Sahilde kumlar üzerinde yürürseniz ayak izleriniz oluşur. Bu izler dalgaların, yağan yağmurun, esen rüzgârın etkisiyle bir süre sonra kaybolacaktır. Dünyaya milyarlarca insanın ömrü hayatını tamamlayıp ölüp ahirete göçtüğünü belki de unutulup gittiğini biliyoruz. Üniversiteyi bitirip göreve başladığımızdan emekli olana kadar her birimiz çeşitli il ve ilçelerde okul ve kurumlarda farklı görev ve unvanlarla çalıştık çalışmaya devam ediyoruz. Yaş haddine kadar çalıştığımızı varsayarsak kırk yıldan fazla eğitim-öğretim-yönetim görevleri yapıyoruz.
Çok şükür bu zaman zarfında savaş yaşamasak da ki Allah da yaşatmasın inşallah. Âmin. Deprem, sel, salgın hastalık ve ekonomik krizleri bizim kuşak zor günleri de yaşadı. İster böyle zor isterse de normal zamanlarda her birimiz işimizi ve görevlerimizi yaparken çeşitli kararlar alıyoruz. Bu kararların kimisiyle kişilerin ve kurumların geleceği de şekilleniyor. Sadece rutin görevlerimizi yaparak günü kurtarsak kimse de gelip neden yenilikler yapmadın diye hesap sormaz. Aksine yeni işler yaparken hata yaparsanız inceleme-soruşturma geçirebilir belki de ceza da alırsınız.
Devlet mekanizması içinde kaynakları yönetin kişilerin aldığı kararlarla ortaya kalıcı eserler çıkıyor. Bu iş başarılırken çeşitli olaylar da yaşanıyor. Hatta bir süre bunlar hikâye gibi anlatılıp durur. Çünkü bu çalışmada görev alanların emekleri sonucu ortaya güzel bir iş-eser çıkıyor. Bu eser her zaman somut görünür olmayabilir. Sürecin iyileştirilmesi, verimli ve faydalı hatta keyifli hale getirilmesi de bir eserdir. Bu iş falanca zamanında bu hale getirildi denir. Ondan önce şöyleydi böyleydi ne zorluklar çekiliyordur diye anlatılır. Bu da iş hayatına tarihe farklı bir iz bırakmaktır.
Farklı bir şekilde sadece insanların elinden tutan, okumasına, işe girmesine, kariyer yapmasına, yuva-iş kurmasına sebep olan dokunuşlar da iz bırakmaktır. Bu izlerden etkilenenler anlatırsa diğerlerinin haberi olabilir. Yine bunların dışında çalıştığı-yaşadığı ortamlara da renk-neşe ve değer katan tatlı dil-güler yüzle kılık-kıyafetiyle örnek olan geride hoş bir sada bırakan insanlarda hatırlanırlar.
Geçmişte olduğu gibi mesleki ve teknik eğitim yoluyla nitelikli meslek insanlarının yetiştirilmesi konusu hala ülkemizin en önemli meselesidir ve gelecekte de olmaya devam edecektir. Yaşı ellinin üzerinde olan ve bizler gibi bir şekilde yolu mesleki ve teknik eğitim ile kesişmiş, ülkesi için dertlenen insanların sayısı her geçen gün maalesef azalmaktadır.
Meslek liselerinde usta-çırak ilişkisini de kapsayan bir disiplin içinde meslek sevgisi ve ahlakıyla mezunları yetiştirmeyi sadece bir meslek ve iş olarak değil milletimiz için önemli bir vazife bilen atölye ve meslek dersi öğretmeni yetiştiren Teknik Eğitim Fakültelerinin kapatılmış olmasıyla da sahada önemli bu eksiklik net bir şekilde hissedilmektedir. Bizleri yetiştiren ve birlikte çalışma bahtiyarlığına eriştiğimiz meslektaşlarımızı her geçen gün daha fazla arar olduk. Hepsini emeklerini minnetle anıyoruz. O günler hatıralarda birer anı olarak kalırken artık hikâye gibi anlatır olduk.
Meslek liselerimizin, öğretmenlerin, öğrencilerin sayıları her geçen gün artıyor. Ancak maalesef tam tersine mezunlarımızın mesleğinde çalışma isteği ve oranı da azalıyor. Gençlerin neredeyse hepsi üniversite mezunu beyaz yakalı olma peşinde. Sektörde onların yerini göçmen ve mülteciler alıyor. Firmalar, esnaf ve zanaatkârlar çalıştıracak nitelikli meslek insanı bulamadığından ve kalitesinden sürekli şikâyet ederek eskiyi arar oldu.
Birkaç meslekte çıraklık yapmış esnaf/zanaatkâr bir ailenin meslek lisesi mezunu çocuğu olarak Halk Eğitimde, Mesleki Eğitimde ve Meslek Liselerinde öğretmenlikten başlayıp her kademede çalışmış kırk yılını bu işlerin içinde geçirmiş bir kardeşiniz olarak bu hayati konuyu kendime dert edindim. Bu dert bana “Altın Bilezik, Mesleğim Hayatım, İş İnsanları Gözüyle Türkiye’de Mesleki Eğitim, Sihirli Reçete, Balık Ekmek ve Yeteneğim Geleceğim” adıyla altı kitap yazdırdı ve halen de yazmaya devam ediyorum. Rd. Tv. ve sosyal medyada dilim döndüğünce mesleki eğitimde mevcut durumu ve yapmamız gerekenleri anlatmaya çalışıyorum.
