1. Anasayfa
  2. Okul Öncesi Eğitim

Tercihlerim ile Gelen Beceriler

Tercihlerim ile Gelen Beceriler
0

seçim yapan çocuk | Eğitim Her Yerde
Merhaba sevgili okuyucular, nasılsınız ? Daha önce ‘Sınırlar İçerisindeki Özgürlük’ adındaki yazımızda özellikle öğretmenlerimizin sınıflarda uygulayabileceği birkaç örneği ele almıştık. Ama bu kalıbı çocuklarımız ile evdeki günlük hayatımızda bize problem yaratan durumlar içinde çok rahat kullanabiliriz.

Öncelikle sınır neydi, ne işe yarıyordu, kişiliğimize, hayatımıza kattıkları nelerdi onu hatırlamak gerekirse önceki yazımızda şöyle bir kesite yer vermiştik; sınır dediğimiz şey belirli bir çizgidir, çerçevedir. Bu çerçeve içerisinde çocuklar kendilerini güvende hissederler. Çocukların erken yaşlarda sınırlarla karşılaşması sadece güvende olma ihtiyacını karşılamaz aynı zamanda çocukların sosyal becerilerinin gelişmesine de yardımcı olur. Sınırlar konularak ve o sınırlar içerisinde deneme yanılmalar yaparak deneyim elde ederek büyümüş çocuklar sosyal hayattaki kurallara uyum sağlamakta zorlanmaz. Çünkü toplumda hangi davranışının kabul gördüğünü, hangi davranışının kabul görmediğini anne babaların koydukları sınırlarla deneyimleyerek öğrenmişlerdir. Eğer çocuğunuza sınır koymaz ve onaylamadığınız bir davranışı yapmasına izin verirseniz, çocuğunuza o davranışının yanlış olduğunu öğrenme şansını vermemiş olursunuz. (Budak, 2015) Bunun yanı sıra tabi ki de sınırlar, kurallar çocuklarımızın yaşlarına ve gelişimlerine uygun olmalıdır, diyerek toparlamış ve konuya giriş yapmıştık.
Bunun vurgusunu bir kez daha ele aldıktan sonra ebeveynlerimize de ışık tutacak nitelikteki birkaç çözüm noktasını ele alalım.
Evlerde çocuklarımız ile sıklıkla yaşadığımız yemek yeme, uyku ve bazı davranış problemlerinde de çok rahat kullanabileceğimiz bir yöntem haline gelmiştir sınırlar içerisindeki özgürlük kalıbı.

İlk olarak yemek yeme problemini ele alacak olursak; Çocuklarda yeme problemleri sıklıkla okul öncesi dönemlerde görülmeye başlar ve ergenlik dönemine geçişle birlikte kendiliğinden ortadan kalkar. Ama bu süreçte ebeveynlere zorluklar yaşatır. Çocukla inatlaşma, zorla yedirme, zorla yedirme sonucu çocukta meydana gelen ağlama krizleri, öfke patlamaları ve karşılıklı dökülen terler… Evet, kimse çocuğunun aç kalmasını istemez. Ama inanın bazen aç kalması bu saydıklarımızı yaşamamızdan iyidir.

Ele aldığımız bu durumları yaşamasının sonucunda psikolojik ve biyolojik olumsuzluklara sebebiyet verebiliyoruz. Ağlamasından kaynaklı çıkabilen ateş, kusma; karşılıklı inatlaşmalardan kaynaklı aradaki bağın zedelenmesi, iyileşebilecek bu durumun daha da güç hale gelmesi gibi sonuçlar elimizde birikebiliyor. Bırakın böyle bir durumda aç kalsın. Aç kaldığında belli bir süre sonunda herhangi bir şeyi yemeyi tercih edecektir. Bu bahsettiğim artık son raddedir. Bundan öncesinde çocuğunuzun yeni yeni yeme problemleri yaşadığını fark ettiğiniz dönemde direkt olayın içine katmalıyız sınırlar içerisindeki özgürlükleri ve bununla gelen becerileri ve sonuçları. Bu sayede kendini daha değerli hissedecektir ve kendi kararları olduğu için sonuca daha rahat ulaşabilme imkanınız olacaktır.

