Hepimiz ülkemizin deprem kuşağında olduğunu yani vatan toprakları üzerinde çok sayıda aktif fay hattı bulunduğunu maalesef yaşadığımız 06 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremi acı tecrübesiyle bir kez daha öğrendik. Bilim insanları zaten yıllardır “Türkiye bir deprem ülkesidir, depremle yaşamayı öğrenmeliyiz ve hazırlıklı olmalıyız” diyordu.
Ülke topraklarının büyük çoğunluğunun ve nüfusun yarıdan fazlasının deprem riski altında olduğunu herkes kabul ediyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye’de 24 bin 500 kilometre uzunluğunda canlı fay hattı bulunduğuna dikkat çekerek nüfusun yüzde 71’nin, ülke topraklarının ise yüzde 66’sının, büyük sanayi tesislerinin yüzde 75’i birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde yer aldığı için deprem riski altında olduğunu açıkladı.(1)
Bu sebeple diğer afet türlerine göre deprem ülkemiz ve insanımız için birinci öncelikli bir konudur. Zaten son yüzyılda yaşamış olduğumuz büyük depremler bu durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır. Bu sebeple bu zamana kadar yaptığımız yanlış imar düzenlemeleri ile dayanıksız bina inşaat hatalarından ders almalıyız. Öncelikle yeniden fay hatlarından olabildiğince uzakta şehirleşme ve imar planları düzenlemeliyiz. Yeni yapılacak tüm binaları yatay mimaride olabilecek en büyük depreme dayanıklı ve az katlı olarak inşa etmeliyiz. Tüm bunlar makro ölçekte tedbirler olduğundan bir eğitimci ve bilinçli vatandaş düzeyinde büyük ölçüde etkili olabileceğimiz alan olarak görülmüyor.
Vatandaşlarımızın yarıdan fazlasını hatta iş, eğitim, turizm vb. gibi nüfus hareketlerini düşünürsek hepsini ilgilendiren afetlerden en çok zarara yol açan deprem, hepimizin birinci öncelikli gündemi ve derdi olmalıdır. Her birimiz çevremizdeki insanlarla deprem konusunda konuşmaya başladığımızda neredeyse hepimizin yakın geçmişte ya kendisi ya yakını ya da tanıdığının depremden olumsuz etkilendiğini duyuyoruz. Hepimizin bildiği “Rabbim bana yapabileceklerim için güç ve kuvvet, yapamayacaklarım için de dayanma sabrı ver!” kabilince öncelikle yapabileceklerimize odaklanıp, hızlıca düşünüp, hızlıca elimizden gelenleri yapmaya başlamalıyız.
Pazarcık ilçesinde saat 04.17’de 7,7 büyüklüğünde 7 km derinlikte (yüzeye yakın) ve saat 13.24’te 7,6 büyüklüğünde Elbistan ilçesinde 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri komşusu olan on ilimizde yıkıcı etkide bulunduğundan asrın felaketi olduğu tüm dünya tarafından kabul edildi. Depremin büyüklüğünü, etkisini ve zararını anlayabilmek için sayılara ve enkaz görüntülerine bakmak yetiyor. On ilde depremden on gün geçmesine rağmen hala depremin yıktığı binalardan canlı insan kurtarmanın devam ettiği, henüz enkaz kaldırma çalışmalarına başlanmadığı halde açıklanan resmi rakamlara göre 38 bin 044 kişinin hayatını kaybettiği görülmektedir. Ulusal ve uluslararası toplam 35.495 profesyonel arama kurtarma personeli görev yapmakta olduğu, yaralılarımızın 13 bin 208’i halen hastanelerimizde tedavi altında bulunduğu, yerel güvenlik ve yerel destek ekiplerinden görevlendirilen saha personel sayısı ile birlikte bölgede görev yapan toplam personel sayısı 238.459 olduğu bildirilmiştir. (2)
Bir yandan depremin etkilediği afet alanlarında hala arama kurtarma çalışmaları sürerken ve binlerce insan yakınlarının enkazdan canlı/ölü çıkarılmasını beklerken onların hayati ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan destek unsurları canla başla çalışırken bizler de olası başta İstanbul Depremi olmak üzere yaşadıklarımızdan acı dersler alarak yeni stratejik adımlar ve çözümler üretip uygulamaya geçmemiz gerekiyor.
