İnsanın Anlam Arayışı
“Yaşamanı akla uydurman gerekir,
ama bilmezsin akla uygun olan nedir;
bereket eli çabuktur zaman usta’nın,
başına vura vura sana da öğretir.” demiş Ömer Hayyam
2022 yılının ikinci gününde, yazıma başlarken, yeni yılın, siz okurlarıma ve insanlığa sevgi, huzur ve sağlık getirmesini diliyorum.
İnsan en güzel bildiğini anlatır, anlatmaya heveslenir, sanırım. Benimde en büyük iddiamdır “okumak” bu hayatta. 2022 yılının ikinci gününde Viktor E.Frankl’ın “İnsanın Anlam Arayışı” isimli kitabının son sayfasını çevirirken, yazarın gönlünden kalemine, kaleminden bana ulaşan satırları sizlerle paylaşmaya karar verdim.
Yazar bu kitabında, okuyucuya somut örnek yoluyla, hayatın her şart altında, en berbat durumlarda bile potansiyel anlam taşıdığını, basit bir şekilde iletmek istemiş. Kitap yazarın Yahudi toplama kamplarında yaşadığı olaylardan yapmış olduğu çıkarımlardan oluşuyor. Çünkü yazar hayatının anlamını; başkalarının kendi yaşamlarının anlamını bulmasına yardım etmek olarak tanımlıyor.
1905 yılında Avusturya’nın Viyana şehrinde dünyaya gelen yazar, 1930 yılında tıp alanında doktora unvanı aldı. 1937 yılında Frankly, nöroloji ve psikoloji alanında kendi muayenehanesini açtı. 1938 yılında Alman birlikleri, Avusturya’ya girdi; Avusturya Reich’inin kapsamına alındı. Ülke çapında gerçekleşen Kristallnacht ( Kırık Camlar Gecesi ) esnasında Naziler ve iş birlikçileri tarafından Sinagoglar yakıldı, Yahudilere ait evler ve iş yerleri talan edildi. En az doksan bin kişi öldürüldü; yaklaşık otuz bin Yahudi erkek gözaltına alındı ve çeşitli toplama kamplarına gönderildi. 1942 yılında Frankly, eşi, annesi, babası ve erkek kardeşi ile birlikte tutuklandı, Auschwitz kampına gönderildiler. Babası açlıktan öldü, annesi gaz odasında öldürüldü. Hamile eşi yetersiz beslenmeden dolayı yirmi dört yaşında toplama kampında yaşamını yitirdi. Frankly, Kaufering, Türkheim toplama kampına gönderildi ve ölümle yaşam arasında ince çizgi üzerinde iken, bulunduğu kamp kurtarıldı. 1946 yılında mesleğine dönen Frankly, Viyana Nöroloji Polikliniği’nin yirmi beş yıl yöneticiliğini yaptı. 1948 yılında nöroloji ve psikoloji doçenti oldu ve 1960 yılında Harvard Üniversitesinde profesör olarak görev yaptı. Frankly, 1997 yılında, kalp yetmezliği nedeniyle doksan iki yaşında hayata veda etti.
Kendi hayatından yola çıkan yazar Frankly, insanlara hayatın anlamı hakkında bu kitabı miras bırakmıştır. Yazar kampta kaldığı süreci : “ İnsanın kişiliği, sahip olduğu değerleri tehdit eden ve şüpheye iten zihinsel bir karmaşaya yakalanabileceği bir noktaya doğru gidiyordu. İnsan yaşamının ve insan haysiyetinin değerini artık tanımayan bir dünyanın etkisi altında insanın iradesini çalıp, onu, kökü kazınacak, bir meta haline getiriyordu.” diye tanımlıyor.
Aslında gerçekte kamp yaşamında hem bir fırsat hem de içten içe bir meydan okuma vardı. İnsan; bu yaşananlardan, yaşamı içsel bir zafere çeviren bir başarı çıkarabilir ya da tutukluların çoğunun yaptığı gibi mücadeleyi görmezden gelip hayatı bitkisel düzeyde devam ettirebilirdi.
Sadece geleceğe bakarak yaşayabilmesi insana ait bir özelliktir. Nitekim bu bazen zihni bir göreve mecbur etse de varoluşun en zorlu zamanlarında o kişinin kurtuluşudur.
Hayatın anlamı insandan, insana zamandan zamana değişir. Bu nedenle genel bir yaklaşım ile hayatın anlamını tanımlamak imkânsızdır. Logoterapiye göre, yazar hayatın anlamını üç farklı şekilde keşfedebileceğimizi yazar : (1) Bir eser yaratarak ya da bir iş yaparak (2) Bir şey tecrübe ederek veya bir kişi ile karşılaşarak (3) Kaçınılmaz bir ıstırap karşısında ona yüklediğimiz tutum ile.
Hayat anbean yeniden şekillenen ve bizim yüklediğimiz anlamlara göre şekillenen bir bütündür. İnsan var oldukça, anlam arayışı da var olacaktır. Yazar Frankln’in yaşamın genişliğini fark ettiği, kamp günlerinde, yaşamak için sarıldığı bu kitap, insanın iç pencerelerini açan nice anahtar cümleye ev sahipliği yapıyor. Buna istinaden, yazımı Alman filozof Friedrich Nietzche’nin bir sözü ile bitirmek istiyorum “Yaşamak için bir “neden”i olan kişi, hemen hemen her “nasıl”a katlanabilir.