1. Anasayfa
  2. Bilgi Bankası

Gelişimin Genetik Temelleri ve Eğitimdeki Yeri

Gelişimin Genetik Temelleri ve Eğitimdeki Yeri
0

Davranış üzerine etkileri olan genetik, hücrelerimize kodlanan DNA’nın taşıdığı evrimsel geçmişle bağlantılıdır. Yani DNA’mızı sadece bizim dünyaya gelmemize aracılık eden anne ve babamızdan almayız. Söylemek istediğim bu DNA’nın bizim bir tür olarak bizden önce geleni türlerden miras aldığımız bir molekül olduğudur. Hepimiz ebeveynlerden miras olarak alınan birer genetik kod taşıyoruz. Yani döllenmiş yumurta insan kodunu taşıması sebebiyle bir balık ya da file dönüşmüyor. Gelişimin genetik temellerine baktığımız zaman üç ana unsur görünüyor.

  • İşbirlikçi gen
  • Genler ve Kromozomlar
  • Genetik ilkeler

İşbirlikçi Gen

Hepimiz yaşamımıza döllenme ile oluşan tek hücre olarak başladık. Bu hücrelerden her biri 3-5 milyar yıllık evrim tarihinin bir kısmıyla bağlantılı orijinal kodun bir kopyasını içeriyor. Bu hücreden oluşan bir insana düşünecek şekilde büyümeyi düzenleyen talimatları barındırıyor. Bu talimatlar genlerle taşınıyor. Her bir insan hücresinin çekirdeği DNA’nın oluşturduğu ipliksi yapılar olan kromozomlar içerir. DNA spiral sarmal yapıda karmaşık bir molekül olup genleri taşır. Genlerde kalıtsal bilgi birimleri olan kısa DNA parçalarıdır. Bu kodlar hücreleri çoğalmaya ve proteinleri birleştirmeye yönlendirerek bizi insan yapan özelliklerin temelini oluşturur. İnsan organizmasının oluşumunu parlatan proteinlerin yaratılması için eksiksiz gelişimsel talimatlar setinin haritasını çıkarmak için yapılan İnsan Genom Projesi çalışmaları aynı zamanda gelişimsel temellerin düzenlenmesi konusunda çok önemli bir adım olmuştur. Yakın zamanda önceleri 30.000 olarak belirlenen gen sayısı 20.500 olarak tespit edilmiştir. Yine önceleri her genin bir proteini kodladığı bilgisi de değişiklik göstermemiştir. Şu anda genlere göre daha fazla proteine sahip olduğumuzu, bu nedenle de genler ve proteinler arasında karşılık olmadığını biliyoruz. Yani her gen otomatik bir şekilde sadece bir proteine dönüştürülemez. Bir genin protein moleküllerini bir araya getirmek için aktifleşmesi bir çeşit iş birliğidir. Ayrıca genlerin faaliyeti çevreden etkilenir. Örneğin kanda dolaşan hormonlar hücreye girip genleri harekete geçirip durdurmayı sağlayabilirler. Hormonların akışı da ışık, gün uzunluğu, beslenme ve davranış gibi çevresel koşullardan etkilenirler. Yapılan bazı çalışmalarda gelişimin erken aşamalarında yaşanan deneyimlerin gen ifadesini değiştirebildiğini ve bu ifadenin de diğer davranışı etkileyebileceğini ortaya koymuştur. Buradan anlıyoruz ki geçmiş yaşantılarımız da   gerek aile de ve gerekse sosyal çevremizde maruz kaldığımız ya da gösterdiğimiz davranış biçimleri genlerimizin üzerine etkilidir. Bu değişimlerin yarattığı protein farklılıklarının da doğurduğu sonuçlar gelecek yaşantımızı etkileyecektir. O halde bir öğretmenin öğrenci üzerindeki davranışları onun gelecek yaşamında kodladığı davranış kalıplarına etki etmektedir. Eğitimde istendik davranış değişikliği yaratmanın yolu da ortaya konan planlı programlı eğitim politikaları ve öğretmen eğitimleri ile sağlanabilmektedir. Aslında asıl   olan insanın eğitim modelindeki yerini belirleyecek olan davranış kalıplarının küçük yaştan itibaren gerek ailede ve gerekse okulda verilmesinin sağlanmasıdır. Bu yüzden yaşam boyu gelişim yaklaşımı benimsenmeli aileler ve toplumun da okul evreniyle eğitim modeline dahil edilmesi gerekir. Bu kapsamda ortaya konan okullar hayat olsun projelerinin davranış biçimindeki değişikliklere sağlayacağı katkıların yadsınamaz olduğu bir gerçektir.

