Göçmen konusu eğitimin yapısını ve okulların dokusunun etkileyen bir nüfus hareketidir. Okul ikliminin ve mahalle kültürünün şekillenmesinde göçmen nüfusun önemli bir etkisi olduğu açıkça görülmektedir. Göçmen nüfustan kaynaklanan eğitim, kültür, sosyal, ekonomik ve güvenlik sorunlarının çözümünde kalıcı ve etkili politikalar geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Toplumsal hareketlerin yönetilmesinde eğitimcilere önemli sorumluluklar düşmektedir.
Göç Dalgasının Toplumsal Etkileri
İnsanların yaşadıkları yerden başka yerlere gitmelerine göç adı verilir. Bu yönüyle göç, insanların farklı coğrafi mekanlar arasında yer değiştirmesini ifade eden bir nüfus hareketi anlamına gelmektedir. Bu hareket ülke içinde olursa iç göç, ülkeler arasında gerçekleşirse dış göç adını alır. Göç olgusunun ortaya çıkmasının bir çok farklı sebebi vardır. Bu sebeplerin temelinde ekonomik faktörler gelir. İnsanlar geçimlerini temin etmek ve ekonomik gelir elde edip daha iyi şartlarda yaşamak amacıyla bir yerden başka bir yere doğru hareket ederler. Örneğin tarım işçileri yaz aylarında bölgelere ve ürünlere göre süresi belirlenen göç hareketlerine neden olurlar. Pamuk tarımı, meyve hasadı gibi farklı ürünlerin yetişme, bakım ve hasat zamanlarına göre bu göç hareketinin süresi ve yönü belirlenir. İnsanlar eğitim amacıyla da bir yerden başka bir yere hareket eder. Aileler çocuklarına daha iyi bir eğitim imkanı sağlamak için yaşadıkları yeri değiştirebilir.
Sanayileşmenin artması ile ekonomik yönden gelişmiş olan yerlerde ortaya çıkan işçi ihtiyacı yeni göç dalgalarının oluşmasını tetikler. Savaşlar, istilalar ve ekonomik kargaşalar bir ülkeden başka ülkelere doğru göç dalgalarının oluşmasına neden olur. Osmanlı devletinin parçalanma sürecinde Osmanlı coğrafyasında yaşayan soydaşlarımız Anadolu’ya doğru bir göç dalgasının oluşmasına neden olmuştu. Aynı şekilde mübadele sürecinde Anadolu’dan yurt dışına doğru bir dış göç dalgası da oluşmuştu. II. Dünya savaşından sonra Avrupa’da da göç hareketleri oluşmuştu. Hem Avrupa ülkeleri arasında hem de yeni kıtalara doğru oluşan göç hareketleri nüfus kitlelerinin yer değiştirmesine neden olmuştu. Örneğin Almanya’dan Türkiye’ye nitelikli ve eğitimli insanlar göç ederek gelmişti. 1950 yılından itibaren Türkiye’den Almanya’ya gerçekleşen nüfus hareketi işçi açığını kapatmaya yönelik olarak yapılan bir dış göç olarak literatürdeki yerini aldı. Bugün dünya yeni göç dalgalarıyla boğuşuyor. Meksika sınırından ABD’ne, Afrika ülkelerinden Avrupa ülkelerine, Suriye’den ortadoğuya ve özellikle Türkiye’ye, Afganistan’dan gelip İran üzerinden Türkiye’ye doğru olan göç hareketleri gündemdeki yerini koruyor.
Göçlerin karakteristik özelliği yakından uzağa, bilinenden az bilinene göre hareket etmesi olarak ifade edilebilir. Şehirlere olan göçlerde insanlar öncelikle kendi köy ve ilçesinin şehre giriş kısımlarında yerleşir. Çünkü en iyi bildiği ve gördüğü yer şehre sürekli olarak girip çıktığı yerdir. Dış göçlerde de duum buna benzer. İnsanlar öncelikle kendi ülkesine en yakın ülkeye doğru hareket eder. Bu bakımdan Türkiye sahip olduğu coğrafi konumun bir gereği olarak tarihi ulaşım yolları üzerinde bulunur. Bu konum bazen avantaj bazen de dezavantaj oluşturmaktadır. Günümüzde yaşanan sınıraşan göçler konusunda Türkiye oldukça sıkıntılı bir süreç yaşamaktadır. Çünkü ortadoğu ve Asya’da yaşanan savaşlar ve iç karışıklıklar ülkelerinden hareket eden insanları ilk önce Türkiye’ye doğru yönelmelerine neden olmaktadır. Bu durum da ülke içinde dengeleri değiştirerek ekonomik, sosyal ve siyasal sonuçlara yol açabilecek bir etki yapmaktadır.
