Kültür, “millet” kavramını oluşturan en önemli unsurdur. Geniş tanımıyla kültür; bilgiyi, sanatı, ahlâkı, örf ve âdetleri, insanın içinde yaşadığı toplumdan kazandığı bütün kabiliyet ve alışkanlıkları kapsayan, atalarından kendilerine miras bırakılan maddi-manevi değerler bütünüdür. Kültür, entelektüel ve soyut olduğu için, maddileştirilemez. Ama madde kültürel olabilir; görülebilir ve dokunulabilir olan şeyler, kullanımları, şekilleri, dokuları, maddeleri, renkleriyle kültüreldir. Maddi kültür denilen bu kültürün içine, yalnızca onlarla sınırlı olmadığı unutulmaksızın, binalar, anıtlar, giysiler, mobilyalar, mezar taşları, taşıma araçları, müzik aletleri, oyuncaklar, yemek yeme ve pişirme araçları, kozmetikler, silahlar, tapınaklar, çitler, çiftlik planları, yerleşme kalıpları ve dekoratif eşyalar gibi çok çeşitli şeyler girer. Maddi kültür, kültürün yüksek derecede anlatımıdır.
Halk kültürü ise, halkın ortak olarak dilden dile kuşaktan kuşağa yüzyıllardır sözlü olarak aktarmış ürünlerini içine alır. Halk kültürü halkın dil, kültür, duygu, düşünce ve beğenisiyle oluşturup yaşatılan, geçmişten günümüze gelmiş, toplum, insan ve doğa gerçeğiyle şekillenmiştir. Maddi Kültür içinden seçilmiş zengin bir çeşitliliğe sahip unsurlara, maddi olmayan kültür unsurları (yani bunların haritalanabilir olanları) da eklenmiştir. Folklor da dâhil, maddi olmayan kültürler halk şarkıları, peri masalları, inançlar-batıl inançlar, alışkanlıklar, dille ilgili özellikler (aksanlar, olağan olmayan terminoloji vb.) gibi büyük bir çeşitliliğe sahip unsurlardır ve yazılı ya da sözlü olarak geleneğin bir parçası halinde nesilden nesile geçerler. Eugene Wilhelm tarafından ortaya atılan “halk coğrafyası” da “halk yaşantısının mekânsal kalıplarının incelenmesi” olmaktadır.
Halk kültürünün önemli unsurlarından biri de çocuk oyunlarıdır. Aletli veya aletsiz olarak nitelendirilebilen çocuk oyunlarının çocuklar üzerindeki önemi düşünüldüğünde, çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimini destekleyen, onu sosyal ve duygusal anlamda geliştiren, kendine has kuralları olan bir aktivite olduğu görülmektedir. Çocuklar, gönüllü olarak katıldıkları bu etkinliklerde bir yandan eğlenirken diğer yandan kişiliğini şekillendirmekte, dürüstlük, yardımlaşma, kazanma-kaybetme gibi olguları öğrenmektedir. Çocukluk döneminin insan hayatının en önemli dönemi olduğu belirtilerek, genel olarak bireylerin doğduğu andan başlayıp 10-11 yaşına kadar devam eden bir süreci kapsadığı ifade edilmektedir. Genellikle yetişkinler çocuk oyunlarını, çocuklarının hoşça vakit geçirmelerine yardımcı olan, eğlenceli, ancak, amacı olmayan etkinlikler olarak düşünmektedir. Oysa oyun, çocuğun yaşamında önemli işlevi olan bir olgu ve çocuğun önemli bir görevidir. Oyun, kendiliğinden ortaya çıkan, hedefi olmayan ve mutluluk getiren serbest bir etkinliktir. Oyun, çocuğun iç dünyasını dıştaki sosyal dünya ile birleştirmesine yardım etmektedir. Oyun sırasında çocuklar; duyu-hareket ve biliş becerilerinin birçoğunu vurgulamakta ve denetlemekte, ayrıca kavramları, toplumsal farkındalığı ve toplumsal davranışları geliştirmektedir. Çocuklar oyun sürecinde tüm bedenlerini ve zihinsel aktivitelerini etkin olarak kullanmakta, oyuna dâhil olmaktadır. Oyun, çocukların bedensel ve zihinsel gelişimlerini sağlamanın yanı sıra onların kişilik ve karakter yapılarının gelişmesini destekleyerek topluma uyum sağlamalarını da kolaylaştırmaktadır. Çocuğun oyun içindeki tavrı, kurallara ilişkin tutumu, oyun içinde etkin olması, liderlik yapması ya da pasif olarak oyuna katılması onun gelecekteki kişilik ve karakterine yönelik ipuçları taşımaktadır. Çocuğun sosyal anlamda gelişimini desteklediği gibi onun fizyolojik, biyolojik, psikolojik, dil, akıl, sosyal, duygusal ve motor becerilerinin gelişimini de olumlu anlamda desteklemektedir. Çocukluk döneminde oynanan oyunların çocukların gelişimindeki önemi, geçmişten günümüze uzanan çizgide çocuk oyunlarının onların zihinsel, fiziksel, sosyal ve psikolojik alanlardaki gelişimlerine yaptığı katkılar eğitimcilerin de ilgisini çekmiş ve çocuk oyunlarının eğitimde kullanılmasına ilişkin görüşler ortaya çıkmıştır. Bu görüşler doğrultusunda günümüzde özellikle pek çok anasınıfı ve eğitimin ilk basamağında bulunan kurumlarda çocuk oyunları etkin şekilde bir tür öğretim yöntemi olarak kullanılmaktadır. Yani geçmişte oynanan çocuk oyunları informal anlamda çocukların gelişimlerini desteklerken artık daha formal bir boyutta ve bilinçli olarak kullanılmaktadır.