Birileri de toplumsal bilincin ve farkındalığın canlı tutulması için bu konuları kendisine dert edinip düşünmeye fikir üretmeye ve yazarak paylaşmaya çalışıyor. Henüz acılarımız çok taze ama zaman tam da bu zamandır. Ülke olarak hepimizin üst düzeyde hassasiyeti varken bu hayati konuda çok ciddi radikal kararlar alıp uygulamaya geçmeliyiz. Bu aşamada destek olmaya, düşünmeye ve eyleme geçmeye hepsine ihtiyacımız var. Önce Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı ismine “Deprem” eklenmeli konu bir bakanlık düzeyinde ciddiyetle takip edilmelidir.
Deprem Eğitimi
Bir eğitimci olarak her konuda olduğu gibi deprem gibi hayati birinci öncelikli bu konuda da çözüme büyük ölçüde eğitimle başlamak gerektiğine inanıyorum. Şöyle ki her Türk vatandaşı zorunlu eğitim çağında deprem konusunda yeterli düzeyde bilgilenmeli, bilinçlenmeli ve duyarlı hale gelmelidir. Yetmez! Afet anında önce kendine, ailesine ve yakın çevresine yardım etmeyi öğrenmelidir.
Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde İnşaat Teknolojisi Alanında alan ortak derslerinden ilk yıl birinci dönem haftada iki saatlik “İnsan ve Deprem” dersi içerisinde modüler olarak Yapı ve Sınıflandırılması, Deprem ve Önlemler, Deprem ve Dayanım, Deprem İzolatör Sistemi Konuları yer almaktadır. Ayrıca tüm yapı türleri, beton, çimento, zemin deneyleri, kalıp, donatı, duvar, kaplama, yalıtım, çizim, montaj, çatı, imalat, restorasyon, tasarım, yapı statik hesapları dersleri bulunmaktadır. Gerek okul atölyelerinde gerekse işletmelerde uygulamalı inşaat alanında mesleki eğitim alan bu öğrencilerimizi bundan sonra illerimizin yeniden inşasında değerlendirmemiz gerekiyor.
Ortaokul düzeyinde seçmeli dersler içinde “medya okuryazarlığı, hukuk adalet, bilgi kuramı, girişimcilik, şehrimiz, müzik, spor, çevre, bilişim, iletişim ve sunum vd” yirmiüç adet haftalık ikişer saatlik ders bulunmaktadır. Liselerde kırkbir adet seçmeli ders içinde “işletme, ekonomi, yönetim, sosyal etkinlik, sanat tarihi, proje, astronomi, yabancı dil, diksiyon ve hitabet vd.” bulunmaktadır. Şüphesiz bu derslerin tümü çok önemli ve ilgi duyanlar için hepsi gereklidir. Ancak bu zamana kadar seçmeli bile olsa bu derslerin içinde “deprem ve afete hazırlık” çoktan yer alması gerekiyordu.
“Zararın neresinden dönülse kardır” atasözü hükmünce zaman kaybetmeden bu sefer seçmeli değil ortaokul ve liselerde her sınıfta zorunlu bir saat “afetlere hazırlık ve deprem” dersi konulmalıdır. Bu ders için öncelikle gönüllü olmak üzere tüm öğretmenler seminerden geçirilmelidir. Derslere her dönem en az bir kere alandan yetkili uzmanlar ve mühendisler davet edilmelidir. Her sınıfta bulundurulması gereken “afet acil durum ve deprem çantası” tüm öğrencilere tanıtılmalıdır. Her okulda kurulması gereken afet acil durum ve deprem köşesi/dolabı da ders konularından biri olmalıdır.
