Dünyada çok kültürlülük olgusunun önem kazanmasıyla, bugünün etnik çoğulcu ve sorunlu dünyasında öğrencilerin «öteki»ni anlayarak demokratik topluma tam olarak dahil olabilmesi için çok kültürlü eğitimin gerekliliği ortaya çıkmıştır. Mevcut sistemdeki eğitim programlarının baskın kültürün bakış açısı ile hazırlanması, bu program ve uygulamaların tek tip bir insan ve kültür yaratmayı amaçlayarak farklılıklara karşı bir tehdit oluşturması, dolayısıyla çok kültürlü toplumun ilkeleriyle çelişmesi; bununla birlikte, küreselleşme eğiliminin etkilerinin hızlı bir şekilde eğitim süreçlerine yansıması ve farklılıkların okul ortamlarına dahil olmasıyla, çok kültürlü toplumları oluşturan bireylerin sivil uyum ve kamusal düzen içerisinde yaşayabilmeleri ve kültürel zenginliklerin ileriye taşınabilmesini sağlamak adına eğitimde yeni politikalar belirlenmesi yoluna gidilmiştir. Kültürler arası etkileşimlerin artış göstermesiyle birlikte; olası gelecek tasarılarında, uluslararası alanda farklılık tabanlı ve çeşitlilik eksenli oluşumlarda söz sahibi olacak verimli ve öz güvenli bireyler yetiştirmek için mevcut eğitim uygulamalarının değiştirilmesine ihtiyaç duyularak çok kültürlü eğitim paradigması tartışılmaya başlamıştır.“Çoğulculuk”u bu tür bir eğitimin bel kemiği olarak gören Gay(1994), çok kültürlü eğitimin sık kullanılan tanımlamalarını derlemiştir. Bunlardan birkaçı şu şekildedir:
-Tüm öğrencilerin akademik başarı elde etmek için eşit şansa sahip olabilmesi amacıyla eğitim kurumlarının yapısını değiştirmeyi amaçlayan bir fikir, eğitim reformu hareketi ve bir süreçtir.
-Bireylerin, grupların ve ulusların yaşamlarını şekillendirmede etnik ve kültürel çeşitliliğin hayati önemini ve meşruiyetini vurgulayan bir felsefedir.
-Kültürel çoğulculuğu yansıtmak üzere; temel değerleri, usul kuralları, müfredat, öğretim malzemeleri, organizasyon yapısı, ve yönetişim politikalarını kapsayacak şekilde eğitim girişiminin tüm bileşenlerini değiştiren bir reform hareketidir.
Bu tanımlamalar dikkate alındığında çok kültürlü eğitimin bireylerin eşit ve paralel gelişimlerine olanak sağlayan, tüm öğrenciler arasında sahip oldukları farklı unsurlar dikkate alınmaksızın akademik başarılarını artırmayı ve fırsat eşitliğini amaçlayan, kültürler arası diyalogu artırmayı amaçlayan ve toplumun çoğulcu yapısını teşvik eden tüm teori ve uygulamaların etkileşimi olarak değerlendirebilmek mümkündür.Bazı araştırmacılara göre çok kültürlü eğitim; etnik ve kültürel farklılıklardan doğan problemleri uygun iletişim kanalları ve diyalog aracılığıyla toplum için kazanca çevirecek ve böylece demokratik gelişmeyi sağlayabilecek özelliklere sahiptir. Bu bağlamda ele alındığında bu tür bir eğitim, göç olgusundan kaynaklanan entegrasyon sorunlarını en az indirgeyerek ve bireylerin alt yapılarından gelen zenginliği avantaja çevirmeyi sağlayarak daha demokratik bir toplum canlandırmayı amaçlamaktadır.