Örneğin yenecek olan yemeğin yiyeceği kadarını karar vererek kendi tabağına koysun, eğer koyamayacak kadar küçükse miktarını sözel olarak o belirlesin. Tabağını kendi seçsin. Evdeki, yemek yiyebilmesine yarayacak materyalleri denesin. Kepçe ile çorbayı içmeyi deneyen bir çocuğu gözler önüne getirsenize. Evet, o çorba ya da tabağındaki o yemek dökülecek. Ağzına sığmayacak, tutuş problemi yaşayacak belki de. Ya da kepçe değil çay kaşığı kullanacak. Belki de çatal ile sulu olan o yemeği yemeye çalışacak. Neyi kullanırsa kullansın. Kendisi seçecek, deneye yanıla karar verecek, üç lokmada olsa o yemekten alıp midesine bir yolculuk gerçekleştirecek. Yemek yeme süreniz uzayacak, belki yerler kirlenecek. Ama bunun sonucunda o düşünme, tercih yapma, karar verme becerilerini geliştirirken sizin içinde görsel ve duygusal eğlenceli bir an oluşacak. Hepimizin sık sık ele aldığı etkili ebeveyn – çocuk vakitlerinden biri bu şekilde ele de alınmış olacak. Bir taşla üç kuş misali… Tabak ile suyu, ayranı içmesi… Düz tabakta çatalla çorbayı içmeye çalışması, katı yemekleri maşa ile kaşık ile yemeyi denemesi… Hiçbiri imkansız ve zor şeyler değil. Ayrıca beraber yemekleri pastaları yapabilirsiniz. İçine kalıplaşmış olan tarifteki malzemeler yerine onun istediği şeyleri de koymayı deneyin. Tadına baksın ve yakıştırıp yakıştırmamak ona kalsın. 😊

Uyku problemi yaşayan çocuklar ile de yukarı da bahsettiğimiz o kaos ortamlarını yaşarız. Onlarla da uyku arkadaşları, nevresim takımları, örtüler, uyuyacakları alanlar devreye girebilir. Evet kendi yataklarında yatmaları istediğimiz sonuçtur. Ama hem saatinde hem uyuyacakları o alanda problemler daima evimizin içerisinde dolaşır. Yerde yastıklarla kendine yatak mı oluşturmak istiyor. Oluştursun. O alandaki sehpayı, nesneleri çektikten sonra hasta olmaması için yere yeterli kalınlıkta örtüyü açtıktan sonra kendine orda yatak oluşturabilir. Sabah uyandığında rahat uyuyup uyumadığı hakkında sohbet edebilirsiniz. Yatağınızda sizinle mi uyumak istiyor. Zaman kısıtlamasına gidebilirsiniz. ‘Bugün 5 saat bizimle uyuyabilirsin, bugün 3 saat bizimle uyuyabilirsin. Çünkü….’ Kendi yatağında uyumasının doğruluğunu açıkladıktan sonra aşamalandırmaları beraber kararlaştırarak istediğimiz sonuca kavuşabileceğinizi ümit ediyorum. Kendi yatağında bir uyku arkadaşı yerine 15 oyuncak ile uyuyup yatakta sıkışmakta kendi tercihi olacaktır. Tüm bunların ardından gelen değerlendirmeler ve ‘aslında haklısınız’ düşüncesi zamanla yerini bulacaktır.

Son olarak meydana gelen bazı davranış problemlerini ele almak gerekirse öncelikle şunu belirtmek isterim. Yaramaz çocuk inanın yoktur. Benimle ilgilen, benimle bir şeyler paylaş diyen çocuk vardır. Bizler de eğer öğretmen / ebeveyn olmaya karar vermişsek, bu karşılaştığımız durumlar karşısında sebat göstermek zorundayız. Her şeyin daha iyi gelişmesi için. Üniversite zamanımızda Esra arkadaşımın kendine ilke edindiği bir cümleyi paylaşmak isterim sizinle ‘’Kapıya tekme atan çocuk özgür değildir, kapıya tekme atmayacağını bilen çocuk özgürdür’’ cümlesi bile davranışların sınırsızlığı değil; düşünebilen, karar verebilen çocuğun özgür olduğunu vurgular. Minik adımlar, büyük davranışları meydana getirir. Basit gözüken bu girişimler aslında çocuklar için büyük şeyleri içerisinde barındırır.

Bize düşen sebat etmek ile beraber çocuklarımızın isteklerine, fikirlerine hayatlarında ve hayatlarımızda yer vermektir. Bu yazımızda ele aldıklarımız ilk aşamalardır. Tanı koymadan önce tanıyın, bakmayın görün, aşama aşama doğru zamanlarda doğru adımları atmak özellikle sosyal duygusal anlamda hepimize çok şey katacaktır emin olun. Ama bu yukarıda bahsettiğimiz durumların ötesindeysek o zaman tercihler ve bedeller söz konusu olacaktır. Buna da ilerleyen zamanlarda başka bir yazımızda yer vereceğiz. Şimdilik gördüğünüzü ve başta olduğunuzu ümit ediyorum ve eğlenceli, etkili zamanlar geçirmenizi diliyorum.

Sevgiler…

Facebook Yorumları

Sevmeyi seven :)

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.