Motivasyon, Otokontrol ve İrade Eğitimi
0

İnsanların çoğu başarısızlık ve mutsuzluklarının sebeplerini dışarıda aramaktadır. Oysa birçoğunun arkasında yeterli çaba göstermeden hedef ve amaçlardan vazgeçmek yatmaktadır. Eğitim konusunda bir hedefi, hayali ve tutkusu olanların uzun süreli gayretli bir çalışmayı tamamlaması gerekmektedir. Ülkemizde öğrencilik; anasınıfından başlayarak üniversite sonuna kadar devam eden yaklaşık hazırlık sınıfları hariç on yedi yıl sürmektedir. Bu süreç liseye kadar evde anne-baba okulda öğretmenlerin yakın takip ve desteğiyle çoğunlukla sıkıntısız tamamlanır. Lisede artık ergenlik ve gençlik çağının da başlamasıyla aradaki ilişkilerde sorunlar yaşanmaya başlanmaktadır. Toplumsal hayatın içine girerek küçük roller de almaya başlanır. Her okul kademesi ve gelişim çağında otokontrol ve motivasyonu kaybetmeden ilerleyebilmek için irade eğitiminde başarılı olmak da gerekiyor.motivasyon

Spor karşılaşmaları, sinema ve tiyatroya, eğlenceli ve müzikli programlara gitmeye başlayan gençlerin okul arkadaşlıkları yanında gönül arkadaşları da olmaya başlar. Ellerden düşmeyen cep telefonu, internet sosyal medya ve bilgisayar oyunlarına düşkünlük oluşabilir. Giyimine kuşamına ve güzelliğine dikkat etmeye beğenilme duygusuna önem vermeye başlanır. Öğrencilerin çok az bir kısmı hariç gittikçe dağınıklığa ve sorumluluklarını aksatmaya başlayan biri olmaya başlar. Daha önce dersini iyi takip eden yüksek notlar alıp başarılı öğrenci olmak artık onları motive etmemeye başlar. Kitap okumayı çok sevenlerin bile bu heveslerinin de azaldığına şahit oluruz.

İnternette genel kabul görmüş kavram tanımlarında “huy; kalıtımla geçen ve yaşam boyunca çok az oranda değişen yapısal özelliklerdir. Karakter ise; çevrenin ve yetiştirilmenin etkisi altında gelişmiş, öğrenilmiş tutumlardır, dolayısıyla zamanla değiştirilebilecek özellikleri içerir. Kişilik, yetenek ve özellikleriyle toplumsal yaşamda etkili olan insanı, kendine özgü ve benzersiz bir varlık olarak dile getiren kavramdır.” Lise ve üniversite gençlik döneminde karakterin bu kuvvetlerin birleşmesiyle ortaya çıkan sürekli değişim halinde bir dönem olduğu kabul edilir.

İşte tam da bu zaman diliminde artık kendi kendini kontrol edip yönetebilmek nefsinin ve çevre şartlarının tüm olumsuz çağrıları karşısında düşünce ve davranışlarına dur diyebilmeyi başarmak zordur. Yönünü çizdiği kariyer yolculuğuna devam edebilmek için iradesini eğitmeyi öğrenmesi gerekmektedir. Lise düzeyinde iradesine sahip olmayı öğrendiğinde üniversitede sonrasında iş hayatında en az sıkıntıyla başarılı olacak ve rahat edecektir. Yıllarca ders çalışmak sınavlara girmek ve başarılı olmaya çalışmak her gün tekrar edilmesi gereken akademik bir süreç gerektirir. Bilinçli ve gerekli süreç yönetimi uygulandığında sıkıcı gibi görünen bu uzun yolculuk keyifli bir hale dönüştürülebilir.

Bu irade sağlamlığının yavaş yavaş kazanılabileceği ve alışkanlıklara dönüşebileceği gençlere aileleri ve öğretmenleri tarafından öğretilebilmesi gerekmektedir. Bu bir anlamda psikolojik bir destek olarak da görülebilir. İradesini yönetmeyi öğrendikçe gençler daha çok özgür ve bağımsız hareket edebilir hale gelecektir. Belki de öğrenci için nefsine hâkim olabilmek, dikkatini, kontrolünü ve kendini dış etkenlerden koruyabilmeyi öğrenmek tüm dersleri başarmaktan daha kıymetli olabilir.

Özetle; öğrenci ders çalışmayı arzulamayı, gerektiği zaman ve kadar tüm dış etkenlerden uzak durmayı başarabilmelidir. Bunu başarmak için gerekli olan ödül gelecekte sahip olacağı unvan, meslek, sosyal statü, insanlığa ve topluma hizmet, kişisel tatmin ve yaşam standartları olacaktır. Belki de bunun ilk şartı bilerek isteyerek ilgi, istek ve ihtiyaçlarına uygun seçeceği alan, okul ve meslek olacaktır. Severseniz tüm olumsuzluklara sabreder ve katlanırsınız. Severseniz başarılı olursunuz. Başkalarına ilginç ve çekici gelmeyen işleri severek yapanlar zorlanmadan başarılı olurlar.