Genler ve Kromozomlar

Genler nesilden nesile geçmeyi mitoz, mayoz ve fertilizasyon ile sağlamaktadır.  Vücudumuzdaki sperm ve yumurta dışındaki tüm hücreler 23 çift halde düzenlenmiş 46 kromozom içerir ve mitozla çoğalırlar. Ancak yumurta ve sperm hücrelerini (ya da gametleri )farklı bir bölünme tipi olan mayoz sağlar. Bu bölünme sonucu oluşan hücreler 23 adet eşlenmemiş kromozom taşırlar. Fertilizasyon sırasında ise bir yumurta ve bir sperm zigot olarak anılan tek bir hücre yaratmak için birleşirler. Bebeklerde iki ebeveynin genlerinin bir araya gelmesi toplum içindeki genetik değişkenliği arttırır. Bu durum doğal seçilimin üzerinde çalışacağı yeni gen kombinasyonları yaratarak nesile fayda sağlar. Tek yumurta ikizleri aynı zigotun kopyaları iken çift yumurta ikizleri birbirinden farklı zigotlardır. Bir başka değişkenlik yaratan kaynağı da DNA’dır. Olasılıklar radyasyon gibi çevre koşulları ile değişebilir. O halde çevresel koşullar ve genom yapısı bizi diğer insanlardan farklı yapan unsurları oluşturmaktadır. Elbette eğitim modelleri tasarlanırken sadece bireysel özellikler değil çevresel koşullarda daha yapıcı istendik davranış rollerinin ortaya çıkmasında yardımcı olacaktır.

Genetik İlkeler

Bir genotipin belirli bir fenotipi yaratması nasıl gerçekleşir? Bununla ilgili bir çok bilinmeyen olmasına rağmen baskın çekinik genler, cinsiyetle bağlantılı genler, genetik damgalama ve polijenik olarak belirlenen özellikler ele alınabilir. Baskın-çekinik gen ilkesine göre bazı durumlarda çift halindeki genlerden biri her zaman etkisini gösterir. Baskın olan bu gen çekinik olan genin potansiyel etkisini bastırır. Cinsiyetle bağlantılı genler, cinsiyet genleri X ve Y ‘dir. Kromozom üzerinde taşınırlar. Bir mutasyon X üzerinde olduğunda X’ le bağlantılı mutasyon etkisi görülür. Genellikle kadınlarda bu mutasyonu bastıran ikinci bir X olduğundan kalıtım etkisi daha çok erkeklerde görülür. Cinsiyetin erkek olmasını sağlayan Y kromozoma ait mutasyonlar da erkek üzerinde etkilidir. Genetik damgalama da kimyasal sürecin gen çiftinin bir üyesini susturmasıyla diğeri aktif kalır. Bu durum insan gelişiminde önemli bir durumdur. Polijenik kalıtıma göre bir çok özellik pek çok farklı genin etkileşimi ile ortaya çıkar. Sadece bir kaçı tek bir gen ya da gen çiftini yansıtır. Bu durum özellikle davranışlarda, hastalıklarda ve gelişmede çok etkilidir. Aynı zamanda genlerin birbiri ile etkileşimi ve proteinlerin oluşumu ,davranış ve gelişim üzerinde de önemlidir. Çevresel koşulların da genlerin çalışmasının düzenlenmesinde rol oynayacak davranış kalıplarımıza katkı yaptığını anlıyoruz.

Sonuç olarak doğayı temsil etme gücünün en yüksek olduğu ders olan biyoloji dersi küçük yaşlardan itibaren eğitimde yer almalıdır. Biyoloji dersi alan öğrenci kendi vücudunda, çevresinde, doğada meydana gelen, yani bir çok olaya yönelik bilgi ile karşılaşmaktadır. Bu bilgilerin küçük yaştan itibaren uygun yöntemlerle hem teorik hem uygulamalı olarak verilmesi kişinin yapısal ve çevresel davranış ve gelişimine katkı sağlayacaktır. Bu sayede neden sorusunu küçük yaşlarda öğrenen birey yaşama sorgusal bir anlam yükleyerek eğitimde yeni bir bakış açışı sağlayıp, bireysel ve sosyal davranışlarına katkı sağlar. Kişinin psikolojisini düzenleyen biyolojik   davranış temellerini küçük yaştan itibaren edinerek hayat boyu süren bir eğitim anlayışı kazanabilir. Kendini ve yaşamını sorgulama temelli öğrenme yaklaşımıyla yaşam boyu öğrenmeyi keşfeden bireyler topluluğu da geçmişten aldığı mirası sağlam zeminler üzerinde oturtup toplumun geleceğini dizayn eden mimarlar olmaya aday olacaklardır.

Kaynaklar:

  • Yaşam Boyu Gelişim,13.Basımdan Çeviri:Prof.Dr.Galip Yüksel ,2012
Facebook Yorumları

Nurhayat Kayar 14.11.1972 Maçka doğumluyum. Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Eğitimi Biyoloji Öğretmenliği mezunuyum.25 senelik öğretmenim. STEM eğitimi, öğrenci koçluğu ,eğitim danışmanlığı gibi sertifikalarım var.C2 düzeyde ingilizce sertifikam var. Şu an yayında olan "Genesis ve Saklı Gerçekler" , "Zamanı Uyandıran Saat"," Varoluşun Sesi","Nefs Cevher"," Filozof Narval" kitaplarının yazarıyım.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.