İstedim ki! Mesleki ve teknik eğitime hizmet etmiş, emek vermiş, binlerce öğrenci yetiştirmiş onlarca yüzlercesinin hayatına dokunmuş emektarlarımızı, çalışmalarını ve fikirlerini bir kitapta toplayayım. İki veya üç sayfada bize kısaca kendilerini tanıtsınlar, yaptıklarını özetle anlatsınlar, tespit ve tavsiyelerini paylaşsınlar. Birlikte tarihi bir not düşelim ve arkamızda bir hatıra iz bırakalım. Bu niyetle “CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINA İZ BIRAKAN MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM EMEKTARLARI” adıyla yedinci kitabımı onların desteğiyle hazırladım.
Mesleki ve teknik eğitimin emektarları olarak bu kitaba gönderilen yazılarda sadece imla düzeltmeleri yapmaya çalıştım. Az sayıda emektarın makale tarzında ülkemizdeki mesleki eğitim durum tespiti, değerlendirme sorun ve çözüm önerileri olarak yazılan uzun yazıların genel-geçer bilinen bilgiler veren ve ulaşılabilecek kısımları ise kısaltarak özetlemeye çalıştım. Tekrar vurgulanması gereken önemli paragraflar, gerçekleştirilen proje-protokol ve çalışmaları da paylaştım.
Zaman zaman görüştüğüm mesleki eğitim emektarlarıyla istişarede bulundum. Tavsiye edilen kişilerle iletişim kurdum. Yüzkırk kişiye yakın potansiyel hedef kitle listeme WhatsApp üzerinden bilgilendirme yazıları gönderdikten sonra telefon görüşmesi yaparak ulaşarak bu kitaba üç sayfalık bölüm yazmaya davet ve teklif ettim. Ancak konuşurken olumlu bildirim verenlerin yazılarını hazırlayıp göndermeye gelince dört beş hatırlatmaya rağmen gönderemeyenler maalesef bu kitapta yer alma ve tarihe not düşme fırsatını kaçırdılar.
Özellikle artık resmi görevde olmayan mesleki eğitim emektarlarının daha radikal ve açık yürekle cesaretli tespitlerde bulunduklarını göreceksiniz. Mesleki eğitimde rol alan paydaşların çaba ve gayretlerini her fırsatta yazıyor ve paylaşıyorum. Her birine ayrı ayrı tekrar çok teşekkür ediyorum. Ancak bu paydaş temsilcilerinin bir kısmı hala mesleki eğitime duyarsız, bir kısmı sadece konuşuyor ve bir kısmı da hiçbir şey yapmadığı halde eleştiriyor. Böyle yapmayıp herkes elinden geleni yapsaydı bugün mesleki eğitim daha iyi sonuçlar verirdi. Bizler de daha güzel konuları konuşur ve daha iyiyi arayışta olurduk.
Sürekli tekrar ettiğimiz klişe “sektörün beklentileri” için artık sektör temsilcileri ve firma sahipleri lütfen beklemeyin. Devletin Bakanlıkları en üst çatı meslek kuruluşlarıyla işbirliği protokolleri imzaladı. Sizler de bu seferberliğe katılın. En yakın meslek liselerine giderek sürece dahil olun. Gençler nasıl yetişmeleri gerekiyorsa gelin el ele verelim birlikte yapalım. Aksi halde üretimin sürdürülebilir olması gittikçe daha zorlaşacak.
Bu yıl 1-5-9. Sınıflarda uygulamaya başlanan yeni müfredat aslında “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” felsefesi olarak eğitimin tüm sınıf ve kademelerini kapsamaktadır. Öğretim programı temel yaklaşımında “yetkin ve erdemli insan” yetiştirmek için gereken öğrenci profilinde yer alan “ahlaklı, cesaretli, iradeli, sağlıklı, üretken, bilge, estetik, merhametli, sorgulayıcı, vatansever) nitelikler tam da bir meslek lisesi öğrencisini tarif ediyor. Yine “Erdem-Değer-Eylem” çerçevesinde “saygı, sorumluluk, adaletle “Huzurlu İnsan-Huzurlu Aile ve Toplum-Yaşanabilir Çevre” için “Her Gencin Bir Mesleği Olmalıdır”. Beceriler çerçevesinde yer alan eğilimler ve fiziksel beceriler çocukların doğuştan sahip olduğu zihinsel-ruhsal-duygusal-ve fiziksel özelliklerine dayalı bir meslek seçmesi halinde becerilerini en üst düzeye çıkarıp başarılı olacağını ifade ediyor.
Köklerden Geleceğe mottosu mesleki eğitimde kadim kültürümüz değerimiz Ahilik İlkelerini ve Sistemini günümüze uyarlamamız halinde sosyal bütünleşmeye katkı sağlayacak bir anlayışla işleyen (adalet-hikmet-merhamet-iyilik-doğruluk-çalışkanlık-faydalı) olarak güzelliklere kavuşabiliriz.
Beni yakından tanıyan ve birlikte çalışma fırsatı bulduğumuz vefalı emektarlarla yaptıklarımız ve şahsıma ithafen ifade ettikleri güzel sözler için özel olarak teşekkür ederim. Gösterdiğiniz ilgiye vefaya tekrar çok teşekkür eder, sağlıklı, huzurlu, mutlu güzel günler dilerim. Selam sevgi ve saygılarımla…