özü biraz çuvaldızı kendimize batırmamız gerekiyor 😊
Peyami Safa’nın çok bilindik bir sözü var “yaşlanarak değil, yaşayarak tecrübe kazanılır; zaman insanları değil, armutları olgunlaştırır” diye…
Yaşayarak tecrübe dediği, öğrenerek, gelişerek, ilerleyerek olabilecek bir şey. Yoksa sadece zaman geçmiş oluyor. On yıl öğretmenlik yapmış olmak bizi uzman yapmaz ya da 20 yıl sonunda olgunlaşıp baş olamayız. Yaşayarak öğretmenlik hareketi ve öğrenme sürekliliği gerektirir. Biraz bu noktada sorgulayıcı olmak gerekiyor sanırım 😊
Hollanda’dan dönüşte -artık kendimi ne kadar ezik hissettiysem- ilk olarak yüksek lisans başvurusu yaptım 😊 Daha ilkini tamamlamadan, yıllar önce tez aşamasında yarıda bıraktığım ikinci yüksek lisansa, 2018 de afla geri döndüm. Ve uzun süren bir tez sürecinin ardından – ki konu mesleki gelişim programları- temmuzda onu da tamamlayarak diplomamı aldım. 6 yıldır bilfiil öğrenciyim. Bu süre içerisinde aldığım dersler, okuduğum makaleler, kitaplar bir yana katıldığım onlarca eğitim sonunda uzman mıyım? Tartışılır 😊 Biliyorum ki eksiğim derya deniz 😊
Bu günlerde sosyal medyada en çok okuduğum cümleler “öğretmenlik uzmanlık gerektirir, öğretmenlik uzmanlık mesleğidir, öğretmenler uzmandır”
1739 sayılı temel kanunda da böyle der çünkü..
O kadar derin ki aslında bu cümle😊
“Öğretmenlik uzmanlık gerektirir” evet…
Sağlıcakla….
Nermin ELMAS