“Bir Çocuğun Kazanması Diğer Çocuğun Kaybetmesini Gerektirmez!”
Çoğu insan için biraz rekabetçi olmak eğlencelidir. Söylemeye gerek yok, kazananların mutlu olma olasılığı daha yüksek. Tarih boyunca insanoğlunun konu fark etmeksizin çok fazla rekabet içinde olduğu bilinmektedir. Olimpiyat oyunları da böyle doğmuştur. Modern futbol şampiyonaları aynı zamanda dünya çapındaki her kültürde rekabetin ne kadar eğlenceli olduğunun kanıtıdır.
Rekabet; ilerlemek, mevcut sorunlara yeni çözümler keşfetmek ve üretkenliği artırmak için önemli bir güçtür. Bu sayede sosyal amaçlarda ve karşılıklı yarar sağlayan girişimlerde kullanılmak üzere rekabetten kolaylıkla yararlanılabilir. Birçok hayır etkinliği ilkelere dayanır.Bu durumun aynısı hükümetler ile belediyeler tarafından toplumun iyiliği ve yenilikçi projelerle iyileştirmeler aramak için başlatılan yarışmalarda da geçerlidir. Ancak rekabetin karanlık bir tarafı da olabilir. Bu karanlık taraf, özellikle gençler için rekabet sağlıksız bir düzeye indirgendiğinde çirkin yüzünü göstermeye başlar.
Rekabet, insan doğasının gerçeğidir. Hepimiz kendimizi farklı konu ve durumlarda diğer insanlarla karşılaştırırız. En kötü yanı da çocuklarımızı, tanıdığımız diğer çocuklarla karşılaştırırız. Bu durum bebeklikte ne zaman konuştu, ne zaman emekledi, kaç kilo doğdu şeklindeki sorularla başlayıp hayat boyunca devam eder ve çocuğumuzla olan iletişimimize en büyük zararı verir.
Ebeveynlerin çoğu, çocuklarını yetiştirirken iyi bir mesleğe sahip olmalarına önem verir. Çocuklarımızı seviyoruz,onlara bakmak için çok zaman ve çaba harcıyoruz ama sonra onların hangi konumda olduğunu görmek için yaklaşık 25 yıl beklememiz gerekiyor. Dolayısıyla çocuklarımızın “doğru yolda” olduğuna dair bir güvence elde etmeye çalışmak için diğer ebeveynler ve diğer çocuklarla bu karşılaştırmaları yapmak cezbedicidir.
Hayatta küçük bir rekabet zarar vermez. Aslında küçük dozlarda rekabet sağlıklıdır çünkü sizi farkında olmadan daha iyi performans göstermek için daha iyisini yapmaya yöneltir;bazı şeyleri başardıkça sizi motive ederek daha iyi performans göstermenizi sağlar. Çocuklarınızı hayatlarının sonraki dönemlerinde kazanacakları ve kaybedecekleri şeyler için hazırlamanın yanı sıra empati kurma, azim gibi önemli becerileri geliştirmelerine yardımcı olur.
Bununla birlikte ebeveynler, çocuklarının çeşitli alanlardaki başarısını desteklemekte kendilerini sorumlu hissederler. Ebeveynlerin çocuklarını akranlarıyla bazı ölçütlerde karşılaştırması doğal olsa da aşağıdaki durumlarda sağlıksız rekabet haline getirebilir:
Daha iyi olduğunu kanıtlamak için başka birini küçük düşürmeye çalışmak
Başka birinin sözde başarıları yüzünden kendini yetersiz hissetmeye başlar
Ardından çocuk karşılaştırmaları gelir:gelişimsel durumları, okul performansı, elde edilen diğer başarılar ve davranış durumu. Çocukların bireysel farklılıklarının önemini dikkate almayan bir ölçekte farklı türde sorular yer alır. Bu konuda ebeveynden ebeveyne sorulan sorular:
“Çocuğunuz gece boyunca uyuyor mu, henüz okumaya başlamadı mı, okula kendi başına mı hazırlanıyor?“ gibi çeşitli şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Sorular daha çok güçlü ve zayıf yönlerinin, ilgi alanları ve isteksizliklerin benzersiz takım yıldızlarıdır. Çocuğumuz da olsa onu belli bir kalıba sokmaya çalışmamamız ve onların da bir birey olduğunu kabul etmemiz gerekir. Sadece ebeveyleri tarafından değil, kendi seçimleri, deneyimleri ve diğer ilişkileri tarafından da şekillendirilirler.
