Ülkemizde mesleki eğitim ağırlıklı olarak mesleki ve teknik Anadolu liselerinde yapılmaktadır. Meslek liseleri, teog öncesi yakın zamana kadar Anadolu lisesi statülü olan ve merkezi sınavla öğrenci alan okullardan biriydi. Şu anda proje olarak seçilen ve merkezi sınav Liselere giriş puanıyla öğrenci alanlar hariç tamamına yakını sınavsız yerel yerleştirmeyle öğrenci almaktadır. Daha önce öncesinde Anadolu Lisesi statülü olan ve merkezi sınavla öğrenci alanlar ile diploma notuyla talepleri sıralayarak sınavsız alanlar olarak iki kategoride öğrenci almaktaydı. Bu ayırımla mevcut oran okul ve öğrenci sayısı dikkate alarak yaklaşık yüzde yirmiye seksen kadardı. Doğal oluşmuş bu oran sonuçları ve ihtiyaç açısından doğru kabul edilebilirdi. Zira Anadolu statülü olan yüzde yirmilik kesim üst öğrenime üniversiteye devam ederek teknik alanda bilim adamı/akademisyen, mühendis planlama/uygulama, atölye ve meslek dersi öğretmeni, sektöre teknik adam olarak ihtiyacı karşılayacaktı. Geriye kalanlar ise meslek lisesi mezunu olduktan sonra sektörün (hizmet, imalat, sanayi vd.) üretim için ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücü ihtiyacını karşılayacaklardı.
Eğitimin geneli için olduğu gibi mesleki eğitimde de maalesef akademik eğitime doğru bir kayma vardı. Mesleki eğitimde teorik bilgiden daha çok tutum ve beceri kazandırmaya ağırlık verilerek beklenen sonuçlar alınabilir. Hala birçok kesim tarafından okulların ve öğrencilerin başarı değerlemesi üniversite kazanma oranları ya da karne/diploma akademik notları üzerinden yapılmaktadır. Oysa bu bakış mesleki eğitimin yüzde yirmilik kesimi için kısmen doğru olabilirdi. Şu anki haliyle de proje olarak seçilen merkezi sistem sınav puanıyla öğrenci alan meslek liselerinin başarısında akademik bakış belki kabul edilebilir.
Problem herkes tarafından bilinmesine ve çözümü için ortak kabul bulunmasına rağmen yöntem konusunda bir türlü uzlaşma sağlanamamaktadır. Bu yöntem tartışmasının ilk adımını da meslek seçimi tercihinin başlama yaşı/sınıfı oluşturmaktadır. Geriye dönüp temel eğitimin sekiz yıla çıkması öncesine mesleki ortaokullara takılmanın faydası ve gereği olmayacaktır. Her ne kadar imam hatip ortaokulları açılmış olmasına rağmen. Öğrenci lise seçiminde meslek lisesini tercih etmiyor en iyisi biz ortaokullarını açalım ve onları çekelim yada kazanalım. Çok anlamlı bir yöntem gibi görünmüyor.
Teog döneminde öğrencilerin nerdeyse tamamı ortaokulu bitirdiğinde öncelikle sınavla öğrenci alan okullara başvurmaktaydı. Bunlar bilindiği üzere askeri liseler, polis kolejleri, fen liseleri, sosyal bilimler lisesi, Anadolu öğretmen lisesi, Anadolu lisesi, meslek liselerinin Anadolu kısımları, Anadolu imam hatip liseleriydi. Bu okullara giremeyenler de başka tercih şansları olmadığı için meslek liselerine ve imam hatip liselerine ya da çok programlı liselere gitmekteydi. Mevcut durumda şu anda ise meslek liseleri sınavlı değil isteyen öğrenci dün giremediği meslek lisesine yerel tercihle kayıt olabilmektedir. Peki tercih edilme durumu ne oldu. Çok başvuru talep tercih olmadı. Nerdeyse kontenjanların yarısı boş kaldı. Hemen hemen yerel yerleştirmeyle tüm öğrenciler öncelikle evine yakın olmak üzere Anadolu Liselerine yerleşmek istediler.
Bakanlık teog sonrası oluşan tepkili kamuoyuna karşı hiçbir öğrenci istemediği okul türüne zorla gitmeyecek isteyen istediği okul türünde okuyacak demişti. Bu taahhüdün yerine gelmesi için bir kısım meslek liselerinin isimlerini/türünü ÇPAL Çok Programlı Anadolu Liselerine çevirdi ve aynı okul içinde Anadolu Lisesi programlı sınıflar ve kontenjanlar açtı. Hakikaten açılan bu kontenjanlara da talep oldu ve ek yerleştirme nakillerde hemen hepsi doldu. Bu yaklaşım maç sırasında kuralların değiştiği, mağduriyetlerin yaşandığı ve kamuoyunun ciddi tepkisini azaltmak için geçici doğru kabul edilebilir ancak çözüm ve doğru bir gidişat kesinlikle değildir. Bu durum devam ederse tüm meslek liseleri kapatalım mı yada dönüştürüp Anadolu mu yapalım?
