Beden algısı, kişinin kendi bedeni hakkındaki düşünceleri, duyguları ve algılarına denir. Bedene ilişkin algılarımız daha 1,5 yaşındayken etrafımızdakileri tam olarak ayırt etmeye başladığımızda oluşmaya başlar. Çocukta oluşan beden algısı sürekli değişmekte ve gelişmektedir.
Küçük yaşta beden algısının oluşmasının nedeni çocuğun o yaşlarda fiziksel özelliklerle karşılaşıyor olmasıdır. Örneğin masal kitaplarında karşılaştıkları karakterler genellikle güzel, yakışıklı ve güçlüdür. Aynı şekilde çocukların oynadıkları oyuncak bebek ve kahramanlar aynı özellikleri taşıyarak bu algıyı pekiştirirler. Yapılan çalışmalarda çocukların 5 yaşından itibaren diğer çocuklar hakkında beden imajıyla ilgili kalıplaşmış düşüncelere sahip oldukları; normal ya da kaslı çocukların daha mutlu, zeki, güçlü ve popüler bulunduğu kaydedilmiştir (Hendy ve diğ., 2001, s.557’de belirtildiği gibi).
Beden algısı yaşamın sona ermesine kadar devam eder. Bunun nedeni ise kişinin kendi vücuduna karşı olan yargıları onu çevreleyen dünya ile sürekli etkileşim halindedir. Bu algılar kişinin kültürel idealleri, sosyal ilişkileri, medya ve reklam gibi etkenler tarafından da şekillenir. Tabi günümüzde medyanın yarattığı beden algısı diğer etkenlerden azımsanmayacak kadar fazla olduğu gözden kaçmamaktadır.
Ne yazık ki günümüz modern dünyasında güzel, zayıf, fit bir görünüme sahip olmak sosyal mecralarda gerekse de televizyon gibi araçlarla destekleniyor. “Peki bu beden algısı gençleri nasıl etkiliyor?” Medya aracılığıyla kişilere ideal beden algısı kalıpları pekiştirilir. Bu pekiştirme sonucunda kişi kendini o kalıplara göre değerlendirir ve kişi eğer o kalıba uygunsa toplum tarafından kabul görülebileceği, uygun değilse toplum tarafından dışlanacağını düşünebilir. Eğer kişi medya aracılığı ile kabul görmüş kalıplara uygun değilse beden memnuniyetsizliği yaşayabilir. (Kerkez, Tutal ve Akçınar,2013, s.235).
Beden memnuniyetsizliği iki cinsiyet içinde belirli olumsuzluklar yaratır. Eski çalışmalara göre, beden imajının kız çocukları üzerindeki etkisi erkeklerden fazla olduğu görüşü savunulmaktaydı. Çünkü sosyo-kültürel modellere göre, kadınlar kendilerini başka kadınlar ile karşılaştırdığında kendi bedenlerine karşı memnuniyetsizlik duymaktaydı (Keery vd., 2004; Pompper ve Koenig, 2004). Fakat erkek çocuklar da en az kız çocukları kadar bedenlerinden memnuniyetsizlik yaşarlar ancak genellikle endişelerini dile getirmekte zorlanırlar. Bunun en temel nedeni beden imajıyla ilgili konuşmaların kadınlara özgüymüş gibi yansıtılmasıyla erkek çocukları yardım istemekten çekindiler.
Oysa medyanın kızlara yaptığı güzellik standartları artık erkek çocuklarına da yapılıyordu. Kısaca medya oluşturmuş olduğu ideal benlik modelleri ile cinsiyet ayırmaksızın gençler üzerinde olumsuz bir beden algısı oluşturdu. Olumsuz beden algısına sahip gençler aynaya baktıklarında kendilerini ya da vücutlarının parçalarını olduğundan daha büyük ya da daha küçük veya olumsuz anlamda olduklarından daha farklı görürler. Ve bu durum kişilerin psikolojik sağlığını etkileyerek anksiyete, depresyon, öz güven düşüklüğü, içe kapanma ve konsantrasyon güçlüğü gibi sorunlara neden olabilir. Ayrıca bu olumsuz beden algısı arttıkça sosyal ilişkilerden geri çekilme görülebilir.
Özetleyecek olursak beden algısı, bireylerin yaşam fonksiyonlarında, kişilerarası ilişkilerinde, kendilik algılarında, duygulanım şekillerinde etkilidir. Ayrıca beden algısı ruh sağlığı ile yakından ilişkilidir. Olumsuz beden algısına sahip gençlere nasıl yardımcı olabilir?
İlk olarak medya hakkında gençleri bilgilendirerek işe koyulabilirsiniz. Daha sonra medyayı nasıl kullandığı, kimleri rol model aldığı, bu rol modellerin onun hayatındaki yerine ve öneminin ne olduğu hakkında yargılamadan onlarla konuşmak kişiye farkındalık kazandırabilir. Olumsuz beden algılarına sahip olan genç bireylere, kendisinin beğenilen özellikleri dile getirilip bu özelliklerini benimsemesi sağlanabilir.
Aslında medyada görülen kişilerin her zaman gerçeği yansıtmayacağı ve yansıtılan mükemmelliğin birçok aşamadan geçerek, rötuşlarla olduğu ifade edilmelidir. Bununla ilgili çekilmiş örnek videolar gençlere izletebilinir ve gence farklı bir bakış açısı sunulabilinir.
Kişinin kendisinde sevmediği ve eksik bulduğu durumları dile getirmek yerine, kendisinde sevdiği yönleri ön plana çıkarabilir ve kişinin sevdiği aktivitelerle kendini keşfetmesi sağlanabilir. Böylece genç birey yalnız olmadığını bilecek ve kendisini sevme ve keşfetme sürecini daha sağlıklı geçirecektir.