Bu resim geçtiğimiz aylarda sıklıkla sosyal medyada paylaşıldı, beğenildi ve yazıyı yazan öğretmen defalarca tebrik edildi. Bu vesileyle ben de kendisini tekrar tebrik ediyorum. Öğretmen arkadaşımı dışında bırakarak bu resmin anlattığı kaynaştırma uygulamasını da masaya yatırmak istiyorum. Çünkü istisna değil ve ülkenin herhangi bir okulunda rahatlıkla karşılaşabileceğiniz kadar bizi yansıtıyor. Resme başka bir açıdan bakarak anlattıklarını şöyle de okuyabiliriz:
- Bu okulda BEP(Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı) birimi işlememektedir. Kaynaştırma öğrencisinin devam ettiği her okulda kurulması yasal olarak zorunlu olan bu birim öğrencinin eğitsel performansına göre gerekli düzenlemeleri yapacak ve uygulanmasını denetleyecek birinci derecede sorumlu birimdir. İçerinde bir müdür yardımcısı, rehber öğretmen, özel eğitim öğretmeni, sınıf öğretmeni ve öğrencinin velisi mutlak suretle bulunmak zorundadır.
- Bu öğrencinin gerçek bir BEP’i bulunmamaktadır. Gerçek bir BEP’te öğrencinin mevcut performans düzeyi, sınırlı olduğu alanlar, uzun ve kısa dönemli amaçlar, engel türüne ve öğrencinin ihtiyaçlarına göre gerekli düzenlemeler, (ortamsal, ders işlenişinde ve değerlendirmede) gerekli uyarlamalar, değerlendirme sürecinin nasıl işleyeceği, bu süreçlerde görev alacak kişiler net olarak belirtilir. Bu örnekte böyle bir BEP varsa bile gerçek yaşamda bir karşılığı bulunmamaktadır.
- Bu öğrencinin eğitim hakkı engellenmektedir. Anayasal bir hak olmanın ötesinde insan olmaktan gelen bir hak olan eğitim hakkının engellenmesi ciddi bir suçtur ve yasalarımızda bu suçun karşılığı bulunmamaktadır! Belki de bu yüzden “görmediği için anlamıyor” gibi mantık oranı yüksek(!) cümleler kurulabilmektedir. Hem de öğretmenler tarafından. Basit bir takım düzenlemeler ile sınıf müfredatını eksiksiz takip edebilecek bir öğrenci göz göre göre eğitim sisteminin, toplum yaşamının, iş yaşamının bir bütün olarak hayatın dışına itilmektedir.
- Bu öğrencinin ailesi haklarını bilmemektedir. Tüm öğrencilerin olduğu gibi özel gereksinimli öğrencilerin de eğitim süreçleri aileleri de içerecek şekilde planlanır ve yürütülür. Tabi bir farkla… Tipik gelişen bireyler yani amiyane ve yanlış tabirle “normal” çocukların eğitim müfredatları üzerinde ailelerin fazla bir tasarrufu bulunmamaktadır. Bazı sınırlı örneklerde seçmeli ders belirlenirken ailelerin görüşlerinden yararlanılır. Çoğunlukla bu da yapılmaz. Bunun dışında ailelerin süreçte belirleyici etkileri ne yazık ki bulunmamaktadır. Özel gereksinimli bireylerde ise kaynaştırma ortamlarında büyük oranda okul müfredatlarını takip etseler de yukarda bahsettiğimiz türden düzenleme ve uyarlamalar için aile görüşü alınır, aileler zaten BEP biriminin parçasıdırlar ve ailenin onayı alınmaksızın öğrencinin BEP’i uygulamaya giremez! Kısacası aile her aşamada eğitim sürecinin planlanmasında ve değerlendirilmesinde sürecin içerisindedir. Elbette ki bu bahsettiğimiz ideal olan ve genellikle kâğıt üstünde kalan bir uygulamadır. Bu örnekte belli ki uzun eğitim süreci boyunca kenarda kalmış, kaynaştırma sürecinin en temel gerekleri bile yerine getirilmemiş, özverili ve istekli bir öğretmene tesadüf edene kadar eğitim hakkından en alt seviyede bile faydalanamamış bu öğrenci için ailesi/velisi de sürecin seyrini değiştirecek bir müdahalelerde bulunmamış ya da bulunamamıştır. Muhtemeldir ki aile haklarını bilmemekte, birçok örnekte olduğu gibi sanki bir lütufmuş gibi çocuğunun okula alınmasına bile sevinir bir durumdadır. Oysa örnekteki İngilizce öğretmeninin yaptığı düzenlemeler ve yukarıda yazdıklarımız öğrencinin yasal haklarıdır. Bunu bilen aile en geç BEP değerlendirme toplantısında ve hatta daha erken bir süreçte müdahale edecek ve sürecin doğru işlemesi için gerekli adımların atılması için gerekli girişimleri başlatabilecektir.
- Bu okul denetlenmemektedir. Böylesi bir süreç yıllara yayılmış olarak sürüp giderken ve öğrenci en temel haklarından olan eğitim hakkından yararlanmazken sanıyoruz ki bu okul bu konuda şaşırtıcı bir şekilde hiç denetlenmemiştir. Yoksa bu durumun görülüp ve bilinip bu noktada üst makamların da bir şey yapmadığını düşünmek gerekir ki bu korkunç olurdu. Hatta kaynaştırma süreçlerinin ve bir bütün olarak özel eğitimin kaderine terkedildiği eleştirisi haklı kabul edilmesi gerekirdi ki bunu da düşünmek istemiyoruz. Kaynaştırma öğrencileri derse giren öğretmenler, BEP birimi ve Rehberlik Araştırma Merkezi tarafından düzenli değerlendirilmelidir.
- Herşeye rağmen vicdanlı öğretmenler vardır ve özveriyle çalışmaktadırlar. İşte bu öğretmenler öğrencilerin kaderine dokunmakta, onların hayatlarını değiştirmektedir. Her şeyden önce öğrenciye değerli olduğunu ve başarıya ulaşabileceğini göstermektedirler. Öğrenilmiş çaresizlik çemberini hem öğrenci açısından hem de daha önemlisi özel gereksinimli öğrencilere yeteri kadar inanmayan meslektaşları açısından kırabilmişlerdir. Bu ikincisi daha önemlidir çünkü bu yolla çok daha fazla öğrencinin kaderine dokunmak mümkündür.
- Vicdanlı, özverili, çalışkan ve inatçı öğretmenler her zaman bir noktada ortaya çıkar, çıkmıştır ve aksine inanmak için bir nedenimiz yoktur. Ancak herhangi bir öğrencinin eğitim hakkından yararlanması böylesi tesadüflere kaldıysa ortada ciddi bir sorun var demektir. Bu sorun kaynaştırma süreçlerinin planlı, öncesi esnası ve sonrasıyla birlikte değerlendirildiği, tüm paydaşların ortak hedeflere yönelik çalıştığı ve eğitim hakkının standart ve sıradan bir şekilde istisnasız tüm öğrencilere eşit değil ama adil bir biçimde sunulduğu bir sistem haline gelmesiyle mümkündür. Bu da tabii ki sadece kaynaştırma süreçlerini değil eğitim sisteminin tümünü ilgilendiren çözülebilir bir sorundur.
Bora AKDEMİR
Özel Eğitim Uzmanı