Öğretmenlik mesleğini kendi isteği, yapacağı işin içeriğini bilerek seçen her insanın şöyle ya da böyle bir derdi vardır. Mesleğin en temelindeki evrensel dert bir şey öğretmektir. Ne öğretilmeli, nasıl öğretilmeli, neden öğretilmeli? Bunlar işi eğitim öğretim olsun olmasın her düşünürün bir şekilde kafa yorduğu sorulardır. Öğretmenin ise yaptığı her eylemin gerekçesini oluşturma zeminidir.
Neyi nasıl ne kadar yapacağına karar vermiş öğretmenin işi bu kadar kolay değildir. Eğitim öğretim ortamının hayatın bir parçası olmaktan ziyade bizzat duygu ve düşüncelerin, dolayısıyla yaşanmışlıkların zemini olmasından dolayı hayatın kendisidir. Bu beraberinde her zaman çözüm bekleyen sorular, sorunlar getirmektedir. Alanına duyarlı her öğretmen de bu sorunları kendine dert etmektedir. Ve diyebilirim ki derdiniz varsa proje yazın!
Peki derdimize derman olması adına proje bize ne katacaktır?
Öncelikle projenin kendi doğası gereği, bir sorunun çözümüne yönelik seçenekler üretmeyi gerektirir. Bulunulan ortamda bir sorunu görmüş olayı, bundan rahatsız olmayı ve buna dair bir şeyler yapma isteğini de… Nihayetinde çevremizde birçok sorun mevcut olmakla birlikte her soruna duyarlılığımız yoktur. Duyarlılık olsa bile bunu ben çözemem veya önceliklerim faklı gibi, bu ve buna benzer sebepler ile sorunlara hiç dokunmadan o çevrede yer almak mümkün.
Proje bir ekip çalışması gerektirir. Bir ekip ruhu ile karşılıklı tecrübe, fikir alışverişi ile süreç sürdürülebilir.
Proje yeni fikirler ürütmeyi gerektirir. Sorunlara çözüm üretmek, farklı bakış açıları ile ancak mümkündür. Sorunu oluşturan düşünce tarzından uzaklaşmadan, onun sınırlarından çıkmadan bir soruna çözüm üretmek mümkün değildir. Ancak yaratıcı yapıcı düşünce ile görünmeyeni görmek, yeni seçenekler ortaya koymak ile bu mümkün olabilir.
Proje yeni yöntem ve teknikleri kullanmayı teşvik eder. Yeni fikirler, yaratıcı çözümler yanında farklı yöntem ve teknikleri kullanmayı da getirir.
Proje planlı programlı olmayı gerektirir. Projenin ana tanımı içerisinde yer alan bu önemli husus başarı ile sonuçlanan hiçbir şeyin tesadüf olmadığını da ortaya koyar. Başı sonu belli olan, ana ve ara faaliyetleri itina ile düşünülüp tasarlanmış, her etkinliği tarihsel olarak sıralanmış bir proje çalışması genel amaç yolunda ilerlemek için tek yoldur.
Proje ileriyi düşünerek hareket etmeyi gerektirir. Öngörülü olabilme, yapılan bir eylemin faaliyetin sonucunu düşünme vesilesi ile proje döngüsü verimini sağlamaktadır. Aksi halde proje faaliyeti adına yapılan her şey birer temenni olmaktan öteye gidemez. Sorunlara çözüm üretirken iyi niyetli olmak önemli olmakla birlikte tek başına yeterli değildir. Mantıklı olmak, neden sonuç ilişkisi kurarak geleceğe dair gerçekçi beklentiler oluşturmak önemlidir.
Proje başarıları paylaşmayı, görünür olmayı teşvik eder. Proje döngüsü bireysel başarıdan ziyade ekip başarısını destekler. Böylelikle başarılar daha görünür olması için ekipçe emek harcanır. Paylaşılan başarılar bir başkasına umut olabilmekte, alanında sorunlara duyarlılığı olan öğretmene örnek teşkil edebilmektedir.
Proje yeni projelerin üretilmesini teşvik eder. Bir soruna çözüm bulmak klasik deniz yıldızı hikayesindeki tek bir deniz yıldızını denize atmak gibidir. Denize her atılan yıldız çok kıymetlidir ve atılmayı bekleyen her yıldız da aynı özeni emeği şansı hak eder. Bu da hayatın en doğal hallerinden biri olan döngüsü gereği her çözüm başka sorunlara zemin hazırlar. Ne sorunlar ne çözümler biter. Burada önem teşkil eden husus derdi olan öğretmenin bir yıldız için daha umudunun inancının ve gücünün olmasıdır.
Dilerim denize sayenizde kavuşan yıldızınız çok olur!
Tüm derdi olan öğretmenlerime saygı ve sevgilerimle…