Son yıllarda eğitim alanında yapılan birçok çalışmada, eğitsel performans ve tükenmişlik ilişkisi incelenmiş ve değişken dinamiklerinin psikolojik etmenlerle ilintili olduğu saptanmıştır. Cinsiyet bağımsız yapılan çalışmalarda özellikle öğretmenlerin başarı odaklı performans seviyeleri ve duygudurum dinamikleri arasında çok önemli bir ilişki bulunduğu gözlemlenmiştir. Branş bağımsız yapılan çalışmalarda, öğretmenlerin tükenmişlik seviyelerini etkileyen faktörlerin başında stres, ekonomik kaygılar ve yoğun eğitsel program yönetimi gibi konular gelmektedir. Sürdürülebilir eğitimin pandemi döneminde uzaktan öğretime dönüşmesiyle, öğretmenlerin çalışma saatlerindeki artış, mesleki yeterlilik duygusunun azalmasına sebebiyet veren nedenler arasında görülmektedir. Bu bağlamda stresi tetikleyen olumsuz unsurlar bertaraf edilmedikçe, tükenmişliğin de önüne geçecek sağaltıcı unsurların oluşturulması imkansızlaşmaktadır. Bu değerlendirmede, öğretmenlerin tükenmişlik duygusuna neden olabilecek faktörler irdelenecek ve baş etme yöntemleri tartışılacaktır.
Stresle baş etmede sorun yaşayan çoğu öğretmen, tükenmişlik duygusu içerisinde yönünü kaybederek, mesleki verimsizliğe doğru sürüklenme duygusu içerisinde olduklarını ifade ediyor. Bu duygu çoğu öğretmen tarafından çaresizlikle özdeşleştirilirken, temelde yatan sorunların daha kökleşmiş nedenlere bağlı geliştiğini öne sürüyor. Geleneksel kurum tutum dinamiklerinde, öğretmene yönelik yerleşik önyargıların olması ve bilhassa öğretmenin verimlilik ilkesiyle güdüleneceği motivasyonel ortam eksikliği, emek bütüncül bir alan olan öğretmenlik mesleğinde handikap yaratabiliyor. Ayrıca, olumsuz duygu, ve deneyimlerin otorite figürleri tarafından tekrarlanması, çalışma alanının olumlu atmosferini bozarak kaygıyı tetiklemektedir. Fakat eğitsel bütünlüğün sağlanabilmesi sağduyu, hoşgörü ve ihtiyaçların giderilmesi ile mümkündür. Bu amaçla özellikle yönetim birimlerinin kaygılı öğretmene hassasiyetle yaklaşması, sorunların çözülebilmesi açısından azami önem teşkil etmektedir. Çeşitli sebeplerle tükenmişlik duygusu yaşayan öğretmenlerin, gerçekçi ve yapılandırıcı bakış açısıyla tükenmişlik duygusunu tetikleyen unsurlarla mücadelesi kolektif bir sorumluluk gerektirir.
Bir başka açıdan ele alındığında, pandemiyle birlikte sağlık sorunları yaşayan ya da risk korkusuyla motivasyonunu yitiren öğretmenler için teknolojik yolla gerçekleştirilecek yapılandırma programları tükenmişliğin önüne geçebilecek etkin yöntemlerden biri olarak sunulabilir. Diğer bir yöntem ise öğretmen değer bilincinin kurumsal önemini yinelemek ve öngörülebilir sorunları idari noktada sonlandırmak sayılabilir. Değerli ve özel hisseden bireylerin tükenmişlik duygusundan arınabilmesi bu yaklaşımla daha kalıcı olacaktır.
Gerçekçi bakış açısıyla, mesleki alanda ekonomik kaynaklı sorunların yaşanması durumunda, değer bilincinden bahsetmek veya tükenmişlik duygusunu görmezden gelmek meslek itibarsızlığı hissini tetikleyecektir. Bu noktada, kurumsal anlamda özlük, sosyal haklar ve hak ediş unsurları konusunda istikrarlı dönüt verebilmek öğretmenlerin umutsuzluk hissinin önüne geçecektir.
Program düzenlemelerinin de, okul dışından hizmet verilen bu süreçte uygulanabilir planlanması, öğretmenin görev tanımı dışında bulunan meşguliyetlere mecbur edilmemesi, baskıcı tutum ve yaklaşımın iletişimden arındırılması etkin yöntemler arasında sayılabilir. İnsancıl ve duyarlı yaklaşımlar konusunda kurumsal farkındalık oluşturulması özellikle özel sektörde hizmet veren öğretmenlerin ortak hissiyatı olmakla birlikte, emek yoğun meslekler listesinde öncelikli olan öğretmenliğin kutsallığını da pekiştirecektir.
Öğretmenin ruhsal dengesini bozan tükenmişlik durumu yaşamsal sürecinde bir ya da birden çok kez deneyimlenebilir. Bu sendrom birdenbire oluşmaz, zaman içinde tetikleyici deneyimlerin sağlıklı aşılamaması sonucu birikmiş bazı faktörlerden beslenerek, iş ve özel yaşamı bloke edebilir. Tükenmişlik, yönetsel pozisyonlarda bulunan eğitimciler, eğitsel takım liderleri, danışmanlık yapan öğretmenler ile hizmet sektöründe çalışan kişilerde sıklıkla görülmektedir.
Öğretmenlik, mesleki yeterliliğin yanı sıra, hoşgörü, sabır, özveri ve mesleğe duyulan sevgi-saygı ile sürdürülebilir görev alanıdır. Yüksek hassasiyet, sevecenlik, öğrenme azmi ve sürekliliği öğretmen-öğrenci dinamiklerinde büyük önem taşırken, tükenmişlik duygusuyla mücadele eden öğretmenin ruh hali sınıf ortamını da birinci dereceden etkileyen unsurlar arasındadır. Bu nedenle, öğretmenin huzurlu ve pozitif hissiyatının devamı aktarım becerisini ve yetiştireceği öğrencilerinin de konforlu öğrenimini etkileyecektir.