Yükseköğretimde üniversiteler düzeyinde deprem konusunda eğitimli meslek insanı olarak jeoloji mühendisleri yetiştirilmektedir. Jeoloji Mühendisliği, yerkürenin başlangıcından günümüze kadar geçirdiği yapısal değişmeleri, yerkabuğunun yüzeyinin ve altının bugünkü durumunu inceleyen, yerleşim alanlarının ve her türlü mühendislik yapılarının yer seçimi çalışmalarının yürütülmesiyle ilgili eğitim verilen mühendislik dalıdır. Jeoloji mühendisi; madencilik, mühendislik, petrol, maden, yeraltı suyu ve atık yönetimi projelerinin geliştirilmesine veya bölgesel kalkınmaya yardımcı olacak verileri toplar ve analiz eder. Haritalama programları planlar ve geliştirir. Yerleşim alanı ve mühendislik yapılarının yer seçim çalışmalarını yürütür. Jeoloji mühendisleri odasına kayıtlı 18.257 kayıtlı mühendis (2019 yılı verisi) bulunmaktadır.(google/wikipedia) Tamamı devlet olmak üzere yedi üniversitemizde jeoloji mühendisliği eğitim yapılmaktadır.
Boğaziçi Üniversitesi’nde 1989 yılında Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü bünyesinde lisansüstü düzeyde eğitim veren bir bölüm olarak Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı kurulmuştur. Deprem Mühendisliği ve Mühendislik Sismolojisi Bölümü ülkemizde sadece İstanbul Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesinde bulunmaktadır. Pamukkale Üniversitesinde 1994 yılından beri genel jeoloji, maden yatakları-jeokimya, mineraloji-petrografi ve uygulamalı jeoloji anabilim dalları bulunmaktadır. Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisi Bölümünde “Deprem Mühendisliğine Giriş” dersi ve Acil Durum ve Afet Yönetim Önlisans programları olan üniversitelerimiz bulunmaktadır. Öğretim üyelerinden deprem konusunda araştırmaları olanlar vardır. Bursa Teknik Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi 2010 yılında kurulmuştur. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi 2013 yılında kurulmuştur. Bu merkezler talep edilmesi halinde ücreti karşılığında depremsel inceleme ve raporlama hizmeti vermektedir. Üniversitelerimizdeki jeoloji ve deprem mühendisliği mezunlarını başta kamunun ilgili kurumları, tüm belediyeler ve inşaat şirketleri zorunlu istihdam etmeli ve bilimin gerçeklerinin uygulamaya geçmesine fırsat tanınmalıdır.
Merhum Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara (depremdede), kurucusu olduğu AHDER (Afete Hazırlık ve Deprem Eğitim Derneği) deprem, yangın, ilkyardım ve temel afet bilinci eğitimleri vermeyi, “Yapı denetim ve deprem mühendisleri derneği” de yapı denetim sektörünün sorunlarını ele almayı amaçlayarak kurulmuş sivil toplum kuruluşlarına örnektir. Bu nevi sivil toplum örgütlerinin sayısının artması teşvik edilmelidir. 1999 Gölcük Depreminde bölgede başlatılan uzun süre başarıyla sürdürülen Mahalle Afet Gönüllülüğü (MAG) konteynırı ve ekipleri o dönemde etkilenen bölgeye yaygınlaştırılmıştı. Bu örneklerin çoğaltılması için kamu destekli yeni projeler geliştirmeliyiz.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü bünyesinde Afete Hazırlık Laboratuarı’nın amacı İstanbul’u etkileyecek olası yıkıcı bir depreme hazırlık için gerçekleştirilen çalışmalara katkıda bulunmak ve İstanbul’da olası bir deprem karşısında can ve mal kaybını azaltmak için halkın afet bilincini, yerel hazırlığı ve ilk müdahale organizasyon ve becerilerini arttırmak olmuştur. Bu amaç doğrultusunda 4 ana eğitim programı geliştirilmiştir. Temel Afet Bilinci (ABCD), Yapısal Olmayan Tehlikelerin Azaltılması (YOTA), Depreme Karşı Yapısal Bilinç (DKYB), Sivil Savunma Görevlileri-Toplum Afet Gönüllüsü ve Halkın Afete Hazırlık Eğitim Programı (SSG-TAG). Bu kapsamda, eğitim sunumları, el kitapları, CD’ler ve bilgi kartları hazırlanmış, bunların dışında Engelliler İçin Yayınlar, Okullarda Afete Hazırlık El Kitabı, Hastanelerde Afete Hazırlık El Kitabı, Müze Eserlerinin Korunması konusunda çalışmalar yapılmıştır. Afet Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) bünyesinde de Afet ve Acil Durum Eğitim Merkezleri bulunmaktadır. İnternet üzerinden erişimi mümkün bu gibi kaynaklar çoğalmalı ve hepimiz sosyal medyada geçirdiğimiz vaktin bir kısmını faydalı hayati bilgilere ayırmalıyız.
