Carnegie Mellon Üniversitesi, öğrencilerin en iyi nasıl öğrendiklerini araştıran lider bir kurum olmasına rağmen kendi bulgularını benimsemede büyük ölçüde başarısız olmuştur. Nedenini bulmak için, Antropolog Lauren Herckis, Carnegie Mellon Üniversitesi bilim adamlarını bir yıldan fazla sürede gözlemlemiştir. Dr. Herckis, akademisyenlerin öğretim stillerini değiştirme konusunda neden başarısız olduklarını anlamak için akademik toplantılara katılmış ve e-posta zincirlerini okumuştur.
Yapılan araştırmanın sonucu şaşırtıcı bulunmuştur. Öğretmenlerin kişisel kimlik onaylamalarına bağlı kalmaya güçlü bir şekilde ihtiyaçları olduğu tespit edilmiştir. Başka bir deyişle, öğretmenler, öğrencileri önünde yeni şeyler denemek için aptalca görünmekten korkuyorlar. Dr. Herckis, yenilikçiliğin önündeki en büyük engellerden birinin, öğretmenlerin öğrenci değerlendirmelerinden korkması olduğunu da buldu.
Antropolog, aynı zamanda, “iyi öğretimin” neyi oluşturduğuna dair fikirleri söz konusu olduğunda, pek çok akademisyenin gerçekten inat ettiğini bulmuştur. Dr. Herckis, “İç güdülerimiz bize bir şey yapmamızı söylediğinde ve bir makale bize başka bir şey anlattığında” davranış değiştirmenin çok zor olduğunu söyledi. Bununla birlikte, öğretim elemanlarının, başkaları tarafından denenmiş ve test edilmiş bir şeyi benimsemek yerine, kendi başlarına geliştirdiği bir değişiklik yapma konusunda daha hevesli olma ihtimalinin bulunduğunu keşfetti. Bu çalışmadan sonra, Carnegie Mellon Üniversitesi öğretim elemanları, yeni öğretim yöntemleri ile ilgili denemeler yapmaları ve “öğrencilerin, kendilerinden bir dönem boyunca nefret etmeleri” durumunda endişelenmemeleri için teşvik edildi.
Yazının orjinali için tıklayınız