”Ben çocuğum, oyun hamuru değil. Beni şekillere sokmaya çalışma. Ben senin yansıman değilim. Bireysel farklılıklarıma saygı duy. Ezberlerin içinde nefes almama izin ver. Beni bütün renklerimle sev ve kabullen.” Çocuklar çoğu zaman bunları dile getirmez. Biz mi? Biz de çoğu zaman davranışlarla kendini açık eden bu sözleri duymazdan geliriz.
Dünyadaki en baskın ve gelişmiş tür olan insan pek çok özellik bakımından birbirinden farklıdır. Revize edilmiş bu çağda, artan bireysel farklılıklar her ne kadar ilk etapta fiziksel olarak düşünülse de dünya görüşü, değer yargıları, toplumsal normlar, psikolojik ve bilişsel süreçler, sosyal yaşam vb. birçok alandan etkilenir. Eğitim alanında kilit noktalardan biri olan bireysel farklılıkları orta ve ileri çocukluk (6-11) yaş döneminde inceleyelim. Bu evrede temel amacımız çocuğa okuma-yazma ve aritmetik beceriler sağlamanın yanısıra duyuşsal alanlar göz ardı edilmeden geliştirilen öz kontrol becerisidir. Sosyal ortamı artan ve okul çağında olan çocuktan davranışlarını, duygularını kontrol etmesi ve düzenleyebilme becerisi kazanması beklenir. Bu dönemde kendini gerçekleştiren bireyler olma yolunda ciddi adımlar atılır. Kendini gerçekleştirmenin bir süreç olduğu ve yaşam boyu devam edeceği unutulmamalıdır. Bu bireylerin münzevi bir yaşam sürmesi beklenmez. Carl Roger kendini gerçekleştiren bireylerle yaptığı çalışmalarda bir amaca ulaşırken karşılaştığı sorunlara karşı dirençli olduklarının altını çizer. Böylesine yüksek duyarlılığa sahip, iletişim ve bağdaşım düzeyleri yüksek çocuklar yetiştirmek isterken onları sınıflandırmak, farklılıklara saygı duymamak, çoğu zaman yanlış ve yok saymak malesef mantık süzgecinden geçemez.
Çocuklarımız bütün farklılıklarıyla birer gökkuşağıyken neden tek bir renge odaklanıyoruz ?
Bunu yaptığımız yetmiyormuş gibi siyah görünce gözümüzü kaçırıyor, beyazı renkten saymıyoruz. Oysa farklı olana yanlış diyebilmek ne kadar kolay değil mi ? Klişeleri, kişiselleştiren de klişe haline getiren de toplumdaki evrensel yanlış algısıyla birlikte insanın kendisidir. Sizi mutlu eden her şey şahsi doğrunuz olmalıdır. Siyah, seveni için doğrudur. Siyaha haksızlık eder insanlar. Oysa siyahtır beyazı bu kadar ön plana çıkaran. İki farklı yöne doğru koşuyorlar gibi görünseler de ayırmak zordur. Kalıp yargılardan uzak duralım. Herkesin baktığı yöne kendi doğrularımızla bakmayı seçelim. Siyah bir kağıtta beyaz bir nokta olmaktansa fark yaratın ve o siyah kağıt olun.
Büyük bir hayranlıkla baktığımız gökkuşağının tek renkten oluşmadığını hepimiz biliyoruz. Masallara konu olan gökkuşağının gösterişi birbirlerine üstünlük sağlamadan, farklılıklarıyla bir bütün olabilmiş renklerin uyumudur aslında.
Öğretmenler ressamdır. Bütün renkleri biraraya getirerek şaheserler yaratırlar algısını artık silelim lütfen. Her çocuğun farklı bir renk olduğu doğru fakat biz sadece fırçanın nasıl tutulacağını gösteren birer yol göstericileriz. Kimin hangi renkle güzellikler yaratacağına sınırlar çizmemeliyiz.
Değişen dengeler bize bakmak ve görmek arasındaki o ince çizgiyi öğretti. Peki biz baktığımız çocukları ne kadar görebiliyoruz ?
Akademik başarının oluşturulması ve devamlılığının sağlanması için her çocuğa farklı açılardan bakılması önemlidir. Bu süreçte bireyi tanıma teknikleri yardımıyla uygun öğretim yöntemlerine yönelim sağlanmalıdır. Sınıf ortamında bazı çocukların görsel zekasının daha gelişmiş olduğunu görürken bazıların ise dilsel(sözel) gelişiminin daha ileride olduğunu fark ederiz. Öğrencilerin gelişim düzeyleri farklıdır. İlgi alanları ve ön öğrenmelerine bağlı olarak derse katılımları da farklılık gösterebilir. Bu noktada en önemli husus onlara eşit şans tanımak ve somutlaştırmalardan, benzetmelerden yaralanmak olacaktır. İşlenen içerik mutlaka bireysel farklılıklara uygun olarak zenginleştirilmelidir. Sözcükler özenle seçilmelidir. Dil öz saygıya zarar vermemelidir. Örneğin; ” Sen çok tembel bir çocuksun” yerine ”Bugün ödevlerini yapmamışsın.Neden?” demek istenmeyen davranışlarda öz saygıyı korumaya yardımcı olur. Kişi ve davranışın birbirinden ayrılması sağlanır. İyi bir dinleyici olunmalı, çocuğun fikirlerine saygı duyulduğu hissettirilmelidir. Böylece kendini daha iyi ifade edebilmesine fırsat sunulmuş olur.
Çağdaş eğitim anlayışında çocuğa kazandırmak istediğimiz bilgi, beceri ve tutumlara ulaşmamızın en sancısız yöntemlerinden biri de yanlış yapmaktan çekinmeyen çocukların gölgesinde gerçekleşir. Potansiyelinin ve kalıp yargıların dışında bireysel farklılıklar gözetilerek yetiştirilen çocuklar yaşam boyu sürecek bir bilgi yolculuğuna çıkar. Her alanda hayatlarına ve kalplerine dokunduğumuz bütün çocuklar özverili davranılmayı hak eder.
Unutmayalım ki güneşi hayatlarına çevirdiğimiz çocuklar geleceğe ışıklarını elleriyle dağıtacak.
Sevgilerle…