Meslek liselerinin tamamının öğrenim süresi dört yıldır. Birinci yıl hiçbir mesleki bilgi ya da beceri dersi teori yada uygulaması verilmez. Ortak müfredatla genel lise eğitim verilir. Bu uygulama 2007 yılından itibaren başlamıştır. Çok daha önceden öğrenci okula kayıt olurken bir meslek seçip ilk yıldan itibaren mesleki bilgi ve beceri eğitimine başlamaktaydı. 10. Sınıfa geçerken bir meslek alanı seçer, 11. Sınıfa geçerken o meslek alanının bir alt dalını seçer ve uzmanlaşmaya çalışır. 12. Sınıfta ise haftanın üç günü işletmelere meslek öğrenmeye giderler.
Ülke genelinde meslek liselerinin dokuzuncu sınıftan okulu terk eden öğrenci sayısı gözardı edilmeyecek orandadır. Dokuzuncu sınıfında terk oranı yaklaşık % 20 dir. Üst sınıflarda terk % 8, % 4, % 4 şeklinde azalarak devam etmektedir. Özetle meslek lisesine başlayan yaklaşık her iki gençten birini sürecin sonuna kadar kaybediyoruz. Mezun ettiğimizi de sektör beğenmiyor. Son sekiz yıllık işgücüne katılımda lise mezunlarında % 7 artış varken meslek lisesinde azalma olmuştur.
Öyleyse nerede yanlışlık var. 3308 sayılı kanun 1986 yılında çıktı nerdeyse otuz yıla yaklaştık. Mevzuat olarak kağıt üzerinde kurgu çok güzel görünürken neden uygulamada istediğimiz oranda başarılı olamıyoruz. Özellikle dokuzuncu sınıf lise birde öğrencilerin dökülmemesi için bu programın basitleştirilmesi lazım. Bu öğrencilerin akademik eğitime devam imkanı yani üniversiteye gitme ihtimalleri zaten yok. Meslek dersleri dışındaki genel kültür derslerinden sınıf tekrarı olmamalı, üst sınıflarda ya aynı dersi ya da seçmeli daha kolayına gelen dersleri alıp geçmeli. Zira mezun olup sınava girenlerden yüzde dördü lisans eğitimi kazanabiliyor. Katsayı engeli deniyordu, bu engel kalktı, mesleki eğitim şaha kalkmadı ve de sorunları çözülmedi. Zaten katsayı baştan beri açıklamaya çalıştığım yüzde yirmilik akademik meslek lisesi eğitimi alan öğrenciler için problemdi.
Ülkemiz gerçeklerini göz önüne alarak bilgi toplumu olmuş ülkelerin Amerika veya Japonya modelinin örnek alınmasını doğru bulmuyorum. Gençlerin biran önce hayata ve üretime katılması lazımdır. Altı yaşında eğitime başlayan çocuk oniki yıl zorunlu eğitimi onsekiz yaşında bitirebilir. Sınıf tekrarı yapsa bu ondokuz olur. Yirmi yaşında askere gidecek geldiğinde mesleğini yapmaya başlayacak. Meslek lisesinin ilk yılında mesleğini seçerek ağırlıklı olarak sektörde meslek öğrenilmesi erken tercih sayılmaz. Evde sadece babanın çalıştığı bir aile yapısında tüm ailenin geçimi ve giderleri ekonomik olarak sıkıntıların ötesinde sosyal problemlere yol açmaktadır. Evlenme çağına gelmiş bir insanın hala babasından harçlık istemesi hiç hoş değil.
Özetle; lise birinci sınıftaki akademik eğitim ısrarı gençlerde başarısızlığı, başarısızlık devamsızlığı ve disiplin olaylarını, okul ve ailesiyle problemleri, okuldan duygusal bir uzaklaşmayı ve sonunda okul terki beraberinde getirmektedir. Öğrenci meslek lisesine başladığında temel beceriler altında bazı uygulamaları atölyede yapmaya başlayarak kendini ifade etmeli, başarmanın mutluluğunu tatmalı, aletleri makineleri görmeli sevmeli ki okuldan uzaklaşmasın.