Göçün etkilerine baktığımızda göç eden nüfus kitlesi gittiği yerde önemli bir değişim aracı olarak rol oynamaktadır. Nüfusun iş ihtiyacı, barınma sorunları, sosyal olarak entegrasyon ve uyum süreci, eğitim sorunları, barınma ihtiyaçları ve güvenlik sorunları ile vatandaslık ve yasal sorunlar bunlardan en belli başlı olanları olarak sayılabilir. Burada göçün neden olduğu eğitim sorunlarına değineceğiz. Göç eden nüfus gelidiği yerde birlikte yaşadığı insanlarla uyumlu bir şekilde yaşamak zorundadır. Bunun için de yaşadığı ülkenin yaşam şartlarını, dilini, kültürünü öğrenmesi gerekir. Bu şartları öğrenmenin yolu da eğitimden geçmektedir. Göç eden yetişkin nüfusun vatandaşlık ve iskan sorunları olsa da göç ettikleri yerde dünyaya gelen çocuklar o ülkenin vatandaşı sayıldıkları için göç edilen ülke üzerinde önemli bir ekonomik yük oluşturmaktadır. Türkiye bu yükü en fazla çeken ülkelerden biridir. Ülkemizde göç nedeniyle yaşanan eğitim ve güvenlik sorunları baş edilmesi güç bir noktaya ulaşmıştır. Göçmenler için yeni eğitim politikalarına ihtiyaç olduğu görülmektedir. Ayrıca göçmenlerden kaynaklanan sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlar eğitimden ayrı düşünülemeyeceği için topyekün toplumsal dinamikleri etkilemektedir. Bu durum ülke içinde sosyal çalkantılara neden olabilecek bir hal almaktadır. Sorunun çözümü sade vatandaşların baş edebileceği bir boyuttan çıkarak devlet politikalarını etkileyen bir düzeye ulaşmıştır. Burada eğitimciler olarak olayın öğretmenleri ve akademisyenler ilgilendiren yönüne şu şekilde ışık tutabililiriz:
- Göç hareketleri konusunda akademisyenlerin saha araştırmarı yapmalarına büyük ihyiyaç vardır.
- Göçmenlerle ilgili eğitim politikaları geliştirlilmelidir.
- Öğretmenlerin göçmen çocuklarla ve göçmenlerle iletişim kurarken sosyal ve psikolojik desteğe ihtiyaç duyup duymadığı konusunda araştırmalar yapılması yaralı olabilir.
- Öğretmenle göçmenlerden kaynaklanan sosyal sorunların çözümünde liderlik üstlenmesine ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır.
Göçmen konusu eğitimin yapısını ve okulların dokusunun etkileyen bir nüfus hareketidir. Okul ikliminin ve mahalle kültürünün şekillenmesinde göçmen nüfusun önemli bir etkisi olduğu açıkça görülmektedir. Göçmen nüfustan kaynaklanan eğitim, kültür, sosyal, ekonomik ve güvenlik sorunlarının çözümünde kalıcı ve etkili politikalar geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Toplumsal hareketlerin yönetilmesinde eğitimcilere önemli sorumluluklar düşmektedir. Göçmenlerden kaynaklanan eğitim sorunlarının belirlenmesi ve çözüm yollarının bulunmasında eğitimcilerin katılımıyla çalıştay ve arama konferansları yapılması yararlı olabilir. Göçmen nüfusun ülkenin sosyal dinamiklerini olumsuz yönde etkilememesi için kalkınma planlarında gelecek öngörülerinin yapılmasına ihtiyaç vardır.