Deprem Farkındalığı
Deprem duyarlılığı ve farkındalığını sürekli canlı tutabilmek için Türkiye fay haritası üzerine son yüzyılda olan büyük depremlerin isim-yer-tarih ve can kayıplarının işlenmesi, dört bir köşesine de sağlam zemine sağlam binalar, afet öncesi eğitim başlıklarını, deprem öncesi-sırası-sonrası yapılacakların başlıklarını karikatürize şekilde yeni bir görsel hazırlanmalıdır.
Son deprem göstermiştir ki ilk 72 saat afet alanındaki herkese ulaşmak mümkün değildir. O halde olabildiğince sağlam kamu binalarının (ki bir mahallede en çok okullarımız bulunmaktadır) tümüne, her okula kırıcı delici ekipman başta olmak üzere lazım olabilecek kazma kürek vb basit malzemeleri de içeren bir dolap/köşe oluşturmalı ve her sınıfa tam tekmil bir afet/deprem acil durum çantası koymalıyız. Bu da yetmez her ilçede gönüllü öğretmenlerden oluşan eğitim almış tam teşekküllü malzeme ve ekipmanla donatılmış, ihtiyaç anında ulaşımını, kendi iaşesini ve yemeğini karşılayacak önce kendine yetebilen 30-40 kişilik arama-kurtarma ekipleri kurmaya başlamalıyız.
http://istatistik.meb.gov.tr/ verilerine göre İstanbul İlimizde 39 ilçemizde toplam 7767 okul, 109.276 derslik, 167.236 öğretmen ve 3.414.035 öğrenci bulunmaktadır. Allah yaşatmasın ve ihtiyaç eylemesin ama olası bir İstanbul Depreminde 7767 okulda arama-kurtarma ekipmanı, 109.276 derslikte afet deprem acil durum çantası, her ilçede özel eğitim almış arama-kurtarma ekiplerimizin bulunduğunu bir an düşünelim. Hiç olmazsa ilk 72 saat kendimize yetmeye çalışarak, sağlıklı olanların en yakındakilere yardımcı olarak ve ağır iş makinesi gerektirmeyen basit arama-kurtarmayla çok şeyler yapabiliriz.
Afet yokken öncesinde tüm imkânlar seferber edilerek hazırlık yapılmadığında daha önce yapmadığımız ama mutlaka yapmamız gerekenleri yapmadığımızda maalesef afet anında can kayıplarıyla karşılaşmak kaçınılmaz olacaktır. Bu sebeple hiç vakit kaybetmeden planlı bir şekilde ve hiç ara vermeden her düzeyde ilkyardım, temel afet bilinci, arama-kurtarma eğitimleri ile afetlere müdahale tatbikatları yapmalıyız. Okullar, sınıflar, kamu kurumları, tapu müdürlükleri, noterler, emlakçılar, mimar ve mühendis odaları ve büroları başta olmak üzere kamuya açık alanlarda Türkiye fay haritası görseli asmalıyız. Her sınıfa bir afet acil durum deprem çantası, her okula tam teçhizatlı bir afet ve deprem dolabı oluşturmalıyız.
(1)https://www.indyturk.com/node/280821/haber/%C3%A7evre-ve-%C5%9Fehircilik-bakanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-n%C3%BCfusun-y%C3%BCzde-71%E2%80%99i-deprem-riski-alt%C4%B1nda