Benmerkezci dönemin etkisinde olan çocuklarımız Ramazan Ayı sayesinde bir çok kazanım elde eder. Ramazan Ayı ile tanışan çocuk ,o güne kadar haz odaklı yaşaması, istediği her an istediğini elde etmesi, acıktığı zaman hemen karnını doyurmak isteyen çocuk, hazzını ertelemeyi sabretmeyi, kendini disipline etmeyi öğrenir.
Taklit ve model alma yolu ile öğrenen çocuklarımız oruç tutan, su içmeyen, yemek yemeyen , namaz kılan insanları gördükçe bu konuda farkındalık kazanır.
Gözlemler yoluyla çocuklarımızın oruç tutma çabası aslında onların yetişkin olma yolunda attıkları en büyük adımdır. Çocuk oruç tutmaya dayanabildiği ölçüde bunu bir başarı sayacak ve bu durumdan mutluluk ve haz duyacaktır. Hatta arkadaşlarına ispat etmek için çaba sarfetmeyi öğrenecektir.
Hazzını erteleyen ve yarım günlük ya da belli bir süre içerisinde yemek yemeyip aç ve susuz kalan çocuk yoksulların neler yaşadığını fark eder. Onlara yardım etmek ister bu vesile ile duygusal zekâsı, empati kurma becerisi gelişir.
Ramazan ayında bütün Müslümanları aynı anda iftar sofrasına oturduğunu, aynı anda namaz kılıp aynı anda secdeye vardığını gören çocuklarda grup bilinci oluşur. Camide oynadığı oyun ve koşuşturmalar olumlu karşılandığı ölçüde ibadete yaklaşır ve bilinçaltında Müslüman olma ile olumlu bir yakınlık oluşur. Basit bir dille güzel deneyimlere sahip olan çocuk için cami, ilerleyen yaşlarda da huzur veren sevilen bir mekana, namaz keyifle yapılan bir ibadete dönüşür.
Ramazan ayını çocuklara hissettirmek ve mümkün olduğunca çocuklarımıza yaşatmak gerekir. Gün içerisindeki, sahur, iftar ve namaz vakitlerinin belirli zamanlarda yapılması ve bazı kural ve kaideleri içermesi çocukta prensip oluşumu ve planlı hareket etme duygusunu olumlu yönde etkileyecektir. Çocuk, zamanın hatta saniyelerin ne kadar önemli bir ayrım yaratabildiğinin bilincine varır. Zamanını daha iyi kullanabilmek için elinden geleni yapar.
Tabi ki bu süreç esnasında en önemli hususlardan birisi de fizyolojik olarak etkilenen ebeveynlerin, çocuk için “ORUÇLUYUM TAHAMMÜL EDEMİYORUM” diyerek sabır gösterememesi, insanlara bağırıp çağırması ya da olumsuz davranışlar göstermesi durumunda ise çocuklarına yukarıda sayılan hasletleri kazandıramayacağını unutmamasıdır.
Anne-babalar, gelecek toplumları oluşturacak insanları yetiştirmek gibi önemli bir sorumluluğa sahiptirler. Anne-babanın vereceği eğitim ne kadar iyi olursa, oluşacak yeni toplumlar da o kadar iyi olur. İşte Ramazan ayı da bunun için en güzel ortamları sağlar. Bizlerin görevi de bu önemli zamanı iyi değerlendirmek, çocuklarımızla bu önemli günleri sevgi ve şefkatle paylaşmak olmalıdır.
Kısacası; Ramazan karakter eğitimi için en güzel fırsatlardandır. Bu fırsatı en güzel bir biçimde değerlendirmeniz temennisiyle.Hayırlı “RAMAZAN” lar..