Toplumsal Değişme ve Eğitim
0

Toplum, ortak değer yargıları olup kendi kendini devam ettiren, kendisini oluşturan bireylerden daha uzun ömürlü olan bir yapıdır. Toplumun içinde yaşayan her bireyin sistemin işleyişini sağlamak adına rolü vardır. Eğitimciler öğrencilerin potansiyellerini gerçekleştirmelerine yardımcı olarak tüm toplumu etkileyebilir (kelebek etkisinde olduğu gibi). Bu etkileşimlerle toplumsal yapı oluşur. Etkileşimci modeller toplumları değiştirmek, geliştirmek bakımından önemlidir. Çünkü temelde grupsal süreçler ve bireylerin psikolojik durumları kendilerinden daha büyük grupları etkiler ve o gruplar da kendilerinden daha büyük grupları / kurumları / sistemleri etkiler ve en nihayetinde toplum etkilenir. Bundan dolayı sınıf içindeki eğitim ortamının güncellenmesi önemlidir.

Bugünkü bilgimizle bütün insanlığı kapsayan değişme modellerine ulaşamayacağımız görüşü tartışmaya açıktır. Zamanı bireylerin ömrüyle sınırlı olarak düşünmediğimizde, zamanın bir noktasında (bizden önce veya sonra) geçerli olan bir bilgiyle verili olarak dünyaya gelebiliriz. Edebiyat metinlerinde yazılanların yazıldıkları dönemden çok sonra ortaya çıkmaları ve tüm insanlığı etkilemeleri söz konusudur. W. Benjamin’in Tek Yön’de dediği gibi:

Büyük şairler eserlerini, istisnasız olarak, kendilerinden sonra gelecek bir dünya içine oturtarak kurar; nitekim Baudelaire’in şiirlerindeki Paris caddeleri ancak 1900’den sonra gerçekleşmiş, Dostoyevski’nin insanları da daha önce görülmemiştir. [i]

Bireyci modellere göre bazı bireylerin kişilikleri içlerinde bulundukları toplumu değiştirir. Atatürk örneğinde olduğu gibi bir birey toplumu etkiler ve yeni bir toplum yapısı oluşturabilecek potansiyeldedir. Bu bağlamda, TEGV’in “Bir çocuk değişir, Türkiye gelişir.” manifestosu anlamlıdır.

Düşüncelerin inanca dönüşmesi sonucunda ideolojiler oluşur. Modernleşme, kültürün değişmesidir; geri kalmış bir ülkenin kendinden daha gelişmiş bir ülkeyi örnek almasıdır. Türkiye toplumu Avrupa’ya benzemeye çalışırken ne tam batılı ne de tam doğulu olabilmiştir. Bunun sebebi, batıdan aldığımız kültürün doğrudan toplumsal yapımıza aktarılmaya çalışılmasıdır. Oysa Türkiye’nin toplumsal yapısıyla batının toplumsal yapısı farklıdır. Örneğin; köy enstitüleri düşünüldüğünde hem toplumsal yapımıza uyarlanmış bir projeydi hem de John Dewey gibi batılı bir bilim insanının etkisiyle kurulmuştu. Köy Enstitüleri, döneminin koşulları düşünüldüğünde şu anki eğitim sistemimizin çok ilerisindedir. Köy Enstitüleri’ndeki eğitim anlayışı günümüze dek devam etseydi, Türkiye’de beyin göçü, işsizlik, sözde aydın olmak kavramlarıyla bu kadar çok muhatap olmayabilirdik. Köy Enstitüleri’ndeki başarı, toplumun ihtiyaçlarından doğmasındadır.

Bireylerin eğitim alma ihtiyaçları arttıkça eğitim kaynakları farklılaşmış ve uzaktan eğitim ortaya çıkmıştır. E-öğrenme, uzaktan eğitim, sertifika gibi uygulamaların niteliği tartışmaya açıktır. Kendini kişisel gelişim uzmanı olarak tanıtan birçok kişi, sırf sertifikası var diye “yaşam koçluğu” yapabilmekte, danışanlarının ruh sağlığını bu yolla maalesef istismar edebilmektedir.

Okuldaki küçük değişimler (eğitim anlayışı, öğretim yöntem ve tekniği gibi) tüm toplumu etkileyebilir. Her öğrencinin potansiyelini gerçekleştirebileceği eğitim ortamlarının olması, toplumsal yapıda önemli etkiler oluşturabilir. Bir öğrencinin olumlu yönde değişmesi demek, dolaylı olarak tüm sistemin değişmesi demektir. Bu bakımdan John Dewey’nin şu ünlü sözü önemlidir:

 Eğitim bir vazoyu suyla doldurmak değil, bir çiçeğe kendi tarzında büyüyebilmesi için yardımcı olmaktır.