Belli ölçütler içinde karşılaştırmalar iyidir ancak karşılaştırmaların bir sınırı vardır. Yalnızca diğer ebeveynlere ‘kendinizi iyileştirmek’ için bakıyorsanız, bunu yapmakta ciddi sorun yoktur hatta sağlıklıdır. Ancak, bunun yerine ‘sevilmek’ ve ‘kabul edilmek’ için çaresiz olduğunuz bir yerden geldiğinizde daha az yararlı ve üretken hale gelir (ve inanın bana, böyle hisseden tek kişi siz değilsiniz!). Çocuklarınızın dönüp ‘bütün arkadaşlarımın anneleri onlara izin verir’ dediği bir tuzağa düşmek kolaydır çünkü bunun sizin söylediğinizin yanlış olduğuna getirirler. Bu olumsuz karşılaştırmalarla, asla kazanamayacağınız bir yarışmadır. Kendi değeriniz, ebeveyn kararlarınız ve ilişkileriniz için zararlı olduğu açıktır.
Ebeveynler, çocuklarını sadece notlarda başkalarını yenmek için eğitmekten kaçınmaları gerektiğini bilmelidir çünkü bu durum çocuğun yetenek ve ilgi alanlarının fark edilmesinin önüne geçer. Bunun yerine, çocuklar öğrenme sürecinden zevk almalı, sağlıklı bir merak ve bilgi açlığı geliştirmelidir bu onların stres ve akran baskısı olmadan akademik olarak başarılı olmalarını sağlar. Rekabete karşı olanlar, çocukları rekabetçi ortamlara yerleştirdiğinde genellikle hayal kırıklığına uğramış, mağlup ve kendileri hakkında kötü hissettiklerine inanırlar. Daha da kötüsü, rekabet ortamında çocuklar kendilerini ölçemediklerini veya çabalarının takdir edilmediğini düşündüğünde benlik saygıları yıkılır.
Aşırı rekabetin arkasındaki yanlış nedenleri çözmeniz, çocuğunuz için en iyi ebeveyn olma ve çocuğunuzun çoğu zaman kazanan olmama baskısını hafifletecektir. Aynı zamanda rekabetçi ebeveynliğin sonuçlarını umursamazsanız çocuklarınız bunun bedelini ödemek zorunda kalabilir. Bu durum, çocuğun yaratıcılığını ve öğrenme kapasitesinin gelişmesini engeller. Çocuklar yaptıklarından keyif aldıklarında en iyisini yaparlar. Aşırı stres altındaki çocuklar sorunlarıyla başa çıkamaz bu da karmaşık ve güçten düşüren sorunlara yol açabilir.
Sonuç olarak bazı ebeveynler çocuklarına verdiklerinin yeterli olmadığını hissedebilir ve beklentilerini yükselterek en sonunda daha rekabetçi hale gelerek telafi etmeye çalışabilir. Çocuklara ellerinden gelenin en iyisini yapmaları için çok fazla baskı yapmakla kalmaz onlarla tartışırlar, aynı zamanda gereksiz strese sebebiyet verebilir ve ölçmezlerse çocukların hayal kırıklığına uğramasına neden olabilir. Çocukları hayal kırıklığından korumak için başkaları ne yaparsa yapsın herkes kazanan ilan edilmelidir. Çocukların duygusal sağlığına odaklanmalı ve çocuğunuzu öğrenme sürecinden zevk almaya teşvik etmeli, sonuçlarından çok gelişimi dikkate almalı ya da rekabet durumları tamamen ortadan kaldırılmalıdır.