Oyunlar, içinde yaşanan kültürün yapısının ve özelliklerinin yorumlanabilmesini sağlayan bir penceredir ve kültür araştırmalarının en önemli örneklerindendir. Bu oyunlar gelişi güzel ortaya çıkmamış olup yüzyıllar boyunca süre gelen kültür harmanlanmasının sonucunda ortaya çıkmaktadır. Ancak günümüzde geleneksel çocuk oyunları unutulmaya yüz tutmuş kültür öğeleri arasında sayılmaktadır. Oyunların unutulmasında teknolojik gelişmelerle birlikte sanal ortamda oynanan oyunların artması rol oynamaktadır. Teknolojik araçların yaygınlaşması, çocukların ve gençlerin sosyalleşmesinde olumsuz etki yaratmaktadır. Halk kültüründe var olan çocuk oyunları ise çocukların birlikte daha güzel zaman geçirmelerine ve psikomotor becerilerinin artmasında rol oynamaktadır. Sosyalleşme ve öğrenmede en önemli ve temel başlangıçlardan biri olan çocuk oyunları, en değerli kültürel miraslar arasında yer alıp farklı coğrafyalarda yaşayan, farklı dilleri konuşan insanlar arasında sınırlar olsa da önem arz etmektedir. Ayrıca çocuk oyunlarında kullanılan malzeme ve onlara yüklenen sembolik anlamlar ile belli bir yörede yaşayan insanların yaşadıkları coğrafyayla ve birbirleriyle kurdukları ilişkilerden kültürler arası etkileşimlere; ekonomik faaliyetlerinden gelenek ve göreneklerine kadar birçok alanda zengin ipuçları sunmaktadır. Bu oyunlar günümüzde, geçmişe nazaran popülerliğini yitirse de çalışmanın hedefi, bu popülerliğin tekrar kazandırılmasına yardımcı olmaktır.
Türk Halk Kültürü; Beştaş, Çelik çomak, Bom, Dokuztaş, Bilye, Deve cüce, Elim sende gibi onlarca geleneksel çocuk oyununun bulunduğu çok zengin bir oyun içeriğine sahiptir.
Pandemik bir salgının yaşandığı ve insanların evlerine hapsolduğu, tüm eğitim öğretim faaliyetlerinin uzaktan eğitim şekline dönüştüğü şu günlerde; çocukların evlerinde can sıkıntısına ve teknolojik mahkûmluklarına karşı en iyi alternatiflerden bir olarak geleneksel çocuk oyunlarının evlerde oynanması gösterilebilir. Basit malzemeleri ile kültürümüze ait birçok çocuk oyunu, evde kardeşlerin ve ebeveynlerin birlikte oynayabilecekleri içerikleri ile geleneksel çocuk oyunları, kültürel mirasın korunması ve aktarılması açısından da oldukça önemli bir pay sahibi olarak görülmelidir. EBA üzerinden yapılan uzaktan eğitimler kapsamına kolaylıkla alınarak, malzemelerin yapımı ve oyunların oynanma şekilleri ile birlikte kısa bir kültürel geçmiş bilgilerinin verileceği programların yapılması, çocukların da ilgisini çekecektir. Ayrıca malzeme yapımı aşamasında el becerilerini geliştirirken evde boş zaman faaliyeti açısından da kazanımı yüksek bir etkinlik olarak kültürel mirasın aktarımına katkıda bulunacaktır.