Ülkemizin lider sınıf öğretmenlerinden Ahmet Naç, öğrencilerine uyguladığı farklı öğretim teknikleriyle onların kendi tarzlarında büyümesine yardımcı olmaktadır. Dünyanın en iyi elli öğretmenlerinden biri seçilen Dilek Livaneli, hem bizim eğitim sistemimizin içinden geçmiş hem de büyük bir kitlenin yaşam biçimini değiştirmiştir. Olanakların kısıtlı olduğu Samsun’daki bir köy okulunda göreve başlamış, sınıfında karma eğitimi uygulamış, yöre kadınlarını örgütleyip kendi işlerini kurmalarına vesile olmuştur.

Teknolojinin eğitime ve eğitim ortamındaki çocuğun dünyasında yansıması düşünüldüğündeyse teknolojinin ürettiği bilgisayar oyunları çocuğun dünyasında önemli bir yerdedir. Sokakta oynayan çocukların yerini bilgisayar ortamında dünyanın farklı yerlerinden katılımcıların olduğu oyunlar almıştır. Bu durum çocukların sosyal, psikomotor gelişimlerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Birbirleriyle rekabet eden sistemin içinde para yatırarak oyun oynayan çocuklar, zamanlarının önemli bir kısmını şiddet içerikli oyunlarda harcayarak farkında olmaksızın şiddeti normalleştirmektedir. Geri kalmış ülkelerde yetişen bireyler gelişmiş ülkelerdeki teknolojinin bilinçsiz bir alıcısıdır.

Tüketicilik akımı da, bize mutlu olmamız için mümkün olduğunca çok mal ve hizmet tüketmemiz gerektiğini söyler. Bir şeyin eksikliğini hissettiğimizde veya bir şey doğru gelmediğinde, muhtemelen yeni bir ürün (araba, yeni kıyafetler, organik gıda) veya bir hizmet (ev temizliği, çift terapisi, yoga dersi) almamız gerekir. Her bir televizyon reklamı, yeni bir ürün ya da hizmet tüketmenin yaşamımızı daha iyi yapacağını anlatan küçük bir efsanedir. [ii]

Eğitim, toplumların gelişmişlik düzeylerini belirleyen başat unsurdur. Öğretmenlerin, ailelerin iş birliği içinde çocuklar için anlamlı eğitim ortamları oluşturması önem taşır. Toplumların kalkınması eğitimle mümkündür. Bunun için de papağan kıvraklığıyla ezberleyen zihinlere değil, araştıran, düşünen, sorgulayan zihinlere ihtiyaç vardır. Derslerden yüksek not almanın ders içeriklerinin özümsenmesinden çoğunlukla kıymetli hale geldiği günümüzde, ileriye doğru toplumsal bir dönüşümün, kültürel ve sosyal değişmenin eğitimle ilişkisi açıktır. Eğitim ortamını dört tarafı duvarla çevrili alanlardan yaşamın her alanına taşımak gerekliliği doğmuştur.

 Mavi Tuğba Ateş

Kaynaklar:

[i] Walter Benjamin, Tek Yön, YKY, 8. Baskı, Çev.:Tevfik Turan, sayfa:15

[ii] Yuval Noah Harari, Sapiens, Kolektif Kitap, 7. Baskı, Çev.: Ertuğrul Genç, Sayfa:124

Facebook Yorumları

Merhaba, Ben Mavi Tuğba Ateş. 2014'te Pamukkale Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümünden mezun oldum ancak hayatta yapmak istediğim şey bu değildi. Mutsuz bir memur olmaktansa, mutlu bir öğrenci olmayı seçtim; 2017’de Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesine başladım; Okul Öncesi Eğitimi ile Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanlarında çift anadal eğitimi aldım; lisans derecesinde yüksek onur öğrencisi olarak 2021'de mezun oldum. Hayatta yapmak istediklerim ile yapıyor olduklarım arasındaki uçurumu doldurmaktan hoşnutum. Öykülerim ve yazılarım Sin Edebiyat, Roman Kahramanları, Öykümen, Öykü Gazetesi, Öykülem, Yalnızlar Mektebi, Edebiyat Burada, İshak Edebiyat, Kahverenkli, Yük Edebiyat gibi çeşitli dergilerde ve mecralarda yayımlandı. Eski Zaman Treni isimli öyküm, Yitik Ülke Yayınları tarafından yayımlanan (Hazırlayan: Melih Yıldız) Tren Öyküleri isimli kitapta yer aldı. Eğitim bilimi, psikoloji ve kurmaca ile ilgili çalışmalarımı sürdürmekteyim. İyiliğinizi dilerim.

Yazarın Profili

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.