Henüz okumaya karar vermediniz fakat kılavuz isteyen köyü de merak ediyorsunuz! İstiyorsunuz ki yazının içeriğini hemencecik öğrenip geçeyim. Fakat bu her zaman böyle kolay değildir. Zihnimize ve kalıplaşmış yargıların dışına çıkmış farklı bir durumla karşılaştığımızda biraz duraklarız!
Bu yazı da size sıra dışı gelmiş olmalı ki hala okumaya devam ediyorsunuz. Şimdi de bu yazının dili ve üslubunun farklı olduğunu düşünmeye başladınız. Bu nedenle hala okuyor ve anlamaya çalışıyorsunuz. Bu çaba ve gayretinizden dolayı sizi tebrik etmek isterim! Çünkü bu zamanda “kimse okumuyor” diye yapılan feryat ve figanlara karşı etkili bir cevap veriyorsunuz. Evet, siz şu an bütün işlerinizi ve sosyal medyadaki bütün paylaşımlara bakmayı ertelediniz ve okuyorsunuz. Çünkü biraz önce siz farkında olarak ya da olmayarak bir karar verdiniz. “Ben bu yazıyı okuyacağım” dediniz ve okumaya devam ediyorsunuz.
Siz de takdir edersiniz ki insanlara zorla bir şeyler okutmanın ne okuyana ne okutana bir faydası olacaktır. Bu bir gönül işi, sevgi ve öğrenme aşkıdır. Bu sevgi ve aşk dışarıdan bir dayatma ve baskı ile gelişecek kadar bayağı değildir. Bu insanın içinde olan ve onu geliştiren, büyüten bir aşktır. Bu nedenle okuma sevgisi de zorla olmuyor ve olmayacaktır. Bununla birlikte kitap okuma kampanyası düzenleyenlere de saygı duyuyorum. Fakat görünen köy kılavuz istemiyor demeyeceğim! Çünkü eldeki veriler bir kılavuza ihtiyaç hissettiğimizi gösteriyor. Neden derseniz; hala kitap okuma oranları istenilen seviyelerde değildir. Bunu ispatlamak için birtakım istatistiki verilerle kafanızı karıştırmak istemiyorum. Ayrıca parkta kitap okuyan Almanlar ile metroda kitap okuyan Japonlara da içten içe kızmıyor değilim! Sosyal medyada ikide bir örnek gösterilip paylaşılmalarını da kıskanıyorum!
Dedim ya bu iş kampanyalar düzenlemekle olmuyor. Hala kitap okuma oranımız düşük ve istenilen seviyelerde olmadığına yönelik yığınca eleştiriye maruz kalıyoruz. Sanki ben okumuyorum bu kitapları diye içten içe suçluluk hissettiğim zamanlar da olmuştur! Eminim sizler de en az benim kadar suçluluk hissediyor olabilirsiniz! Fakat bu yazıyı okumaya başlamak ve devam ediyor olmakla bu eleştirilere cevap verdiğinizi düşünerek kendinizi rahatlatabilirsiniz! Okumak deyince sadece kitap okumak da anlaşılmamalıdır. Gazete, dergi ve internette gördüğünüz yazıları da okuyarak bu eleştirilere kişisel düzeyde cevap verdiğiniz için müsterih olunuz.
Görünen köy hala kılavuz istiyor! Görünen köy kitaplar olsun! Çocuklar da bu köylere ulaşmak isteyen okurlar olsun! Böylece görünen köye çocuklarımızı ulaştırmak için onlara kılavuzluk yapalım! Öncelikle çocuklarda kitap okuma isteği oluşturmak için yetişkinler kitap okumaya başlamalıdır. Çünkü çocuklar kendilerine söylenenleri yapmak yerine anne baba ve öğretmenlerinde gördüklerini yapmak isterler. Sürekli “kitap okuyun” diyerek kitap okumadıklarına siz de kanaat getirmişsinizdir. Şimdi böyle söyleyince çocukların kitap okumadıklarından dolayı kendimizi suçlamış gibi olduğumuzun da farkındayım. Bu kitap okuma sayılarını artırmak için problem dönüp dolaşıp anne babalara ve eğitime gelmektedir. Her sorunu eğitimin çözeceğine dair inancımız güçlü olmakla beraber nedense çözüm konusunda yetersiz kalıyoruz.
Şimdi siz de ben de gücümüzün yetmeyeceği problemlere zaman ayırmak yerine gücümüzün yeteceği konulara odaklanalım. Bu da okuma konusunda bizim örnek olmamızdır. Aslında kitap okuma sevgisi bünyeye bir bulaştı mı onu ayırmak güçtür. Bu nedenle okumayı bitirdikten sonra okumak için bir kitap seçin ve temin edin. Hangi kitabı mı okuyayım diye soruyorsunuz? Bunun için bilgi ve birikimine inandığınız ve güvendiğiniz kişilerden tavsiye kitaplar isteyiniz. Selam ve dua ile.