Öğrendiklerimiz ve bildiklerimiz fikirlere dönüşürken herkeste farklı duygular oluşturur ve davranışlarımıza yansırlar. Okuduklarımız, çevremizden duyduklarımız, gözlemlerimiz, arkadaş ve öğretmenlerimizin sözleri hepsinin etkisinde kalırız. Hangi fikirlerin doğru-değerli ve gerekli olduğu konusunda zaman geçtikçe bilinç kazanılır. Bu aşamada başkalarının fikirlerine aşırı değer verenler sürekli değişik durumlara girmekte kendi özgünlüğünü kaybetmektedir.

Gençler, üniversite kazanıp evden uzakta yurtta-pansiyonda veya öğrenci evinde ilk yaşamaya başladığında ebeveyn kontrolünden uzak kalırlar. Üniversite hocalarının ilgisi de oluşmadığından hele de büyükşehirde ise bocalama yaşayabilirler. Özgürleştiğini düşünen, bunun keyfini çıkarmaya başlayan gençlerin nefislerine karşı irade göstermeleri zorlaşacaktır. Cinsel duyguların geliştiği bu dönemde belki de en çok dikkat edilmesi gereken arkadaşlık sınırlarının korunması olacaktır.

Öğrenciler iradelerini kullanamadığı zamanlarda umutsuzluğa kapılmadan tekrar güç ve enerji toplayarak tembelliği önleyebilir ve başarılı olmanın mutluluğuna erişebilir. Demek ki sürekli iradi durum ve başarı söz konusu olmayabilir. Amaçlarını unutmadan ona ulaşmak için tüm imkânları kullanmak gerekir. Tembellik, işsizlik toplumda kabul görmeyen içine düşen kişiye de mutlu etmeyen istenmeyen bir durumdur. Bu duruma düşmemek ve uzak durmak için amacımıza sıkıca bağlanmak ve hatırdan çıkarmamaktır. Artık ezberlenip tekrar hatırlanacak bilgilerden daha çok entelektüel zihinsel bir çabaya gerek duyacağından fikren sağlamlık daha önem kazanacaktır.

Gündelik boş hazlardan uzak durabilen enerjisini eğitimine yönlendirebilenler geleceğin mutlu hayatına sahip olabilecektir. Bazılarının bazen çevresini saran zevk düşkünü arkadaşlarından gelecek tüm alaylara katlanarak uzak durması ve belli bir süre yalnızlığı göze alması gerekecektir. Hayat, hazırlıklı olanlara fırsatlar sunarken diğerleri de kötü sürprizlerle karşılaşmak zorunda kalacaktır. Tüm insani ihtiyaçları karşıladıktan sonra günlük üç-beş saat akademik çaba için vakit bulmak mümkündür. En uzun yolculuklar küçük bir adım başlangıçla tamamlanabilir. Her gün tempoyu biraz artırmak belki de nefsin kabulü ve baş etmek için daha iyi bir yol olabilir.

Büyükşehirlerin trafiği ulaşım sıkıntıları ve çevre gürültüsü gibi olumsuz çevre koşullarına takılmadan sahip olduğu her ortamda bir şekilde ders çalışabilmeye kendini alıştırmalıdır. Tembelliğin başlangıcı gereksiz uyku yanında çeşitli bağımlılıklardır. Çok yemek yiyerek vücudu yormak da buna dâhildir. Küçük hedefler koyup başarmak ve kendini mutlu etmek de gerekir. Klasik bir nasihat ama dünyaca kabul edilmiş olan ilkelerden biri de her şeyi vaktinde yapmak, zamanı sıkıştırıp telaşlanmamak, aynı anda bir işe odaklanıp bugünün işini yarına bırakmamaktır. Başladığı işi yarım bırakmadan tamamlamak gereksiz zaman kaybetmemek gerekir.

Mesleği icra edenlerin yıllar geçtikçe ilk günlerdeki güç, neşe ve enerjilerini kaybettiklerine şahit oluruz. Bir öğretmen mezun olduğunda öğrendiği bilgi birikimiyle ve ilk yıllarda hazırlanarak girdiği ders hazırlığıyla uzun süre öğrencilerine yeterli olabilir. Ancak uzun süre işi, mesleği, alanıyla ve genel kültürünü zenginleştirecek akademik çalışmalarla kendini yenilemelidir. Aksi halde önce kendi zihni ve vicdanında, meslektaşları arasında ve yeni nesil öğrencilerin sahip olduğu teknolojik imkânların da etkisiyle gözden düşmeye başlar.

