Bizim güzel yurdumuzun fedakâr firma ve AVM yönetimlerinin yaptıkları indirim ve kampanyaları görünce ister istemez duygulanıyorum! Bir firma bu kadar mı sever insanları, bu kadar mı düşünür ya!
Sürekli gördüğümüz kampanyalar, büyük puntolu indirim yazıları, kaçırmayın bu fırsatları, 9,99 TL etiketli ürünler, ayağınızı yerden kesecek kampanya, almazsanız pişman olursunuz gibi vb. bütün bunlar hepsi kapitalizmin bize kadar gelen sonuçlarıdır.
Ben bu kampanya ve indirimleri görünce acayip bir suçluluk hissediyorum. Sanki bana yapılan jest ve iyiliklere karşılık vermiyormuş gibi bir duyguya kapılıp kendime kızıyorum. Bu kadar da ilgisizlik fazla, çok ayıp deyip birkaç mağazaya girdiğim de doğrudur! Bizim böyle esnaf, firma ve AVM’lerimiz olduğu müddetçe sırtımız yere gelmez! Çünkü hiçbir Batı ülkesinde böylesine fedakârlık yapan AVM ve mağazaları göremezsiniz!
Daha geçen gün çarşı merkezinde yürüdüğüm sırada gözüme çarpan % 50–60 indirim yazan kocaman kocaman renkli yazıları görünce dayanamayıp içeri girdim. Bir iltifat, bir ilgi bir alaka sanırsın beni bekliyorlar… Giriş faslını geçtikten sonra içerideki reyonlara hızlıca bir göz atıp birkaç bir şey sorduktan sonra da konuyu asıl maksadım olan indirimli ürünlere getirdim. Vitrinde bahsi geçen indirimli ürünleri görmek istediğimi söylediğimde benim için bana gösterecek indirimli ürünlerinin olmadığını söylediler. Vitrinde neden böyle yazdıklarını sorunca da %50-60 rakamlarının yanında küçük ‘dan başlayan indirimlerle yazısını göstererek indirim oranlarının ürünlere göre değiştiğini söylediler. Yaşadığım şaşkınlık ve hayal kırıklığını çabucak atlatıp hangi ürünler onları görebilir miyim diye sordum. Reyon görevlisi bana 2–3 tişört-penyeye benzer birkaç parça bir şeyler gösterdikten sonra anladım ki bu birkaç parça ürün için ciddi kampanyalar yürütüyorlar diye düşünceli düşünceli dışarı çıkıp bir süre üzüldüm!
Dışarı çıktıktan sonra “büyük indirimi kaçırdım mı acaba” diye bir müddet kararsızlık da yaşadığımı ifade edeyim. Hatta bir iki kez “geri döneyim de büyük indirimi kaçırmayayım” diye geri dönmeyi düşündüm! Neyse ki bu büyük indirimden daha çok insan veya başkaları da yararlanabilsin diye bir düşünce oluşunca kendi kendimi ikna ederek yoluma devam edebildim!
Sürekli camlarda, televizyonda, telefonda, el ilanlarında indirim ve kampanyaların hızı kesilmiyor. Firmalar doğal olarak yarış içerisindeler fakat ilginç olan tüketiciler de yarış içerisindeler. İhtiyaç olup olmadığına bakılmaksızın indirimde, kampanyada diye belki de hiç kullanmayacağımız şeylere para ödüyoruz. Bir karikatür vardı internette; İş makinesi satan bir mağazanın önündeki kepçede % 50 indirim yazan etiketi görünce kocasına ısrarla alalım diye işyerine sürükleyen kadını hatırlıyorum. Adam ne yapacağız diye söylendikçe kadın, çok iyi fiyat, indirimde bir daha belki bulamayız diye satın aldırmaya çalışıyordu.
Bu indirim kampanyalarının ikna edici bir tarafı zaten “Bir Daha Bulamayız” düşüncesidir. Bir tarih belirleyip, sözüm ona bu indirimli fiyatları bir tarih aralığına hapsederek sizi baştan kandırmış oluyorlar. Bir şey ihtiyaçsa hangi tarih olursa olsun zaten alırsınız. İhtiyaç değilse bazen bedava bile verseler evde yer işgal eder diye almak istemeyenler de olabiliyor. Buradaki anahtar kavram ihtiyaç olup olmadığıdır.
İhtiyaç olmayan indirim ürünlerini hangi fiyata alırsanız alın pahalıdır. Çünkü birçok ihtiyacına çözüm olacak cebindeki paranı kullanmış olup gerektiğinde ihtiyacın olanı almak için bile takas edemeyeceğin bir ürünü almış oluyorsunuz. Zaten firmalar da genellikle çok satılan ürünleri değil de eski ya da satılmayan ürünler için indirim veya kampanya yapmaktadırlar.
Sözün özü alışverişte ihtiyaç değerlendirmesi yapıp öyle karar vermek gerekir. İhtiyaç fazlası ürünler için cimri olmak gerekir. Bu kampanya ve indirimlerin rüzgarına kapılmamak için reklamların dilini iyi okumak gerekmektedir. Selam ve dua ile.