Alan yazında çok kültürlü eğitim; entelektüel merak, özeleştiri, savları ve kanıtları değerlendirip bağımsız bir karar oluşturabilme, başkalarına saygı, farklı düşünce ve yaşam biçimlerine duyarlı olma ve etnik merkezci bir anlayıştan uzaklaşma amacına yönelik yürütülen faaliyetler olarak ifade edilir. Başka bir ifadeyle çok kültürlü eğitim; bireylere eğitimlerinde eşitlik sağlamayı ve kültürel çeşitliliğin sürdürebilirliğini desteklemeyi amaçlayan eğitim politikasıdır. Bu politikalar ve programlar öğrencilerin akademik başarıları arasındaki dengeyi korumakla beraber; kültürel farklılıklar hakkındaki negatif tutum ve davranışları azaltmayı ve ön yargıları kırmayı, böylece bireylerin çok kültürlü bir ortamda uyum içinde yaşayabilmelerini desteklemeyi amaçlamaktadır.Çok kültürlü eğitimde; insan haklarına saygı duyma, kültürel farklılıkları hoş karşılama, eğitimde fırsat eşitliği, kültürel çeşitliliği yansıtıcı eğitim ortamları düzenleme, farklı bakış açılarını ve fikirleri analiz etme öğelerinin ortak paydaşlar olduğu görülmektedir(Cırık, 2008). Genel hatları ile değerlendirildiğinde çok kültürlü eğitim politikası, bireylerin hem bireysel hem de sosyal olarak birtakım yeterlikleri kazanmasını öngörmektedir. Bu yeterlikler; olumlu benlik algısı geliştirmek, değerleri ve tutumları açıklayabilmek,okuma-yazma, matematik, problem çözme, eleştirel düşünme vb. gibi temel yetenekleri kazanmak, kültürel okuryazarlığı geliştirmek, çok kültürlü sosyal yeterlik kazanmak ve eğitsel eşitlik- mükemmelliği gerçekleştirmek gibi hedefler kapsamında değerlendirilmektedir. Böylece toplumların özgürce ve uyum içinde yaşayabilmelerine olanak sağlayan eşitlik, adalet, ahlak, karşılıklı bağlılık, diyalog, etkileşim gibi değerlerin bireyler tarafından kazanılması ile farklılıklar içerisinde birliktelik sağlanabilirken, kültürel-toplumsal ayrışma ve çatışmaların önüne geçilebileceği öne sürülmektedir. Sözü edilen olumlu niteliklerin toplumlarda yer alması doğrultusunda, alan yazında çok kültürlü eğitim uygulamalarının uzun vadede belirli yararlar sağladığı saptanmıştır:
- Çok kültürlü eğitim üretkenliği artırır, çünkü aynı görevleri tamamlamak için birçok farklı zihinsel kaynak mevcuttur, bu da tüm bireyler arasında bilişsel ve ahlaki gelişimi teşvik eder.
- Aynı problemlere çözüm üretmek için farklı bakış açıları işe koşulduğundan dolayı çok kültürlü eğitim yaratıcı problem çözme becerilerini artırır.
- Eğitim kurumlarındaki entelektüeller arasında eşitliğe bağlılık, takdir, saygı ve hedef ortaklığını sağladığı için olumlu insan ilişkilerini artırır.
- Farklı bireyler arasında direkt kontakt ve etkileşimler yoluyla klişelerin, ön yargının, kalıpların azalmasını sağlar.
- Üyelerinin farklı kültürlerinin zenginliği sayesinde toplumların diri kalmasını sağlarken aynı zamanda daha geniş, gelişmiş, komplike dünya görüşü kazandırır.
Günümüz toplumlarının neredeyse tümünün çok kültürlü bir forma sahip olduğu görülmektedir. Bu toplumların diriliği ve idaresinin sağlanması ve çok kültürlü devletlerin bekası için mevcut eğitim sistemlerinin çok kültürlülük olgusu etrafında düzenlenmesi gerekmektedir. Nitekim çok kültürlü bir toplumda en genel çerçevede eğitimin amacı toplumların özgürce ve uyum içinde yaşayabilmelerine olanak sağlayan eşitlik, adalet, ahlak, karşılıklı bağlılık, diyalog, etkileşim, empati, farklılıklara saygı, duyarlılık, sosyal problemlere kayıtlılık gibi değerlerin bireyler tarafından kazanılmasını sağlamaktır. Çok kültürlülük ve eğitim yansımasının temelinde “biz” ve “onlar”, “ait” veya “öteki” gibi ayrıştırıcı ifadelerden sıyrılarak fikir ve kültür çeşitliliğinden beslenen toplumlar oluşturma ideali yatar. Zira çok kültürlü dünyanın ihtiyacı olan eğitim sistemlerinde tahayyül edilen ideal toplum profilinde de bireyler demokratik, hak ve adalet konusunda duyarlı, sosyal olarak sorumlu, uzlaştırıcı ve çözüm odaklı, eleştirel, sorgulayıcı ve yapıcıdırlar. Bu tür değerlerin bireylere kazandırılması ve çok kültürlü çoğulcu yapıların hem yerel bazda hem de küresel anlamda idaresi ise yaşam boyu devam etmesi gereken bir (küresel) çok kültürlü eğitim politikası ile mümkün olacaktır.
Kaynaklar:
Cırık, İ. (2008). Çok Kültürlü Eğitim ve Yansımaları. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 34, 27- 40. http://static.dergipark.org.tr/article-download/imported/5000048464/5000045784.pdf?
Gay, G. (1994). A Synthesis of Scholarship in Multicultural Education. Urban Monograph Series. North Central Regional Educational Lab., Oak Brook, IL. https://files.eric.ed.gov/fulltext/ED378287.pdf