İnsanoğlu hayata dair beslediği umutları için çabalar ve yaşar. Çünkü insanı her gün mutlu ve zinde hissettiren, umutların gerçekleşmesine olan inançtır. Sen sevgili dostum, umutların hayallerin önceden nasıldı, şimdi nasıl? Bilmek, öğrenmek isterdim. Neden mi? Çünkü bir nebze olsa da seni gerçekten dinleyecek, seni gerçekten anlamak isteyecek biri olmak ister ya da olmaya çalışırdım.
Yazının başlığı ve gelişiminden sonra bu sözleri niye yazdığımı merak ediyorsan şunu söyleyebilirim: Yorgunluk ve insanların birbirini dinleme konusundaki ilişki doğru orantılıdır. İnsan,hayata dair umutları için varını yoğunu ortaya koyduktan sonra bir sonuç alamadığı zaman bir umutsuzluk ve hayal kırıklığı yaşayabilir. Bu duygular, çaresizlikle birlikte yorgunluk hissinin kişide ortaya çıkmasına neden olur. Kişi bu duyguları yaşarken kendisini gerçekten dinleyen ve aynı duyguları paylaşıp çözüm yollarını fark etmesini sağlayan kişilerle birlikte diyalog halinde olduğunda var olan sıkıntılı ruh halinden kurtulma yollarını bulabilir. Eğer tam aksine bir süreç olursa, kişide kaygı,depresyon gibi durumlar baş gösterebilir. Çözüm üretilmeyen her sıkıntılı durum ise büyüyerek kişinin ruh sağlığına eksi yönde etki edebilir. O yüzden olumlu diyaloglarda bulunmak çözüme dair inancın hep var olmasını sağlar.
Çok önceden bir karikatürde şöyle bir betimleme görmüştüm. Yer altında kalmış ve aydınlığa, özgürlüğe kavuşmak için kararlılıkla tünel kazan bir kişi, uzun bir çabadan ve emekten sonra yaşadığı yorgunluk, bitkinlik ve umudunun bitmesinden kaynaklı pes ediyor. Fakat bu kişi pes etmeyip birkaç çapa darbesi daha vursa hayal ettiği özgürlüğe ve feraha kavuşacaktı. Bu noktada bir düşüncemi daha siz sevgili dostlarımla paylaşmak istiyorum: Hayallerimize ve hedeflerimize en yakın olduğumuz zaman, pes ettiğimiz ya da pes etmeye en yakın olduğumuz zamandır.
Peki baş koyduğumuz her ideal ve çalışma yolunda neler yapılabilir?
- Emekler sonucunda ne kadar yorulsak da elde edilecek sonuçların güzel olacağını düşünerek çalışmaya devam etmek.
- Karşımıza çıkan engellerin bir set değil; daha iyi ve daha güzel neticeler için bir yönlendirici olduğunu kendimize hatırlatmak.
- Olumsuz yönde telkinler içeren diyaloglar yerine, olumlu yönde telkinler içeren diyaloglar içerisinde bulunmak.
- Elde edilen olumsuz sonuçları bugüne, geleceğe ve hayata genellemeden, geçmişten bugüne üstesinden geldiğimiz sorunlar karşısında elde ettiğimiz başarıları düşünerek içsel güdülenme ve içsel motivasyonu kendi içimizde sağlamak.
- Benzer yaşam deneyimleri yaşamış kariyer sahiplerinin yaşam öykülerini okuyarak onlardan ilham almak.
- Benzer dönemlerden geçmiş kariyer sahiplerinin ilham veren hayat öykülerini okumak.
Hayat bir yolculuk ve aynı zamanda bir okuldur. Bu hayat ve okul yolculuğunda karşımıza çıkacak her türlü zorluk ve sorun, bizim sahip olduğumuz potansiyel ve güç ölçüsünde bizim önümüze çıkar. Ve çözülen her sorun ve problemden sonra artış gösteren kişisel bilgi ve donanım ile her insan daha güçlü ve çözüm anlamında daha çok alternatifli bir düşünce yapısına sahip olur. Kişilerin birbirinden farklılaştığı nokta ise olaylara karşı sergilediği bakış açısındadır.
Her insan karşılaştığı sorun her ne olursa olsun, sahip olduğu yapıyla yaşadığı her kişisel sorunu alt edebilecek çözüm yollarını üretmek için gerekli olan tüm olanakları gerçekleştirecek kapasitededir. Ancak çözümü getirecek çözüm şeklini bulmak ise zaman aldığı ve birçok deneme ve yanılma tecrübesi içerdiğinden, kişilerin sahip oldukları konular üzerindeki kararlılık ve sabır şekli farklılaşma gösterir. Bu farklılaşma olumsuzluklar karşısında kimisinde daha çok çaba ve gayret gösterme şeklinde olurken kimisinde yaşanılan hüsrana bağlı olarak bir pes etme ve kabullenme şeklindedir. Ama şöyle bir gerçek var ki her sıkıntı kendisiyle beraber aynı seviyede güzellikler ve mutluluklar getirecektir. Ne yaşarsak yaşayalım umudumuzu ve inancımızı muhafaza ettiğimiz sürece mutlu sonuçlar ve güzellikler hepimiz ile birlikte olacaktır. Olumlu yönde olan düşünce ve davranışımız her ne kadar fazla olsa da yapılan bazı olumsuz eylem ve düşünceler bize eksi yönde bir etki edebilmektedir. Peki başarı yolunda yorgunluk hissini arttıran düşünceler nelerdir?
1.Sorun odaklı düşünmek.
2.Yaşanan olumsuz deneyim ve sonuçları felaket haline getirmek.
3.Süreç içerisinde elde edilen öğreti ve başarıları görmezden gelerek, başarıyı sadece süreç sonundaki neticeye bağlamak.
Yukarıda bahsetmiş olduğum durumlar, kişilerin hayat yolculuğunda psikolojik sağlamlık anlamında kendilerine en çok yorgunluk veren ve beraberinde kişilerin umutsuzluk duygusunu da arttıran temel düşünce kalıplarıdır. Bu düşünce kalıpları dışında olumlu benlik saygısı ve öz yeterlilik duygusunu geliştirmek ise kişilerin kendi elindedir diyebilirim. Hayat bir yolculuksa bu yolculukta hayata karşı takındığımız tutum ve tavır bir aynadır. Bu ayna ise bizlere, düşünce dünyamıza bağlı olarak daha etkili bir şekilde geri dönüt sağlayacaktır.
Bu kadar kelam ettikten sonra ezcümle şunu söylemek isterim: Sevgili dostum, ne kadar yorgun düşsek de yarınlara inancımızı hep yüksek tutalım. Nasıl,en karanlık zaman güneş doğmadan önce ise, en acı dolu en sıkıntılı zamanlar da umutlar için verilen emeklerin meyvesini alacağımız zamanlardan öncedir.
Psk. Dan. Mehmet Emin Keklik