İnsanların kendilerini ifade edebilmesi, çevrelerinden haberdar olması ve bilgi akışı için iletişim önemlidir. Sınıf ortamındaki iletişimi; öğretmen – öğrenci ve öğrenci- öğrenci olarak gruplandırabiliriz. Öğrencinin kendini rahat ifade edebilmesi öğrenme ve kendini geliştirme açısından önemlidir. Kendi kararlarını , düşüncelerini, sorunlarını bir başkasının yardımı olmadan öğretmenine söyleyebilmelidir.
Bu konuda öğrencilere rol model olacak kişi öğretmenlerdir. Eğer öğrencilerin dürüst, paylaşımcı, kendini ifade edebilen bir birey olmasını istiyorsak, öğretmenler buna paralel olarak yansıtıcı konumunda olmalıdırlar. Öğrencilerini dinlemeli, göz teması kurmalı, dürüst ve özgün olmalıdır.
Öğrencilerin paylaşımlarına verdiğimiz değeri onlara göstermeliyiz ki iletişimin yoğun olmasına katkı sağlayalım. Burada öğretmenin kendine şu soruları yöneltmesi gerekir;
-Düşüncelerimiz ve beklentilerimiz ile davranışlarımız arasında bir uyum var mı ?
-Vizyonumuzu davranış haline nasıl dönüştürebiliriz ?
Kim olduğumuz, çocuğa ne söylediğimizden çok daha fazlasını öğretir, öyleyse çocuklarımızın ne olmasını istiyorsak o olmalıyız, demiş Joseph Chilton Pearce.
Bu sorulara verdiğimiz cevaplar doğrultusunda yeni davranışlar oluşturmalı veya olumsuz gördüğümüz davranışı ortadan kaldırmalıyız. Öğrencilerinizle kurduğunuz etkileşimin farkındalığı arttıkça iletişimin güçlü olduğu, öğrenmeyi teşvik eden ve kendini geliştirebilen öğrencilerin olduğu ortamı yaratmak kaçınılmazdır.
Öğrencilerimizle sözlü paylaşımlar yaptığımızda onları nasıl gördüğümüzü ve neleri başarabileceklerine inandırırız. “Kendileri ile öğrencileri arasında, öğrencilerin birbirleriyle ve herkesin üzerinde çalışan konuyla bağlantı kurabilmesini sağlayan kişiler… İyi öğretmenlerin kurduğu bağlantılar, metotlarında değil, kalplerindedir. Zeka, duygu ve ruhun birbirine kavuştuğu yerde.[1]
Öğrencilerimizi sınıftan içeri girdiği andan itibaren gözlemleme şansımız vardır. Acaba biz gözlemlerimizi nasıl yorumluyoruz? Heyecan, korku,coşku ve merak gibi duyguları deneyimleriz. Onların ilgi alanları, ihtiyaçları duyguları beklentileri öğretmenin öğrenciler ile kurduğu iletişimi etkilemektedir. Öğrencilerle iletişim kurarken onların kırılmamasına, yanlış anlamasına, vereceğimiz mesajın doğruluğuna dikkat etmesi gerekmektedir. Örneğin öğrenci ödevini yapmadığında “sorumsuz ya da tembel “ demek yerine evdeki zamanını daha iyi değerlendirmesinden, sorumluluklarını daha iyi almasından bahsederek yapılan olumsuz davranışı daha da olumsuzlaştırmayı önlemiş oluruz.
Göz teması, beden dili bazı durumlarda sözlü iletişimden daha etkili olabilmekte, öğrenciyi daha fazla etkileyebilmektedir. Beden dilimizin iletişime açık olması gerekir. Örneğin öğrencinin boyu kısa ise diz çökebiliriz veya saygılı bir şekilde oturmaya davet edebiliriz.
Ne kadar dikkatli dinlersek öğrenci onları o denli ciddiye aldığımızı düşünecektir. Konuşulan konuları unutmamak, konuşurken arada kafa sallamak onları dinlediğimizi ve onayladığımızı hissettirecektir. Öğrencileri hangi sıklıkta dinlediğimizin de iletişime büyük katkıları vardır. Sorularını dinlemek, onları cevaplamak, soruların cevaplarını bulmaları için yönlendirmek ve bunun devamlılığını sağlamak önemlidir.
Öğrenci öğretmen ilişkilerinde saygı, empati, hoşgörü gibi kavramlara önem verildiğinde iletişimin güçlü olduğu iletişim temelli bir sınıf ortamı oluşturulacaktır. Bu ortam öğretmenin ve öğrencinin kendini gerçekleştirmesini sağlayacak ve özgüvenini destekleyecektir. Böylece başarıyı yanında getirecektir.
Nur ÇEBİ
[1] Parker Palmer, The Courage to Teach: Exploring the Inner Landscape of a Teacher’s Life, Jossey-Bass Publishers, 1998.