Öğrenci olsun öğretmen olsun kendini yönetemeyen başkalarını yönetemez. Her insanın toplum içinde yaptıklarıyla kabul ve saygı duymaya ihtiyacı olduğunu bilmek gerekir. Aferin beklerken eleştirilen hataları yüzüne vurulan gençler doğal olarak psikolojisinin olumsuz etkileneceğini de öğrenmesi ve bunlara da hazırlıklı olması gerekecektir. Böyle zamanlarda hoşlanarak yapabilecek uğraş/hobiler çok faydalı olabilir. Aksi halde nefsin hoşuna gidecek sıradan zevklere meyil etmek hatta günah işlemek ve utanç utanç duymak tehlikesine maruz kalınabilir.

Sistematik çalışmak zamanı da etkin kullanmak amaca ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Yorulduğunu hissettiğinde veya sıkıldığında boş oturmak ve dinlenmek yerine çalışmayı değiştirmek de faydalı olabilir. Bu yoğun tempoda enerjiyi koruyabilmek için çalışma mekânının temiz, havadar ve güneş ışıklı olması da önemlidir. Sürekli oturmak bir süre sonra uyuşukluğa sebep olacağından arada bir masadan kalkıp kapı önü de olsa biraz yürüyüş ve temiz hava almak birkaç egzersiz yapmak tekrar zindelik sağlayacaktır. Vücut, zihin ve ruh sağlığını koruyamayanların eğitim-öğretimde zorlanacakları bellidir.

Günümüz anne-babalarının ebeveynlik davranış kalıpları çocuk ve gençleri daha çok korumacı, hazırcı ve kutsanmış varlıklar gibi şımarık yetiştirmeleri irade eğitimine ne kadar ihtiyaç olduğunu gösterirken önündeki en önemli engeldir aynı zamanda. Üniversite mezunu, yüksek lisanslı kariyer sahibi, tatmin edici maaşı olan bir işin olması ayakların üzerinde bağımsız yaşayabilme arzusu gün geçtikçe evlenme yaşını geciktirmektedir. Evi ve arabası olmasını da hayallerine ekleyerek yıllar geçiren gençler evlenmeden birlikte yaşamayı bile düşünebilmektedir. Hatta her şey yolunda giden bir evliliği olanlar kısa bir süre sonra ayrılma kararı verebilmektedir. Tüm bunların da bir irade eğitimi yoksunluğundan kaynaklandığını düşünüyorum.

Zihnini insanlık için faydalı bilgi ve ilgilerle meşgul etmeyenler tutkularının esiri olup hayal ve hedeflerine ulaşmakta zorlanırlar. Kötü düşüncelere fırsat vermeyecek kadar kendini meşgul etmek ferahlatıcı yüce duygulara ve uğraşlara kapı aralamak gerekir. Öğrenci kulüpleri ve sivil toplum örgütlerinde sosyal sorumluluk projelerinde çalışmak faydalı olacaktır. Sonuç olarak eğitimimiz süresince önce kendi irademizi eğitmeyi, karakterimizi şekillendirmeyi, nefsimize hâkim olmayı öğrenerek mutlu ve başarılı bir gelecek kurgulayabiliriz.

Facebook Yorumları

Erol DEMİR 1967 yılında Gölcük’te doğdu. Piyale Paşa İlkokulu, Gölcük İmam Hatip Ortaokulu, Gölcük Endüstri Meslek Lisesi, Anadolu Üniversitesi Bilecik Meslek Yüksekokulu Elektronik programını ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İşletme Yöneticiliği alanında yüksek lisansı “Eğitim Yöneticilerinin Sorunları ve Çözüm Önerileri” konusunda tezini tamamlamıştır. Halen İstanbul Ticaret Üniversitesinde işletme alanında doktora öğrencisidir. 1990 yılında Türkkablo fabrikasında kalite kontrol teknisyeni olarak çalıştı. Öğretmenlik hayatına 1991 yılında Hakkari’de başladı. 1994 yılında Gölcük Mesleki Eğitim Merkezi’ne elektronik öğretmeni olarak atandı. 1995 yılında müdür yardımcısı oldu. 2000 şubat ayında Gölcük Mesleki Eğitim Merkezi Müdürü oldu. 2003 yılında Gölcük İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak çalışmaya başladı. Aralık–2007 ile Haziran-2016 arası İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube müdürü olarak çalıştı. Temmuz – 2016 Bakırköy İlçe MEM, Temmuz-2022 İstanbul İl MEM, Ekim-2023 Küçükçekmece İlçe MEM Şube Müdürü olarak görevine devam etmektedir. Evli ve 3 çocuk sahibidir.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.